- 1710 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
HERKES ŞİİR YAZMAK ZORUNDA MI?
Aslında bugün bambaşka bir yazı yazmaya niyetlenmiştim. Bu arada, bir- kaç şiir okudum, rastgele... Çoğunun konusu, kadın. Günün 8 Mart olduğu düşünülünce, bunun tabii karşılanması gerekir.
Daha seçtiğim üçüncü şiirde -affınızı istirham ediyorum, bu kategoride yayınlanmıştı- gözlerime inanamadım. Ortada şiir olmadığı gibi, hiçbir edebi sınıfa da dahil olmayan ifadeler okumak zorunda kaldım. Tamamı kocaman harflerle, gözümüze sokulan , düzensiz sayıda mısraları olan bir şikayetname! Hoş, düzenli olsa ne olacak ki? Beladan korkmam, şükür de, kimseyi kırmak ve hele de hiç tanımadığım bir insanla uğraşmak istemediğimden, yorum yapıp soramadım. Altına hiç değilse "Burada şiir mi var?" diye bir soru- yorum yapayım istedim, ondan da vazgeçtim çabucak. Zira, hanımefendiye birisi mesaj mı çekmiş, ne, avaz avaz bağırıyor, feryad-u figan ediyor. Tabii, şunu da soramadım: "Hanımefendi, bütün şiirleriniz bu düzeyde mi?" Öyle ise, bu şiiri kim çalsın, çalıp da başına kim bela yapsın?
Sonra yorumları okudum, altına sıralanan. Umdum ki, bir insaf ehli dostluklarına binaen, bir- iki satır da olsa kendine çeki- düzen vermesi için yazmıştır. Ne gezer... Üstelik de "harika" olarak nitelenmemiş mi?
İnsan kızmış olabilir, birileri damarına basmıştır ve o da bunu paylaşıp destek beklemiştir. Kendi aralarında medenice hallemeleri en doğru olanıdır, ama bu yapılmamış veya diğer taraf buna imkan tanımadığı için yapılamamış ve böyle bir yola da başvurulmuş olabilir. Bunu da anlayabiliyorum. Anlamadığım şu: Yazısından daha düzgün cümle kurmasını bilmediği anlaşılan bir insan, niye şiir olduğunu iddia ettiği bir metin yazar? Üstelik de, edebiyatla uğraşan, kendilerince bunu mesele edinmiş insanların bulunduğu sitede yazması nasıl bir cehalettir? Haydi yazan yazdı, buna nasıl şiir der ve alkışlar, insanlar? Hepsini geçtim, bu insan, karşısındakini bir de " bakkal çırağının yazdıkları..." gibi bir benzetmeyle suçlamamış mı? Devenin bile düzeltilecek yeri bulunur, bu olayın bulunmaz.
Bu sitede herkes şiir yazacak diye bir mecburiyet yok, bildiğim kadarıyla. Kimsenin alnına silah da dayanmıyor, memlekette, şiir yazdırmak için. O halde bu canhıraş gayret niye? Lütfen, nesir bile olamayacak metinlere şiir payesi verilmesin. Zaten, yanlışa doğru demek onu doğru yapmayacağı gibi, bizim doğruyu bilmediğimizi göstermekten başka anlam ifade etmez.
Ne çok bildiğim iddiasındayım, ne yazarlık, ne şairlik... Mesleğim de bu değil zaten. Yine de gördüğüm bu çıldırmışlık üzerine yazmadan edemedim. Lütfen, birileri, insanları, "şiir yazdığını iddia eden herkesin şair olacağı" kanaatinden kurtarsın. Yok, bu olmuyor ise, birileri bunca yıldır okuduğum şeylerin şiir olmadığını söyleyip beynimdeki şiir kavramını yıksın ve ben gerçek şiirlerden özür dileyeyim.
"Kişi noksanın bilmek gibi irfan olmaz" mısraı mucibince, noksanımızı ve haddimizi bilmek temennisiyle...
YORUMLAR
yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. benim de canımı sıkan birçok şiir oluyor. hele helede uyduruk şiirlere beğeni yazmalarına şaşıyorum.
bazen de biraz örtülü şiirler var,ama satır aralarında derin ve güzel anlamlar var. yorumlara bakıyorum, aslında hiç anlamamış , anlamadıysan yazma yorum, beğeni yapma. anlamış gibi görünme çünkü komik oluyorsun.
beğenide ben bazen istisna yapıyorum. şair gençse, birazda şiir kırıntısı varsa cesaret vermek için. ama sizin dediğiniz gibi gereksiz beğeniler o kişiye zarar aslında. sadece istisna.yapıyorum.
sipariş ve kurgu şiirler hiç hoşuma gitmiyor. nesir ve şiir vurgunuz da önemli.
selam ve dua ile kalınız..
