SABAHIN PERVASIZ HUZURU
Gözyaşlarımdan artık arındığım bir sabaha uyandım.Bitmiş olduğunu farkettiğim üzüntüme vuruyor güneşin eşsiz ışıkları.Kötü düşüncelerim bir bir zihnimin kuytularında yaşam savaşını kaybediyor.Hakkettiğim huzuru kazanışıma uyanıyorum.
Geride bıraktıklarımın ağırlığı çekiliyor,el ve ayak boyutsalında.Şöyle derin bir nefes alıyorum.Oksijenin tazeliğini depoluyorum yaşamsal hücrelerime.Sonra gözlerimi kısarak güneşi izlemeye çalışıyorum.O da merhaba dercesine selamlıyor sanki onu seyredalanları.Onlardan biriyim.Çok olmuş güneşe teslim etmeyeli gözlerimi.Yüzüme konan bu yeni gün tebessümü değil ama.Her şeyi yeni doğan güneşe ve takvimde kendini,bir yaprak daha eksiltecek güne borçlu değilim.
Dibe vurmanın arkasından gelen yeni bir başlangıç sarhoşluğu bu.Tıpkı uçsuz bucaksız sazlıkların kenar süsü olduğu bir nehir boyunca uzanmıştı hüzün yüreğimde.Dallanıp budaklanmıştı kifayetsiz sözcüklere tabi yarım ağızla kurulan,sahte,memnuniyetsiz iyiyim daha iyi olacağım,aldanışındaki cümleler.Masallara inanmayız,oysa kimi zaman acılarımızda masallardaki mutluluk kadar kusursuz olabiliyor.Bugün o kusursuz çepeçevre saran buz dokunuşlu,korkuya korkakça teslim olmuş bir ağaç kovuğunda çürümüş satırları siliyorum.Yepyeni bir ağacın sakız tadında masalsı ifadeyi iliştiriyorum,solgun görünen hayatımın en çetrefilli paragrafına.Hayatımı akort ediyorum sanki bu kez güzel şarkılara keyfekeder kahvemle seslenmek için.
Bugün neden mi iyiyim?Bunun cevabını vermek için o kadar yorulup bedel ödedim ki;aşkın koyu rengi yakama yapışıyordu can çekiştirircesine.Ve uyandığım bu sabah yakamda büyümenin nişanesi gibi yer seçmişti kendine.Feleğe direnişimin eskimiş ama bozulmamış günlüğüm elimden düşüp yakama.İşte yıpranan günlüğümde yaşatıyordum acıyla yoğrulmanın tekdüzeliğinden sıyrılışımı.Kulağımı usulca uykusundan uyanmış sokağa çevirdim.Seslerin kombinasyonu içinde sürüp giden yaşamların alıntıları takılıyordu işitme duyumun bam teline.Gözden kaçırdığım küçük dünyamın değişimlerini keşfediyordum,sokağın ortasında konumlanmış evimin balkonunda.Daha önce günü böylesine boşluksuz yaşamış mıydım bilmiyorum.
Gözlerimin önüne serilen bu hediyeyi geri çeviremezdim.Üşümeme rağmen sıcak yatağıma dönmedim.O sıcak yatağımda onun için ağladım her gün,kemiklerimi acıtan rutubetli bir terkedilmişlik hissi vardı düne kadar.İronik değil mi?Kesinlikle ironik bir ürperti hali bu...Aşkı hakkıyla yaşayıp teslim ettim.Benden sonrakilere şans getirmesi dileğiyle...Ben belki yoluma düşen başka kader metinlerini de aktaracağım günlüğümden sizlere.Bugün için bu kadarı yeter...
ZİYA KARAKOYUN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.