- 746 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Köpük / III
Eve döndüklerinde öğlen olmuştu. Emma aceleyle üstünü değiştirirken Chao kendini kanepeye bırakıp televizyonu açtı ve bir spor kanalı bulup orada Marsel İlhan’la Marcos Danieli’nin maçını izlemeye başladı.
“Ben çıkacağım, işe geç kaldım.” dedi televizyona gözü takılan Emma.
“İyi git. Ben de bunu izleyip bir şeyler yazacağım.” dedi Chao. Gözleri buğuluydu.
“Sen tenis maçı sevmezsin ki.”
“Eskiden severdim ama artık sevmiyorum Bence Federer tenisin yapısını bozdu.”
Emma şaşkınlıkla “Nasıl?” diye sordu.
“Federer topa tecavüz eder gibi vurup aceten sayı toplayarak maç kazanıyor. Kullandığı raketin kafası normalden ağır. Bunu engellemek için bir ara topların boyunu büyütmeyi düşündüklerini biliyorum. Hatta bu toplar sanırım bir turnuvada kullanıldı. Anlayacağın çekişme artık yok. Kimin servisi iyiyse o kazanıyor.”
Şaşkınlığı bir kat daha artan Emma “Sen bunları nereden biliyorsun?” diye sordu.
Umursamaz şekilde omuzlarını kaldıran Chao “Bilmem.” diye yanıtladı.
Emma Chao’nun tahlil laboratuvarından çıktıktan sonraki kavgada kırılmış olduğunu farketti. Derin bir nefes alıp bir çocuğa yaklaşır gibi eşinin yanına gidip oturdu ve adamın başını alıp göğsüne yasladı.
“Orada yaptığının çocukça olduğunu biliyorsun Chao. Büyü artık ne olur.”
“Kadın benden kıl örneği istedi ben de verdim, ne var bunda?”
“Chao... kadına burnundan yolduğun kılı verdin.”
“Bu mu yani bütün sorun? Ben oradaki laborantın yüz ifadesini merak ettiğim için yaptım bunu. Ben yazarım ve insanların en saf yüz ifadeleri ancak şaşırdıklarında ortaya çıkabiliyor. İnsanlar o kadar çok üzgün ya da sevinçli taklidi yapıyorlar ki profesyonelleşmişler. Kim sevinçli kim üzgün kim memnun kim değil bilmek imkansız. Bence sen de dene. Birinin maskesiz halini görmek istersen onu şaşırt. Ayrıca sence orada olmamız yeteri kadar aşağılayıcı değil mi?”
Emma bir an cevap vermeyi düşündü fakat bu gerilimi tırmandırabilirdi.
“Akşam görüşmelerim var. Biraz gecikeceğim. Uslu dur ne olur. Dolapta yiyecek bir şeyler var, aç kalma.”
Chao, Emma’ya kapıya kadar eşlik etti. Ayakkabılarını giyerken karısına yardım için eğildi. Dizini öpüp kalktı.
Chao maçı kendi kendine söylenip bira içerken izledi. Maçın sonunu beklemeden televizyonu açık bırakıp evden çıktı. Bahçedeki çitlerin önünde yatan siyah kıl yumağına baktı. Köpek başını kaldırıp Chao’ya baktı. Chao dizine vurup köpeği yanına çağırdı.
Sıradan ihtiyar bir sokak köpeğiydi. Son birkaç gündür Emma’nın evde olmadığı saatlerde Chao vaktinin çoğunu onunla geçiriyordu. Köpek de Chao’ya alışmıştı. Chao onu gördüğünde genç dişi bir finoya atlamaya çalışıyordu. Finonun mahalledeki diğer erkekleri de yanına toplayabilmek için yaptığı onlarca hareket karşılığını buluyordu. Bu ihtiyar sokak köpeği de şansını denemek için sıradaydı fakat mahallenin diğer erkeklerinin hırlamaları karşısında kuyruğu genelde bacaklarının arasına giriveriyordu..
Köpek kalkıp kuyruğunu sallayarak Chao’nun yanına gidip, arka ayakları üstüne kalkarak patilerini dizlerine koydu.
“Sana bir isim vermek lazım...”
“Hoff...”
“Federer’e ne dersin?”
Köpeğin mahsun bakışlarını komik bulan Chao gülümsedi.
“Şu gözünün kenarında biriken çapaklara uyuz oluyorum. Var ya Federer, ben senin sadakatinin yalan olduğuna inananlardanım. Yani senin dostluğun bir kedinin dostluğunun yanında benim için hiç...”
“Hoff...”
“Sözümü kesme... Sana Federer adı olmadı. Adın Marsel olsun. Evet evet Marsel güzel oldu.”
“Hoff hoff...”
“Leş gibisin yine ihityar çakma zampara...” dedi Chao kahkaha atarak “Hadi içeri gir de seni yıkayayım.”
* * *
Emma anahtarıyla eve girdiğinde burnuna yine sabun kokusu geldi. Banyoya girip kontrol etmeyi düşündüyse de bir kez daha kavga etmemek için sabırlı olmaya çalışarak seslendi.
“Chao, içerde misin?”
“Yesss...”
“Sabahtan beri köpeğin teki günlerdir bizim bahçenin kapısında yatıyor.”
“Marsel’dir.”
“Chao bir de köpek mi edindin? Tanrım sen köpek de sevmezsin ki...”
“Bira içer misin tatlım? Sonuçlar geldi kuryeyle... zarfı açmadım. Masanın üstünde.”
Emma sonucun bu kadar çabuk ulaşacağını düşünmemişti. Zarfın kenarını titizlikle yırttı. İçinden çıkan kağıdı hızla okuyan Emma’nın gözleri şaşkınlıkla açıldı.
“Ne... bir insana ait değil miymiş?”
“Kıl... Ben kıllarımı tanırım Emma...”
lacivertiğnedenlik / chaotica
SON
...