- 1979 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
MERT DEĞİL DERT
Cuma namazını eda ettikten sonra Kadıköy’de artık işim bitmiş sayılırdı. Bir kilo da balığımı aldıktan sonra eve dönüş yoluna koyulabilirdim.
Balıkçılar çarşısına girdim. Tablalarda balıklar her zamanki gibi dizi dizi dizilmiş ‘’Benden âla balık var mı?’’ türküsünü söyleyerek alıcı bekliyorlar. Balıkçı ise bu türkülere bed sesiyle vokal yapıyor ‘’ Simon ( Somon ) var, Gevreğe(Levrek ) gel, Yalayutum (Palamut ) çok taze, Abi vereyim mi bir kilo Bekir?(Tekir ), Haydi Kılıç var, kalkan var’’ Mübarek adam sanki balıkçı değil Osmanlı Cebeci Leşkeri. ( Yani silahları yapan, onaran ve savaş meydanına taşıyan asker ) Tabii ki o saydıkları bize göre değil. Ana tarafından Sürmene’li olan bir ne alır? Sormaya bile gerek yok. Balıkların padişahı hamsi değil mi? Ben de hamsi aldım.
Balığımı aldım tam yola revan olacağım. Baktım biri geldi oraya ‘’Kilisenin orada incir dağıtıyorlar’’ dedi. İncir mi? Bayılırım. Yaşını da kurusunu da çok severim. Bu mübarek günde Mü’min bir kardeşim hayır işlemeye kalkmış demek ki? Gideyim de ben de sevabına nail olayım diyerekten kiliseye doğru yöneldim. Baktım ortada ne hayırsever bir vatandaş ne de incir filan var. Ah benim şu sağır kulaklar yine yanlış anlamışım. Herifin biri İncil dağıtıyordu kilisenin önünde.
Neyse efendim Cuma’dan çık eline İncil al olmazdı elbette. Hem evde bir tane vardı o bakımdan beleş incile rağbet etmeden dönüş yoluna koyuldum. Minibüs duraklarına kadar gelip bizim semtin minibüsüne bindim ve yola koyulduk.
Yaşlılık işte gözlerim süzüm süzüm süzülmeye başladı. Kafamı cama dayayıp çaydanlığı kaynatmaya başlamışım. Beş, bilemedin on dakika sonra canhıraş bir feryatla uyandım ‘’ Aman Allah’ım ne oluyor? Kaza filan mı yaptık ‘’ diye bir sıçradım ki sormayın. Sıçramamla birlikte de bir çift eşek sıpası gözün üzerime dikilmiş olduğunu gördüm. Annesinin kucağında sapsarı saçlı, masmavi gözlü, bir buçuk yaşlarında bir velet… ‘’Ulan yok mu bir Allah’ın kulu kadıncağıza yer verecek ‘’ diye etrafıma bir baktım ki bizim minibüs, minibüs değil sanki Darül acezenin servis otobüsü. Düşünün ki arabada oturarak yolculuk yapanlardan en genci benim. Zavallı genç anneye seslendim.
-Hanımefendi eğer ayağım sakat olmasa size yer verirdim ama isterseniz çocuğu bana verin.
-Çok teşekkür ederim beyefendi ama durmaz.
Çocuğa baktım. Gerçekten de öyle yabancı birinin kucağında oturacak bir tip değil. Zavallı kadıncağıza yer verebilecek kimse de yok. Çaresiz ayağa kalktım ve kadıncağızın tüm ‘’Olmaz, siz de rahatsızmışsınız ‘’ demelerine aldırmadan onu yerime oturttum. Namussuz veletin artık susacağını ve annesinin saçlarını yolmaktan vaz geçeceğini sanıyordum. Ne gezer. Daha da azgınlaştı. Tepiniyor, koltukta dönüp duruyor. Zırlayıp duruyor. Belli ki bir sıkıntısı var. Bunca çocuk yetiştirdim. Biliyorum ki çocuk kısmı bir sıkıntısı olmazsa mümkünü yok zırıltı yapmaz.
-Hanımefendi ne kadar güzel bir çocuk böyle. Allah bağışlasın. Adı nedir?
-Çok teşekkür ederim. Adı Mert amcası.
-Ne güzel ne güzel. Adı gibi mert olur inşallah.
Dedim ve elim uzattım. Güya çocuğun başını okşayacağım. İşaret parmağımı Mert’in dişlerinden zorlukla söktüğüm anda anladım ki bu Mert değil düpedüz namertti. İnsan kendisini seven birine böyle mi yapar di mi? İşin yoksa artık günlerce kuduz aşısı ol.
Her neyse efendim. İki dakika sonra Mert’in niçin zırladığını anladım. Çocuk tamamen yanlış bilgilerle donatılıyor. Yani eğitim sorunu.
Anne çocuğu sakinleştirmek için masal anlatmaya başladı.
-Bir varmış iki yokmuş. develer tüccar, pireler fabrikatör iken, ben annemin yataş yatağında mışıl mışıl uyurken Ali adında bir Baba ile onun yüz kırk tane de fedaisi varmış…
Bir çocuğu bu kadar yanlış bilgilerle donatırsanız olacağı bu. Mert ağlamasın da kim ağlasın. Dayanamadım artık.
