- 1281 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
Köpük
Emma turuncu lastik eldivenli elinin işaret ve baş parmakları arasına sıkıştırdığı bir şeyi Chao’nun gözüne sokarak bağırdı.
“Bu ne?”
Emma’nın elindeki şeye dikkatle bakan Chao şaşılaşan gözlerini burnunun ucundaki şeyden çekip önündeki makete yeniden döndü.
“Ne bu diyorum Chao?” diye tekrar bağırdı.
“Onu oradan o eldivenle almayı nasıl başardın?” diye sordu Chao başını maketten kaldırmadan.
Emma eldivenin parmaklarına büyük geldiğinin ve uçların katlandığının henüz vardığı farkındalığın şaşkınlığıyla bağırdı.
“Soruma cevap ver.”
“Kıl.” dedi Chao soğukkanlılıkla.
“Peki banyo ne kokuyordu?”
“Çiş mi?”
“Bir de küvete mi işedin?”
Emma’nın koyu renkli gözleri öylesine açılmıştı ki Chao bir an gözlerin yuvalarından fırlayıp düşeceklerini sandı.
“Hayır; klozete... ama idrara sinmiş bira ve sigara kokusu bazen aramızda sıkıntı olabiliyor... nedense de sadece benimki...”
“Sabun kokuyordu.”
“Daha bu sabah kahvaltıda naturalist olduğunu anlatıyordun.”
“Bu sabun kokusunu seveceğim anlamına gelmez, kokarca da natural püskürüyor.”
“Senin naturalizmin zeytinyağından öteye geçmiyor, bir geçse sabunu da sevmeyi öğrenebilirsin.”
Emma ve Chao arasındaki tartışmanın kavgaya dönüşmemesi için yapılacak bir şey yoktu.
Emma, sehpanın üzerinde duran kültablasını maketin üzerine eğilmiş çalışan adamın başının arkasına sinirle vurdu. Kültablası kırıldı.
Başının arkasını tutan Chao ıslanan eline baktı. Kanıyordu. Avucunu Emma’ya gösterdi. Genç kadının gözlerinde herhangi bir pişmanlığın izi yoktu. Chao gülmeye başladı. Başını sağa sola sallayıp kendine gelmeye çalıştı. Kararan gözleri yeniden doğru görmeye başladığında kanlı ellerini üstüne güzelce sildi ve yeniden maketine döndü.
“Sana bir soru sordum?” Emma lastik eldiveninin parmakları arasında sıkı sıkıya tuttuğu kılı bırakmamakta direniyordu.
“Soru neydi?”
“Kimin bu?”
Chao kıla yeniden göz ucuyla baktı “Benim değil.”
“Ne demek istiyorsun?”
“Benim olmadığını.”
“Umursamaz tavrından nefret ettiğimi biliyorsun değil mi?”
Chao’nun başından süzülen bir kan damlası kulağının arkasından çenesindeki sakala ulaştı. Sakalın ucundan elindeki makete damladı.
“O kıl benim değil. Başka ne söylememi bekliyorsun.”
“Bu evde ikimizden başka biri mi yaşıyor?”
“Bak canım ben banyodan çıkarken kendi kıllarımı topladım ve benim olmayanları bıraktım.”
“Allah’ım beni delirtmeye mi çalışıyorsun? Sen beni neyle itham ediyorsun farkında mısın?”
“Eğer bir ithamda bulunsaydım o kıl benim elimde olurdu ve bu soruyu sana ben soruyor olurdum.”
“Bana yalan söylüyorsun. Bu kıl sana ait ve sen laf oyunlarına başladın yine. Hikayelerinde söker ama bana sökmez senin laf ebeliğin. Anladın mı?”
“Sakin ol. Yalan, yanlışlığı ispatlanmış doğrulara denir. Yani şu anda sana teorik olarak doğruyu söylüyor olma ihtimalim yüksek ve sen o kılın bana ait olduğunu ispat etmeden yalan söylediğimi iddia edemezsin.”
Emma ne yapacağını bilemeden kendi çevresinde bir tur attı. Evin hangi tarafına gideceği konusunda da kararsız kalmıştı. Bileğinin üstüyle yüzüne düşen saçı çekti. Adamın yanına oturdu. Makete baktı. Dizi titriyordu. Derin derin nefes alıp vererek sakinleşmeye çalışırken bacağına kan damladı, parmağının ucuyla onu derisine yaydı.
“Bu kılı teste göndereceğim Chao. Eğer senin kılın çıkarsa da senden ayrılacağım.”
“Elbette... bunu yapmalısın da.”
Emma Chao’nun yanından kalkıp odadan çıktığında Chao “Siktir...” dedi kendi kendine öfkeyle “Şurasını yanlış yapıştırmışım.”
lacivertiğnedenlik / chaotica
...
YORUMLAR
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
.
Chao,
Sana daha kaç kez söylemem lâzım acaba? Bir an evvel başla yazmaya.
Aysu,
Çok iyi gidiyor.
Var olunuz dâima.
...
lacivertiğnedenlik
Çok teşekkür ederim
Sen de var ol ,daima
chaotica
Yazıyorum, yazıyoruz... sağol.
Mehtap Akkoyun
Yazın!
Bunu istemek en doğal hakkım, öyle değil mi :)
lacivertiğnedenlik
Yaz İliryalı yaz
lacivertiğnedenlik
Mehtap Akkoyun
:)
Daha fazla söylemeyeceğim zaten. Yazmak zorunda, başka yolu yok.
...
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik
hadi dinleyelim beraberce
Ya çok ilginç bir şekilde çocukluk yıllarım aklıma geliyor...
Arkası yarınları dinlediğim zamanlar dedemle...
Yazdıklarınızı okurken dinliyor gibiyim sesi kulağıma değiyor kahramanlarınızın...
Hani şu metafor meselesi var ya!
Sanırım tamam sizin öykülerde...
Sevgimle... :)
lacivertiğnedenlik
teşekkürler ,ortak öyküleri sevmenize çok sevindim ,bir çocuk gibi ama
(( Seçil Nimet ))
Boşver uykuyu yakınsan atla gel ÜSküdar'a ve sana şöööööööyle denize nazır okkalı bir kaffe yapıym...
Yanına da Ali Muhittin Hacı Bekişr'den çifte kavrulmuş lokum ve taze sıkılmış portakal suyu...
Ne dersin...
Hem uykunda kaçar... :)
lacivertiğnedenlik
(( Seçil Nimet ))
Ya bunu gerçekleştirelim o vakit bebeeğem...
Deli bebeğeemmmm... :)
(( Seçil Nimet ))
Heh heeeeeeeeeyyytttt!!!!
Benden haber bekle deli'mmmmmmmm...
Severim seni...:)
vallahi allah herkese chao gibi koca versin..
kafası yarıldı gıkı çıkmadı..
helal olsun adama
sizede helal olsun arkadaşlar..
üretgenliğinize hayranım biliyorsunuz...
lacivertiğnedenlik
eğlenceli bir öykü evet ,teşekkürler
Vertigo
Matt Elliott - I name this ship the Tragedy, bless her & all who sail with her
çok severek : ) chaotica ve sana da...
Matt Elliott'ın hastasıyımmmm : )
Vertigo
hepsi güzel şarkılarının,hastası olacaksın sen de : )
lacivertiğnedenlik
çok uykummmmmmmmmm varrrr *)