- 1010 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KIRK AMBAR
KIRK AMBAR
Aynı adı taşıyan İlber Ortaylı ve İskender Pala kitaplarını bir kenara bırakırsak edebiyatımızın en özgün sanatçılarından biri olan Cemil Meriç in iletişim yayınlarının son olarak iki cilt halinde yayınladığı muhteşem eseri hakkında bazı bilgileri paylaşmak istiyorum meraklıları için.
Elimdeki kitap zannederim az sayıda insanın kütüphanesinde bulunan (1980 baskı tarihli Ötüken Neşriyat A.Ş İstanbul) baskısı.
Toplam 488 sayfadan oluşan eser iki ayrı bölüme ayrılmış.Birinci bölüm “Rumuz’ul Edeb” adını almış.Eserin ikinci bölümü “Lehçet’ül Hakayık “ (Gerçeğin Dili) adına layık görülmüş yazarı tarafından.
Eserin giriş bölümünde Abdülhak Molla’nın kendi eczane dolabı üzerine yazdığı “Ne ararsan bulunur derde devadan gayrı” mısrasının bulunması içerik hakkında ip uçları vermesi bakımından dikkate değerdir.
Rümüz’ül Edeb bölümünde Cemil Meriç sırasıyla :
1-Dünya Edebiyatı
2-Klasik Dedikleri
3-Çağın Dini:Hümanizm
4-Ve Romanın Romanı
bölümüyle tamamlıyor.En uzun bölüm çok dikkat çekici tespitlerin bulunduğu roman türünün incelendiği kısımdır.Destan ve roman kavramından konuya girişi tercih eden yazar “Bizde Roman “(Syf-173-2189) bölümüyle doyumsuz cümleleriyle tarifsiz bir yolculuğa çıkartıyor okuyucusunu.
Kitabın ikinci bölümü sayfa 263’ten sonrasıdır.Avrupalılaşmak mı,Avupalılaştırılmak mı sorusunun ışığında modernleşme çabasının kısa değerlendirmesi ardından Cemil Meriç ,Orta Doğu,Sömürgecilik,Kapitülasyonlar,Marksizm ve Müslüman Dünya ,Liberalizm, Hürriyet kavramlarını ele alır.Eserin son bölümünde Göller Bölgesinde Bir Ada “İran’dan Yükselen Ses “ile devam eder.Kadın Ruhu ‘na adanan(syf 440-445) bölüm ile eser sona erer.
Eserin bu ana iskeletini zenginleştiren kendisiyle yapılan bir mülakata yer verilmiştir.
Notlar bölümü eserin içinde anlaşılması bakımından kolaylık sağlayacak ek bilgilerle donatılmıştır.
Muhteşem bir maziyi daha muhteşem bir istikbale bağlayan köprü olmak isterdim.diyen Cemil Meriç’i bir ese tanıtımının içine sığdırmak tanıyanlar yakından bililer mümkün değildir.Onun sözleriyle sürdürelim:
-En büyük tehlike: anlaşılamamak.Herkes bir adaya sürgün..Ve adacıklar arasında köprü yok. Kendi kendine konuşan kırk milyon Robinson.Ve idrakin boğazına sarılan sloganlar.tolumun yerine namlulular konuşuyor.Yaşamak istiyorsak,önce bu kördöğüşüne son vermeliyiz
Tekrar kitaba dönelim.Eser İletişim yayınları tarafından tekrar basılmaya başlandı.
Kitapta eserin Cemil Meriç serisin 9 kitabı belki de en önemli, kitabı tanımlaması yapılıyor..Birinci cilt toplam 463 sayfa.İkinci cilt ise daha sonra yayınlanacağı duyurusu yapılıyor.(Eylül 2006)Ve Rümuz ul Edeb ta aynı yayın organı tarafından okuyucuya tekrar buluşturuluyor.
“Hayatının sonuna yaklaşmış bir insan olarak, zaten çoktan beri kaybettiğim yaşama sevincini, bu sınıflar üstü hakikatlerin taharrisinde buluyorum. Bu itibarla, mezarların ötesinden seslenir gibi seslenebilirim çağıma, daha doğrusu ülkeme. Ama okunur muyum, sesim duyulur mu? Meşhur bir adam da değilim, kalabalığın benimsediği edebi bir nevi de temsil etmiyorum. Ne romancıyım, ne şair, ne tarihçi. Sadece dürüstüm, çok okudum, çok düşündüm. Beşeri ihtiraslardan uzaklaşmışım: Bütün bu vasıflar bir düşünce adamının hamurunu yapar.. “ sözleri onun kimliğini tanımlaması bakımından ne kadar içten ,ne kadar doğru tespittir.
SİNAN YILMAZ
YORUMLAR
Anlaşılamamak büyüklerin kaderidir biraz da ;çoğu zamanda sonradan anlaşılırar ."Vay be " dendiğinde aradan yüzyıllar bile geçmiş olabilir."Baki kalan kubbede hoş bir sada imiş " diyen yüce şair ölümsüzlüğün kadehinden yudumlarken bunları düşünmüş müdür bilinmez.Cemil Meriç'le aynı kaderi yaşamadığı kesin.Her halukarda düşünen ve üreten olmak zor.Her şey Hüsn_ü Aşktaki yolculuk gibi.İçe derinleştikçe dış dünyanın sıkıntıları gem vurmuyor ,daha da kamçılıyor insanı. Ben üstad Cemil Meriç yaşasaydı ona şöyle demek isterdim :Niye dışı dinledin de kendini harp ettin be üstad.Senin anlamayanlar seni anlamak istemeyenler değil mi?Sen altınlarını herkese göstermek isterken senden köşe bucak kaçanlar yoluna gül serpecek değillerdi ya!
Yazının başlığı çok güzel olmuş. KIK AMBAR mı, KIRK SATIR mı...?
GEÇMİŞİ OLMAYANIN; GELECEĞİ DE OLMAZ.
KÖKÜ OLAYAN AĞACIN; DALI YAPRAĞI OLMAZ.
NERDEN GELDİĞİNİ BİLMEYEN; NEREYE GİDECEĞİNİ DE BİLMEZ.
DAHA GÜZEL BİR GELECEĞE; KÖPRÜOLABİLMEK.
Bunları gerçekleştirebilecek akıllı adamlara çok ihtiyacımız var.Bunların önünü açalım. Olanak sağlayalım. Kendimizi BİLELİM, KENDİMİZE GÜVENELİM.ÇALIŞMANIN, BAŞARMANIN, BİR ESER ORTAYAÇIKARMANIN MUTLUULUĞUINU YAŞAYALIM VE YAŞATALIM.
MEHMET ŞAHİN
Emekli Öğretmen