Not: tabi bu arada şunu da belirteyim. eleştiriyorumda, kendi şiirimle ilgili şunu söylemeliyim. bu konuda yorum yapmak bana düşmez. Ancak başkalarının yazdığı güzel şiir yada nesir konusunda iddialıyım diyebilirim. bu konuda zaaflarımında farkındayım.
Ağaç yükseldikçe eğilir derdi lisedeki tarih öğretmenim benim. Söz konusu şiiri bilmiyorum, yazan da ne derece şairdir ,ne derece değildir bunu da bilmiyorum. Söylemek isterim ki bilmediğim bir konuda konuşmak istememek adına kendisine saygı duyuyorum. Ben sadece Saynur hanım ve onun yazısı hakkında yorum yapıyorum şu an. Hatta onu da yapmıyorum, vazgeçtim, sadece kendim hakkında yorum yapıyorum : Ben deniz bir garip kızcağızam, bir garip insancağızam, boynu bükük mahsunam, dünya hali yangınam... Sanatçı demem kendime ; ama sanata öyle bir vurgunam... Derler bana muhteşemsin, derim sen ne dersin? Derler bana bir garipsin, derim sen de eycesin.
Bir de bir yerler de yazdığım bi yazı geldi aklıma onu da yazayım buraya, sonra sayfamda da paylaşayım hatta : Bu günüm öylesine zorluklar içindeydi ki benim başıma hiçbir şey gelmeden sadece dünyaya bakmak bile üzüntüyü körüklüyordu. Her insanın ağzından aynı soru soruluyor ve çoğunlukla aynı umutsuz cevap duyuluyordu. İnsanlık öldü mü, evet öldü... Sadece bir kaç çatlak ses 'insanlık ölmedi' diyordu arada ; ama sesleri yeterince güçlü olsa da sayılarının azlığından etkileri güçlü olmuyordu. Fakat ben bu yanılgının gerçek olmadığının farkındaydım. İyilik ve iyi insanlar kötülerden ve kötülükten kat kat fazlaydı aslında. Sorun kötülüğün çok kötü bir şey olmasından ve iyilikten daha fazla göze çarpmasından kaynaklanıyordu sadece.
Üfff ama ben şimdi ne dedim ki ya! Böyle saçma sapan yorum mu olur! Saynur Hanım ne saçma sapan bir insansınız ya çıtayı düşürüyorsunuz hakikaten ; çünkü artık benim gibi saçmasapan bir, bir numaralı hayranınız var. Sıramı kimseye kaptırmam üleynnn, bir numara benim, kara murat benimmm!
calipso tarafından 9/23/2012 8:33:18 AM zamanında düzenlenmiştir.
İlkel toplumlarda herkese düşüncelerini anlatma fırsatı verildiği gibi herkes bir özelliğine göre önplana çıkardı.Bizim çağdaş ve modern zamanımızda ise bu ifade tarzları ortadan kalktı.Herkes kendini en iyi olduğu tarzda ifade etmeyi bilmediği için aslında en zor olana en basit yerden sızmaya çalışıyor.O da şiirdir.Herkes şiir yazmaya başladı.Şiir bile okumayanlar,3 şair ismi bilmeyenlerin yüzlerce şiiri var burada.Oysa şair insan yazdıklarının çoğunu yakan kişilerdir.Zamana kalanlar şairler olacaktır diğerleri kendilerini ifade edenlerdir.Böylelerine üzülmeyiniz acımayınız kızmayınız.Onların ellerinden kendilerini ifade araçları alınmıştır.Şiire sığınmışlardır.Bırakın orada kalsınlar.Dediğim gibi zaman bir çok şeye ilaçtır elektir işe yararları üstte bırakır.
siir kavrami kisiye gore degisir kanaatindeyim.bu senelerdir boyle suregelmistir.birine gore siir bile sayilmayan digerine gore guzel olabilir.sonucta siir seruveninin basinda olan kisiler kotude yazabilir ama zamanla kendini gelistirebilir.butun sairler az cok megolomandir .yazi guzeldi bakis acisina muhalifim sadece .iyi geceler .
