- 963 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Çimlere Basın!!!
Bizler, bütün o güzel yeşillikleri katlederek bir beton yığını yaptık doğayı. Bu beton yığınına şehir dedik. Hatta bazılarını öylesine tıka basa doldurduk ki bakkala dahi giderken bir insana çarpmadan gidemez olduk. Birbirimize çarpmayalım diye daha da alanını çoğaltık beton yığınının. Bunlara da büyükşehir, metropol dedik. Hatta megakent dedik. Dışardan eğlencenin, kültürün, heyecanın başkentleri olan bu yerler içerdekine hiç de öyle değildi. En azından küçük bi azınlık dışında kalanlara. Aslında bu kentler insanların çığlık attığı, feryat ettiği ama azınlığın çoğunluktan habersiz olduğu, çoğunluğun azınlığı devirme planları yapıp kendini kandırdığı, deviremese bile birşeyler yapıp o azınlığa girmeye çalıştığı bir mahşer yerinden ibaret.
Bu mahşer yerinde bir ayrıntı gözüme çarptı. Daha doğrusu beynim ve ruhum bir ayrıntı üstüne düşündürdü beni. ’ÇİMLERE BASMAYINIZ! ’ Bir kesin emir. ’Size yeşilliği görmek yeter içine girmeyin durun orda! ’ diyen bir emir. Hani bizim millet bu uyarıyı aldırmaz basarlar ya çime. Hatta içine girer mangalını da yakar ya. Bu yüzden Avrupai medeniyet düşkünleri tarafından hayıflanırlar ya. Kıro olunur maganda olunur bu yüzden. İşte bu şekilde maganda, kıro olmuş ’HALKIN ALT TABAKASI’nı, doğallığından, beton yığınları arasından gördüğü ilk yeşilliğe kendini atmasından, yeşillikle kucaklaşmasından ve bu şekilde bu beton yığınlarına başkaldırışından dolayı onları kahraman ilan ediyorum nacizane varlığımla. Çünkü biz yeşille dostuz, sevgiliyiz.Biz ağaçlara, kuşlara aşığız.Ve sizde bilirsiniz ki bir dosta bir sevgiliye uzaktan bakmak olmaz. Onu bulunca gidilir yanına sarılınır, kucaklaşılır, dertleşilir.
Bizler doğanın, yeşilin içinden geldik. Ve bize ’Çimlere Basmayın’ gibi emirler verilmesi, ’siz doğanın değil şu beton yığınlarının parçasısınız çimi arada uzaktan görün yeter’ demektir. Bu bir asimile operasyonudur. Sözde Anadolucu doğayı sevdiğini söyleyen özünde çoktan doğadan kopmuş işi gücü beton yığınları arasına saklanıp ahkam kesmek olan avrupa beyefendilerinin ve hanımefendilerinin bütün ayıplamalarına karşın giyip atletini ya da başka bir deyişle çıkartıp tişörtünü terliğiyle hatta çoğunlukla yalınayak bir şekilde çimlerle kucaklaşmış ona koşmuş ve çocuklarına ve ya arkadaşlarına mangal başında yiyecek hazırlayan bütün ’KIRO’lar, sizler bu beton yığınlarına teslim olmamış ve hala içinde çimlerde koşan, eğlenen bir çocuğun heyecanı olan birer kahramansınız. İnsanlığın sizin bu hareketinizden öğreneceği çok şey var. Bütün ’ÇİMLERE BASMAYINIZ’ uyarılarını kaldırıp yerine ’ LÜTFEN ÇİMLERE BASINIZ, AYAĞINIZLA ÇİMLERE DEĞMENİN O GÜZEL MUTLULUĞUNU YAŞAYINIZ. BETONLAR İÇİNDE SİZE SUNULMUŞ UFACIK BU YEŞİLLİKLE BÜTÜNLEŞİNİZ’ yazıları yazmak isterdim. İşte bu tam bir medeniyet dersi olurdu. Çünkü en gelişmiş medeniyetler betonlar içinde değil geniş yeşillikler içinde kurulur.Doğayla bütünleşmiş toplumlar tarafından kurulur. Türk Milleti olarak - Ne kadar hayıflansakta - bu huyumuzdan vazgeçmeyelim.
Saygılarımla
Ahmet BAYRAM
YORUMLAR
o yazıyı görünce inadına basmak itiyorum ayakkabılarımı çıkarıp yalın ayak yürürüm piknişe gittiğimizde masada emekten nefret ederim bahçe tarla dere kenarı dağ dibi olacak kilimini ağacın gögesine sereceksin çorabını ayakkabı neyse çıkaracaksın derenin içinde yürüyecekin yalın ayak basacaksın böcek ısırır kene yapışır diye korkmadan mutluluk budur işte
tebrikler