- 1144 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sivas Yukarı Tekke Camiindeki NAT'ı Şerif Yazısı'nın Hikayesi
Geçenlerde Sivas Yukarı Tekke mahallesinde tepede bulunan camiye yolum bir şekilde düştü. Caminin imamı Mehdi bey ile tanıştık. Mehdi bey uzun boylu, zayıf ama kuvvetli ve dinamik görünüşlü orta yaşlarda Salih bir zat olduğu hissedilen biriydi. Birlikte odasında geçtik. 6 metrekare civarında küçük sevimli bir odaydı. Girişte sol tarafta şömine alevleri gibi dizayn edilmiş bir elektrik sobası karşıda duvar boyunca uzanan yer minderi ve orta sehpasıyla kendi halinde sıcak ve samimi bir iç dünyanın odası olduğu her halinden belliydi. Her halinden sessizlik, derinlik, sükunet hissediliyordu odanın.
Genelde bir yere uğradığımda hat tablosu varsa hemen bakarım orjinalmi değil mi?. Orijinalse kim tarafından yazılmış. İmzası var mı? Tablonun sahibi hattatı tanıyor mu ilk kriterlerimdir bunlar. Bazen de büyük hattatların baskı tablolarıyla karşılaşırım. O zamanda hemen sokulur kimin tablosu daha önce gördüm mü. Baskı hangi derginin ekidir. Nasıl ve ne zaman dağıtılmış, tarihi değeri var mı? vs. gibi soruları öğrenmeye çalışırım.
Bu odaya girer girmez karşı duvarda ayakta iken tam gözlerinizin hizasına denk gelen yükseklikte özenle asılmış "Buda geçer yahu" levhası dikkatimi çekti. Daha sonra gösterilen yere oturdum. Karşılıklı tanışma faslından sonra laf açılsın düşüncesiyle tabloyu sordum Mehdi Bey’e. Özenle tabloyu anlattıktan sonra benim arkamda duvarın ucunda biraz da yüksekte kalan rika hattıyla yazılmış NAT Şerif Yazısını anlatmaya başladı. Mehdi bey Erzurumlu Yusuf diye bir kardeşimizin yazısıdır. deyince hemen hangi Yusuf deyivermişim. Yoksa Yusuf BİLEN mi diye o daha devam etmeden araya girdim. Evet dedi. Tanıyor musunuz.? diye sordu. Tanımazmıyız hocamız olur kendisi deyince yazının hikayesini daha bir şevkle anlatmaya başladı. Bende pür dikkat kesilip dinledim.
"4 sene kadar önceydi Yusuf BEY kardeşimiz Sivas’ta ikamet eden bir yakını ile buraya geldiler. Camimizde namaz kıldılar. Kendileri ile o zaman tanıştık. Bu NAT’ı Şerif o zaman daha sıradan bir yazı ile yazılmış halde bende onu soba borusunun kullanılmayan deliğini örtsün düşüncesiyle asmış idim. Yusuf BEY yazıyı eline aldı. Uzun uzun inceledi. Mehdi abi dedi. ben bunu bir daha yazıp göndersem kabul edermisiniz. Tabii efendim dedim. Sonra kendilerini uğurladık
.Aradan biraz zaman geçti Yusuf BEY yazıyı kendi hattıyla yazıp çerçevelenmiş olarak göndermiş. O gün bu gündür duvarımızı süslemektedir. Bakınca kendisini hatırlarız" buyurdular.
Bu hikaye benide ziyadesiyle duygulandırdı. Hemen telefonuma sarıldım. Saatin kaç olduğuna bakmaksızın Yusuf BİLEN hocamızı aradım. Mehdi beyi ve yazısını hatırlattım. Hemen hatırladı. Telefonu mehdi beye uzattım. Bir güzel görüştüler halleştiler, selamlaştılar. O kadar sevindik ve mutlulukla dolduk ki birlikte tarifi imkansız. Sanki cesetlerimiz kilometrelerce uzakta olmasına rağmen ruhlarımız kavuştular hasret giderdiler.
Daha sonrasında biraz daha konuştuk. Yusuf BİLEN hocamızın Sivas Yukarı Tekke Camiindeki NAT Şerif Yazısı ile karşılaşıp, hikayesini öğrenmenin mutluluğu içerisinde vedalaşıp oradan ayrıldım. ewff
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.