-Hanımefendi. Çocuğu yanlış bilgilerle donatıyorsunuz. Huzursuzluğu bundan. Bakın ben öğretmenim. Eğitim psikolojisini çok iyi bilirim. Öncelikle çocuğa bakışlarınız çok önemli. Ona müşfik ve sevecen nazarlarla bakacaksınız. Asla yalan ve yanlış bilgi vermeyeceksiniz. İşte o zaman bu çocuk mükemmel bir insan olacaktır ileriki hayatında. Şimdi bana iyi bakın. Ne demiştik? Önce bakışlar.
Sekiz numaralı bakışımla baktım Mert’e Mert’in bütün kanı çekilir gibi oldu. Çünkü bu bakış Frankeştayn bakışıydı. Dokuz numara ağır gelir diye bunu kullanmıştım. Dokuz numarada ‘’Testere filmindeki sapığın’’ bakışları vardı. On Numarada ise Hannibal’in. ( Onu benim öğrenciler için kullanıyorum )
-Bakın işte böyle müşfik ve sevecen bakacaksınız. Hanımefendiiii…Hanımefendiiiii…
Allah Allah genç anne de eks oldu. Mert öylece donmuş nazarlarla bana bakıyor. Baktım alt çenesi titremeye başladı. Yani ağlayacak. Hemen hikaye faslına geçtim.
-Bak Mert’ciğim. Öyle evvel zaman, kalbur saman içinde değil. Fatih Sultan Mehmet zamanında Eflak Voyvodası Vlad adında biri varmış. Bu Vlad denilen herif insanları kazığa oturttuğu için kazıklı voyvoda diye anılırmış. Fatih’in elçilerinin sarıklarını kafalarına çiviletmiş. İnsanların kafalarını kestirir, kafataslarının içine de yine kan doldurarak içermiş. Bu adama ‘’Şeytan ‘’ anlamına gelen ‘’Drakül ‘’ denirmiş. İşte bu Vlad’dan sonra gelen tüm vampirlere bundan böyle ‘’Drakula ‘’ denmiş.
Mert’e bir baktım o titreyen çene de hareketsiz kaldı. Ama işin ilginç tarafı Mert’in annesi ve minibüsteki diğer yolcular da adeta heykel olmuşlardı. Minibüs şoförü olacak cahil ise bu güzelim hikayeden nasibini alamamıştı çünkü müzik dinliyordu.
İki dakika sonra genç anne çözüldü ve feryat figan bağırdı.
-Şoför Bey beni çok acil hemen burada indirir misiniz?
Hemen seslendim.
-Ama hanımefendi daha Soyak-Yenişehir’e gelmedik. Orada inmeyecek miydiniz? Hem size daha Bizans İmparatoru Konstantin Porfiregenetus’u anlatacaktım ( Yani burnu kesilen Konstantin)
Kadıncağız minibüsten iner inmez kucağında Mert ile öyle bir koşuya başladı ki bizim Elvan bile ona yetişemez.
Her neyse efendim. Yolculuğun bundan sonraki bölümü Mert’siz ve dertsiz geçti tabii ki. Gözünü seveyim doğru eğitimin. Şefkat, sevgi ve doğru eğitimle aşılamayacak hiç bir sorun yoktur.
Yukarıdaki resimde Mert’i görmektesiniz. Benim mükemmel eğitimim sonunda bakın nasıl adam olmuş değil mi?
YORUMLAR
su cocugun halina bakiniz sayin seyircilerrr! ya hocam o nasil masal hikaye anlattiniz.Anasi bile korkmus.Cocugun ilerde cocugu olmazsa bilin ki,sizin yüzünüzden haa..CISSS,,cocuklari korkutmayalim.Aci gercekleri bu yasda ögrenirlerse cok fena olur,aman deyimm! hocammmm! hani diyom elinizin altinda bi dene seymi var? sey canim seyyyyyyyyy! hah buldum cömlekmi var? ici hikaye masal ani dolu olan.Ordan cikartip sayfaya yildiz gibi indiriyonuz? süpersiniz..iste yillanmis saraplar gibidir tarif,anlattikca ballanir..saygi ve selamlar gani hocam.
sami biberoğulları
Memlekete gelmeye gelmeye unutmuşsun buraları ellam...Bizim memleketin taşı toprağı altındı eskiden...Şimdi ise tşı toprağı hkaye...Yeter ki bakmasını bil. Her gün, her saat bir sürü hikaye...Bozdur bozdur harca...
Selamlar ve saygılardan bir demet...
yaban gülü(gurbetbaci)
Yine gülerek çok güzel bir yazı okudum...Demek yeni eğitim sisteminde sert bakışlar ...ve sert masallar....
Hadi bakalım....Sevgiler...
