- 397 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
kıyamet
İşte burada bizim için yaşam bitiyor. Bebeğin emdiği süt yarım kalacak, yazık… on milyon kere dua edeceğiz, daha şehit olmayı bekleyen yüzlerce asker varken. Bu destanı ağlayarak yazmak dururken biz hep aynı kadehte aynı derece sarhoş olup halimize güleceğiz.
Sizin güvendiğiniz dünya, hepimizin mezarı olacak sonunda. Ölürken “birazcık da ben.. güvenebilirdim” dediğimi duyacaksınız, zavallı haykırışlarınız arasında. Ve en ağır hıçkırık o anda gelecek “çocuklarım da öldü mü yoksa?”. O anda anlayacağız işte, kendi acısına ağlamayan tek melek anne imiş. Bir çocuk başını masaya dayadığı eline koyup “ben ne yaptım, ya benim çocuklarım?”.. kavanozdaki ceninin gözünden yaş akacak, “üzülme buradayım”. Annenin bacaklarından adalet kanları süzülmüş, köşede bir adam pantolonunun belini düzeltiyor ve köyün ağası “iyi ki varsınız” seslerini işitmek için küçük anneyi formaldehit kokulu bir adama emanet edecek. Arkada gözü yaşlı baba, “neden?”. Hiç anlayamadı, anlayamayacak, küçük çocuklarının ellerini itmeye devam ettikçe.
Evet, o her fotoğrafta arkasını dönmüş, bisikletiyle giden kız benim. Ne kadar da özgürüm, evet. Çünkü ben cenin kavanozlarını buzdolabına koymayı akıl ettim. Peki ben anne olsaydım, bu acının altından kalkabilir miydim?
Ne güzel…