Merhabalar,
İnsan olarak duygularımızı, düşüncelerimizi, tasarılarımızı, sezgilerimizi ve görüşlerimizi dışa vurmak zorundayız. Bu dışa vuruş, herşeyden önce var oluşumuzun bir gerçeğidir. Mektup yazmadan bilimsel bir tez hazırlamaya, öyküye, romana, şiire, denemeye, eleştirmeye değin bütün yazılı anlatım etkinliklerinin özünde bu gerçek yatar.
Yazma, aynı zamanda kişisel bir zorunluluk, bir gereksinim ve bir tutkudur. Her yazar çevresiyle, başkalarıyla bir bağlantı kurmak ister. Bu istek, doğal bir dürtüdür. Ama bu dürtüyü illa şiir yazacağım, roman yazacağım, hikaye yazacağım vs. diye zorlamadan, birikimimize ve kabiliyetimize uygun bir türde yazmaya kalkışmak ta, işlediğimiz konu açısından bir o kadar önemlidir.
Dönüp te yazdığım şiirlere baktığım da; kimini beğeniyorum, kimini beğenmiyorum. Demek ki, şiir yazmak bana göre değilmiş. O halde ben, kendimi diğer edebi türlerde deneyerek hangisinde başarılı oluyorsam, o türde yazmaya devam etmeliyim şeklinde kendimizi sorumlu hissetmeliyiz diye düşünüyorum.
Konu hassas olduğu kadar, gerçekten tartışılması da gereken bir konu olması hasebiyle paylaşımınız için teşekkürlerimi sunarım.
Saygılarımla.
Saynur Baysal Öztürk
Teşekkür ederim, hoş bulduk efendim.
Selâm ile...
Bu sitede amaç, şairleri toplayıp, şiir yazdırmak değil. Yani şahsen benim anladığım bu. Kimse kimseyi elbette silah zoruyla yazdırmıyor ama işinden, gücünden gelene adamlar, kadınlar; oturup bilgisayar masasına, serbest türünden tutunda, aruzuna kadar şiir yazmaya çalışıyor. O insan öylece rahatlıyor, kendi içini dökecek; hatta en yakın çevresindeki insana söylemediklerini o şiirler anlatabiliyor. Mesela:
Sen bu dünya bir teksin, bir tek sen varsın
Gökte yıldız, gecem de ay kadar
Kanatlanan kuşların sesiyle yüreğimi aydınlatırsın
...
gibi basit üç satır, insanın sevdiğine söylemediklerini söyleyebilme şansını doğuruyor. İnsandır, en mükemmel varlığın bile yaptıkları mükemmel olmayabilir. Sizin derdiniz elbette kaliteyi görmek, düzen görmek, şiir okumak; bunu şayet bulamıyorsanız, seçtiğiniz birkaç şairi takip edin de, başkalarını böyle yermeye lüzum görecek anlarınızı harcamayın.
Yanisi, bence böyle; sizcesi öyle! Fikirler değişebilir, en doğru fikir kimindir; Hak bilir!
Saygımla efendim..
Saynur Baysal Öztürk
İyi şiir vardır, kötü şiir vardır, beğendiğimiz tarz şiir vardır, üslûbunu beğendiğimiz şair vardır... Ben bundan bahsetmiyorum. Divan şiiri, halk şiiri, modern şiir, klasik şiir, taşlama, hicviye, yergi, arûz, hece, serbest... hatta, san'at için veya toplum için, şu konu, bu konu... da değil meselem. Her türden güzel örnekleri severek okurum.
Şairlere yazdırma meselesine gelince... Şükür, geniş bir kütüphanem var ve yenilerini ekleme imkânım da... Hoş, internet denen teknoloji hârikası (?), yerli- yabancı bir şairler dünyasını bir tuş kadar yakınınıza getiriyor zaten. Demek ki, derdim bu da değil.
Hiç tanımadığım, ilk kez rastladığım bir insanın şiir kariyerinin meselem olması da düşünülemez.
Meselem şu: Şiirin, en azından şiirle uğraşanların kabul ettiği belli unsurların hiç değilse bazılarını taşıması gerekir. Yoksa, "Şiirle nesirin farkını belirleyen nedir?" sorusuna ne cevap vereceğiz? İkisi aynı şeyse, niye birine şiir, diğerine nesir diyoruz? Bunun cevabını verdiğimizde, sanırım yazımın esbâb-ı mûcibesi anlaşılır diyorum.
