TÜRKÜLERİN HÜZNÜ
Türküler…
Bir annenin kaybettiği oğlunun acısıdır kimi zaman…
Bir aşıkın maşukuna olağan gücüyle bağırması, hasret uçurumuna yuvarlanırken bedeninin değil de, kanayan ruhunun feryadıdır…
Gönül dağının o sarp yokuşundan inerken sevgilinin gönlüne giden gizli bir yol, gözyaşlarının biriktirdiği gizli bir seldir…
Gidip gelmeyen muhanetin ,yüreğimizden tek tek koparıp yine maşukuna armağan ettiği bir demet kırmızı güldür…
Adı her ne olursa olsun, kime neden niye söylenirse söylensin türküler, insanların yüreğindeki buğuları, eritemediği gönül dertlerini, sızlayan yaralarını, taş basmaktan nasır tutmuş bağırlarını göstermek için gidebilecekleri hüzün durağıdır.
Türküler…
Gönül bahçesidir…
Herkes bir fidan diker oraya. Ne fidanı olduğunun hiçbir önemi yoktur. Kimi gam diker, kimi hasret, kimi aşk… Ama o bahçedeki herkes diktiği fidanı tek şey ile sularlar. Gözyaşı.
Bunun içindir ki , türküler efkârdır, efkârımızdır. Bu milletin en içten , en temiz en saf duygularıdır. Aynı türküyü dinlediğinde beraber ağlayabilen bir milletin gizli hazinesidir. Anadolu insanımızın sessiz sessiz hıçkırışıdır. Ruhuna ekipte biçtiği en verimli mahsulüdür.
Türküler…
Türküler hüznümüzdür.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.