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Bu yazıımda aslında vermek istediğim mesaj en son cümlemde saklı. Gerçekten de sevgi ve şefkat dolu doğru bir eğitimle aşılamayacak sorun yoktur. Gerisi sadece ve sadece kurmacadan ibaret. Bir Mer ve annesi vardı o minibüste...Bir yer verme olayı da oldu. Annenin çocuğa anlattığı masal ve tekerlemeleden yola çıkarak kurguladım. Anne tam olarak benim yazdığım masalı anlatmadı ama tekerlemede pireyi tüccar yaptı deveyi ise tamamen es geçti. İşte o anda da aklıma böyle kurgu geldi.
Selam ve saygılarımla.
glenay
fıldır fıldır bakan gözüne, kulağına uygun ninni veya tekerlemeler söyler
siniz, bazen çocuk sizi uyutur da kendisi beşiğini oynar,kendi ninnisini
kendisi söyler. Şimdi aynı olaylar torunum Duru'da görüyorum.Anneyi de
babayı da uyutuyor da umrunda bile olmuyor.
Bu kadar geveze değilim :)
tebrikler,
selâm ve sevgiler..
sami biberoğulları
Özellikle genç annelere rehberlik yapmak lazım değil mi. Ne de olsa onlar çok tecrübesizler.
Selam ve saygılarımla.
Allahım sizide güldürsün Sami bey ne güldüm hemde kahkahalarla:)) yüreğinize sağlık efendim,saygılar...
sami biberoğulları
Allah gülmekten ayırmasın
Selam ve saygılarımla.
Mert; sert taktikle karşılaşınca dert bitmiş.. :)))
Sağol öğretmenim, tebessümle besleniyoruz sayende..
Saygılar...
sami biberoğulları
Son zamanlarda duraklama devrine mi girdin ne pek şiirin gelmiyor artık?
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Mert sağlam ve gerçek bir eğitim aldı(!). Bundan sonra otur diyeceksin oturacak, kalk diyeceksin kalkacak. Asıl annesinin beni unutacağını hiç sanmam.
Selam ve sevgilerimle.
kelimelere.....bir benzerle cevap vermek çok ayrı bir yetenek hocam buda sizde ziyadesiyle var...sayende güne güzel başladım hocam saygılar sevgiler
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
çocuk aartık minibüse binmeyecek yine o cani amca varsa diye babam kucağında sırtında çocuk taşımayı sevmez halamlarla birlikte biryere gittiklerinde ailecek halam abi yeğenini biraz taşı diye veririmiş sırtına babamda çocuğu çimdiklermiş çocukda ağlayınca al çoğunu kardeşim bende durmuyor diye geri eririmiş sizde babam gibi azdeğilsiniz
güldürdünüz yine beni
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
Çocuğun korkudan ağzının suyu akmış. Hocaam... hocamm... Allah iyiliğini versin yahu... Vallahi şu yazılarınız yüzünden dilsiz kalacağım... Ömrümde gülmediğim kadar güldüm sizinle... Maşallah vallahi hâlâ yaşınıza rağmen nasıl dinç ve de genç kaldığınızı anladım. Siz daha 100 yıl yaşarsınız inş :) Tüm ömrünüz komedi gibi gözlerinizin önüne geliyor ya, hani en ağlanacak anılarınızı bile komedi şeklinde yazıyorsunuz ya olaya bakışınızı, hayat felsefenizi çıkartıyor meydana. Ne olursa olsun herşeyde vardır bir hayır...
Gülmek de iyidir, güldürmek de... Allah uzun ömürler versin size. Bana da geriye gülmekten sağlam kalırsa çenem, şükretmek kalıyor. En gülemediğim zamanları güzel düşünmemi sağlıyorsun.
Ellerinden öperim hocaammm... Hocaammmm... Mert dikkat et oğlum :)
sami biberoğulları
Biz yaşlılar unumuzu eledik, eleğimizi astık. O bakımdan gülsek de olur, gülmesek de bundan sonra...Ama siz hayatınızın baharındasınız ve gülmek size çok daha fazla yakışıyor. Hep gülün, çokça gülün. Alah gülmekten ayırmasın sizi.
Selam ve sevgilerimle.
destina*mltm
Amin hocam... Allah gülmeyi de unutturmasın, insan olduğumuzu da.. Herkes bir gün gidecek ama gülerek, mevla aşkıyla ve insanca gitmeyi nasip etsin ki, bu işler sırayla değil hocam kusura bakmayın ama siz bu enerji ile beni bile gömersiniz.. :)
Şakası bir yana tabi Allah uzun ömürler versin bana da :) Teşekkür ederim..
Sevgi ve de saygıyı eksik etmeden selamlar.. :)
:)) Doğru eğitim tüm fazlalıkları da sanırım arabadan indirip ortamı rahatlatacaktı.müzik o denli yüksek olmasa..hayatı anları insanları öyle güzel gözlemliyor ve aktarıyorsunuz ki hem hayat bu diyor insan hep alabildiğine pozitif enerji ile doluyor..elinize kaleminize sağlık bizimkiler bir turla dışarı açıldılar bir hafta ev sakin ve ilk okumak için sıraladığım "ALİ OSMANDAN ÂL-İ OSMAN’A "serisi görüşmek üzere hoş kalın selamlar saygılar
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Hocam sizden korkulur çocuğu neye benzetmişin,tebrik ederim saygılarımla
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.