Bir edebiyat sitesinde de şiirle, san'atla ilgili kaygılarımızı dile getiremezsek, getiremeyeceksek, san'ata saygı duymazsak insana saygıdan nasıl bahsedeceğiz? Hatta, kanımca, doğru olmadığını bile bile, bir insana "Çok güzel yazmışsın, hârika mısralar!" diyorsak, bu o insana da haksızlıktır, gelişme şansını vermemektir.
Cesaretlendirmek başka, pohpohlamak başkadır. Cesaretlendirme hususunda üstüme yokken, pohpohlamanın hem yazana, hem yorum yapana, hem de şiire ait haksız bir yönü vardır.
Şiir gibi bir yazı her zaman aliyyü'l- âlâdır, ama tersi için aynı şeyi söyleyemeyiz. (Nitekim, şiir gibi nesir yazanlar var, şükür ki...)
Bu arada, misâl olarak yazdığınız mısralar, bence şiirdir. Şiirdeki dilin çok karmaşık olması gerekmiyor, hattâ hiç gerekmiyor. Güneş kadar çıplak dille yazılan şiir de, bulutlar üzerinde rakseden gökkuşağı gibi olanı da, gök gürültüsü şeklinde yazılanı da, sisler ardında iç çekeni de, gurupda tülleneni de... Hepsi şiirdir bence. Yeter ki, güzel bir üslûp olsun, yeter ki "şiir" olsun.
Aklına her geleni alt alta yazmak, hele de her aklına esenin aklına her geleni alt alta karalaması şiir değildir diyorum. Biraz şiire saygı istiyorum.
Bütün bunlar da benim görüşlerimden bazıları.
En doğrusunu, elbette ki, O bilir...
Selâm ile...
Bu konuda benim kadar hiciv yazan biri daha yoktur bu sitede.
Şiirlerde gördügüm hataları da nazikçe belirtirim ama sizin dediğiniz tarzda bir şiire yapacak birşey yok.
Bir kaç kez bu bir şiir değil dediğim de olmuştur.
Sonuç:
Bir çok insan tarafından istenmeyen, insanların şiirime yorum yazmaması için birbirine mesaj attığı, kibirli, ukalâ diye etiketler yapıştırılan bir adam.
Gerçek şu:
Eğer günde elli altmış şiire yorum yazar ve hepsini favorilerinize eklerseniz, yazdığınız her saçmalık yorum yazdığınız kişiler tarafından başyapıt gibi gösterilir.
Hataları ne görür, ne gösterirler yorumcumu kaybetmeyeyim diye.
Zâten çoğu şiiri okumadan mausunda kopyalı bulunan "harika şiir dostum" ibâresini yapıştırabilir.
Bir de bu var, adam sayfanıza ilk kez geliyordur ama size "dostum" diye hitab eder.
Yâhu bi dur hele bi tanışalım, ortada bi rumuz var, adın sanın belli değil:)
Velhâsılı insanların yorum alıp kendini alkışlamak için yapmayacağı yalakalık yok ve ne acıdır ki buna dîni duyguları sömürmek de dahil.
İnsanlar şiire ciddî yaklaşmadıkça, iki satır karalayıp al gülüm ver gülüm yorumlaşıp egosunu tatmin ettiği bir eğlence aracı olarak gördükçe daha çok saçmalıkları şiir diye görmeye mahkûmuz.
Bu yanlışı dile getirdiğiniz için kutlarım.
Selam ve sevgimle.
Saynur Baysal Öztürk
Ben, tabii ki, o kadar tecrübeli değilim bu site konularında. O kadar tecrübe edinecek denli kalır mıyım, onu da bilmiyorum. Zira, kimseyi kırmak ve incitmek istemiyorum. Bir başka gerçek daha var ki, sitede gerçekten güzel kalemler olduğunu biliyorum, ama böylesi olaylarla karşılaşınca... Maalesef, onları tanıma şansım kalmıyor.
Bahsettiğiniz üzere, keşke gerçekten güzel olana güzel diyebilsek, hatalı yerlerimizi de düzeltme imkanına kavuşsak. (Bunu birbirimizin kusurlarını arayalım anlamında söylemediğimi, elbette siz biliyorsunuz ve bunu bir başka yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için belirtiyorum.)
