- 1019 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
Burnunuz ne durum da ?
.Bir zamanlar yalan söylemek ne kadar ayıptı .Unutmayın o zamanlar “ pinokyo”vardı. Onun her yalan söylediğin de burnu uzardı , tahtadan da olsa kocaman bir kalbi vardı. İnsan olduktan sonra başına neler geldi hepiniz bilirsiniz .Benim gördüğüm hiçbir yalancının burnu uzamadı ama doğru söyleyenin köylerden nasıl kovulduğunu gördüm.Sizden ricam sanal dünyalarınıza bir bakın sonrada aynanıza burnunuz ne durumda?
Şimdi yazımın başlığını okuyunca neden böyle birşey yazdığımı düşeniniz olmuştur elbet! Evet bende günlerdir bu konuyu düşünmekteyim. İnsan neden yalan söyleme gereği duyar ? Ya da yalanları ile yüz yüze gelince hangi hal ve ruhiyette olur? Kendisi kendi söylediği yalana inanır mı ? O yalanı gerçek yapmak için mi uğraşır ? Sorular sorular ...
Anlamlı bir atasözü vardır : " Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ! " Mumdan kasıt yalan ve bilindiği üzere eski zamanlarda yatsı vakti geldiğinde herkes yatağına yatar, tüm mumlar söndürülürdü..Herkez uyandığında ise malum ışık, güneş sahne alır yani büyük olasılıkla yatsıdan da kasıt mezardır. Yalnız tüm bu varsayımlar geçersiz olup her şey mumum tükenme süresiyle de ilgili olabilir.Bu yüzden anlatılmak istenene odaklanılmalı; her yalanın elbet bir gün ortaya çıkacağı, bu dünyada olmasa da öbür dünyada ortaya çıkacağı gerçeği bilinçlerde yer etmelidir.Bu atasözünde bahsedilen "yalancı" da yalancılığını gizlemek istemektedir,lakin ömrü kısadır bu yalanın.
Bir yazımda yazarların yalancı olduğunu yazmıştım.Aslında demek istediğim eğitimli insanların kelime hazinesi ve kendine olan güveni daha kabarık olduğu için bu insanların kurgu yeteneğinin de daha fazla olduğunu varsaymak lazım.Yani bu kişilerin yalanları daha sofistike oluyor.Yani iyi eğitimli kişilerin başka bir özelliğini ortaya koyuyor bu durum . Bunlar iyi yalan kıvırabildikleri gibi başkalarının yalanlarını da daha çabuk teşhis edebiliyorlar.
Bizim gündemimizdeki yalanlar o kadar sofistike değil.Eskiden sadece insanları incitmemek ve aile bireylerini korumak için yalan söyleyenler , artık kişisel ihtirasları uğruna gerçekten sapıyor.’’ - psikoloji araştırmaları enstitüsünün elde ettiği verilere göre- Yalanla ilgili bütün geleneksel görüşleri unutun! , unutun ... yalanın rengini unutun...Beyinlerinize fazla mesai yaptırmayı unutun...Bir de günlük yaşantıda yalancılarla uğraşmak ayrı bir uzmanlık alanı. Bir insana bir kere “yalancı” damgası vurduktan sonra artık ne söylese boş. Mutlaka her sözünün yalan olduğunu varsayıyor ve “acaba doğrusu nasıl olabilir ki ?” diye fikir üreteceğim diye akla karayı ayrıştırıyorsunuz.
Birbirini sevdiğini iddia eden insanların yalana başvurmaları ise farklı bir melodram. Çünkü yalan söylemek için mutlaka bir şeyleri gizliyor olmak gerekir ve yanlış işler sır kapsamındadır. Hiç kimse yaptığı hayırlı bir iş ortaya çıkacak diye panik olmaz dimi ama ... Ancak duyulduğunda çeşitli ölçeklerde deprem etkisi uyandıracak skandallar ya da yapılmış haksızlıklar gizlenir.
Bu durumda karı kocanın ya da iki sevgilinin, normal şartlarda birbirlerine yalan söylemek için ne gibi mazeretleri olabilir ki ?
Açıkçası beyaz ya da pembe hiçbir renkte yalanı sevmiyorum .Hatasız kul olmaz, elbette hepimizin hoşa gitmeyecek çeşitli huy ve alışkanlıkları vardır. Ama bunları ört bas etmek uğruna hataya hata eklemek ve yeni kırgınlıklara yol açmak faydasız olduğu kadar anlamsızda, çok anlamsız...
"Beni böyle sev, seveceksen!" gibi i ajitasyon ağırlıklı arabesk figürler de , gerçek hayatta geçerliliği olamayacak kadar akıldan uzak bence ... Bunlar ancak bir üçüncü dünya ülkesinde kısıtlı yeteneğe sahip, kitap okumaktan adeta öcü gibi korkan ve tembelliğini geri plana iterek “cahil kalacağım” diye ısrar eden ocak başı kültürüyle yoğrulmuş klip yönetmenlerinin hoşuna gidebilir.
Siyaset sadece yalana endeksli olarak yapılacak bir işse ve bunu itiraf eden bizatihi siyasetçilerse ben oy kullanmak istemiyorum...
Aşk illa ki gözyaşı getirecekse ve yardımcı rolde yalanlar Oscar’a aday gösterilecekse, ben aşık olmak da istemiyorum.
Dokuzuncu köyden kovulsam da ...
YORUMLAR
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ,pinokyo”vardı. Onun her yalan söylediğin de burnu uzardı , tahtadan da olsa kocaman bir kalbi vardı. sayfaya düşen güzel bir yazı okudum sevgilerimle Bogazın kıyısından slm.
Klavye dostlugu
ben yalan söylerim sonra söylediğim yalanı unuturum ilerki zamanda konusu geçtiğinde yalanım ortaya çıkar söylemeye gayret ederim ve hastalık konusunda yalan söylemem mesela biryere gidmem gerekiyor ama canımistemiyorsa hastalık bahane ettiysem kesin hasta olurum onun için hastalık yalanını ölümyalanısöylemem
evet yazarlar yalancıdır çünkü yazdıkları yalandır