Hassasiyetiniz için tebrik ve teşekkür ediyorum. Zira, gelecek nesillere karşı sorumlu olduğumuz şeylerden biri de san'atımız. İlerlemesine katkı sağlayamıyorsak, hiç değilse yozlaşmasına fırsat vermemeliyiz diye düşünüyorum.
Selam ve dua ile kalınız.
(Mustafa Çetiner)
Bu sebeple hem insanları hem de kendimizi kandırmadan şiire önem ve emek vermeliyiz.
Ve şundan emîn olum burası emsallerinin en iyisi, altı yıl önce bu siteyi tanıdım ve şu an internetle tek bağlantım burası.
Gerçekten şiire önem ve emek veren çok iyi şâirler var zamanla tanırsınız onları.
Selam ve sevgimle.
Saynur Baysal Öztürk
Selâm ile...
değerli dost yazınızı ilgi ile okudum kafamda şöyle birşeyler belirdi bunlarıda sizinle
yazınıza istinaden paylaşayım dedim
efendim burası bir site yani edebi yazılar yazılması gereken site
edebi yani edepli yani insani duygularla yazılmış yazılardır..
bunun bir tarifi yoktur herkes yazabilir
o yüzden siteye üye olmak için edebiyat mektebini bitirmişlik aranmıyor
çünki yunus emrede o okullara gitmemiştir
şimdi; bir şeyi insan denen mahluk yazmak arzuladı ise onu da kaleme indirgediyse bu aslında fevkalade birşeydir usta olmasına gerek yoktur edepli adaplı olsun yeterlidir
şimdi gecenin bir yarısında mesaj gelmiş işte herneyse ÇALDIN demiş bir hadise yaşanmış
o da ne güzel ifadelerini deftere geçirmiş dışarı çıkıp bağırmamış yada 118 i aramamış
kanunen o sayfa onun hakkı yani onun toprakları ister dinamit koyar patlatır ister bal kovanları koyar bal satar değilmi..YALNIZ SİTENİN KOYDUĞU KURALLARI AŞMAMAK KAİDESİ İLE..ve buyrun aynı sayılabilecek evsafta sizde o dosta tepki göstermişsiniz tabiiki saygı duyarım ve duyulmalı
değerli dost yazınız aslında çoğu kişinin okuyupta ders çıkarma babından olumlu buluyorum
bunlar dediğim gibi BENCE olanlar aslında daha çok yazılır bu konuda ama gerek yok hoşcakalınız efendim saygılarımla....
kadınlar gününüz kutlu olsun dileklerimle
Saynur Baysal Öztürk
Bahsettiğiniz üzere, edep çok önemli bir kavram hayatımızda. Hele de kökünü bu kelimeden almış bir sanat dalında... O metni siz de okumuşsunuz. Ben orada şiir görmediğim gibi, edep de görmedim. Bütün mesele bu. Şahsım adına, kimseyle alıp veremediğim yok, olması düşünülemez bile. Sadece, bir insan şiir yazıyorsa ya da şiir yazmaya çalışıyorsa daha dikkatli olmalı ve ne yazdığını kontrol etmeli. Kerameti kendinden menkul şeyleri karalayıp da adına şiir dememli. Yoksa, Şair-i Azam makanında şiirler beklemiyorum,kimseden.
Ha, bir insana hakaret ve iftira edilmişse, 118'i araması ne denli doğru olur bilemem, ama yasal mercilerde hakkını araması en doğru olanıdır. Buna ancak saygı duyarım.
Hiç bir özgürlük sonsuz ve sınırsız değildir diye noktalamak istiyorum. İnsanların istediği gibi giyinme özgürlüğü vardır mesela, ama kamuya açık yerlerde çırılçıplak soyunurlarsa soluğu karakolda alırlar. (Uç bir örnek olduğunun farkındayım, ama siz de uç örnekler vermişsiniz.)
Maksadım bağcıyı dövmek değil, asma fidesi üretenleri katletmek hiç değil. Sadece üzüm çubuklarına diken aşılanmasına karşı olduğumu belirtmek istedim, hepsi bu.
Esen kalınız.
Kulubuş-şüera hazinetür Rahman. Şairlerin kalbi Rahmanın hazinesidir. Eğer bu hazineden hazin bir se geliyorsa o vehimdir, korkudur, ürkekliktie, hiçliktir.
hiçten de hiç bir şey olmamaıştır, olamaz da.
Saynur Baysal Öztürk
Selam ve saygı ile...
Saynur Baysal Öztürk
Selam ile esen kalınız...