meselci'ye Mektuplar 14
İnsan olarak bin bir kişiliğe sahibiz meselci...
Azken çokuz. Çokken yalnızız. Yalnızken kalabalığız. Kalabalıkken de tenhalığın sesiyiz. Tenha sesken, fırtına sonrasız enkazız...
Zıtlıkları içimizde barındırmaktan yorulmayız. Artı ve eksi arasında ne varsa; onunla tanışmaye can atarız...
Cesaretliyken korkarız. Korkarken şaşırtırız. Şaşırtırken büyüleriz. Büyülerken, birkaç adım sonra lekeriz avucumuzdakini...
Gün içinde değişik tiplere soyunuruz. Bazen doktorluğa yelteniriz, Bazen her sözcükten sonra ’hak’ deriz, bazen yerinde durmaz hiperaktif çocuklara dönüşürüz, bazen boşvermişliğe göz kırparız, bazen kendimizi unuturuz tamamen, bazen yardımsever yanımızı ön plana alırız, bazen okumaksızın şiir ya da bir şeyler karalarız. Bazen de anlaşılmaktan ve sevilmekten çok uzaklaşırız...
Bazen de bazenleşiriz. Cümle kurmak istemeyiz. Yabancılaşırız her şeyle. Her nesneye tekme vurmak isteriz. Her dağı devirmek, her nehri boğmak ve her şehri yakmak isteriz. İsterken de canavarlaşırız, insandan öte canlılara geçiş yaparız meselci...
Gün içinde büründüğümüz şahsiyetler sayılmayacak denli fazla. Kâh gereğinden hayli nazlanırız, kâh ilk gördüğümüz sahneye çıkıp aklımıza geleni şarkı diye milletin önüne atarız, kâh sorulara yanıtsız cevap kalmak için kendimizi yırtarız, kâh keşkelere sığınırız, kâh ki’lerle noktalarız tümcelerimiz, kâh sözden nefret eder hale geliriz, kâh hiç duymadığımız ancak keşfetmek istediğimi bir küçük kelimenin peşine takılırız haftalarca, kâh karşımıza kim çıksa onunla laflarız, kâh susmanın koynunda sabahlamaya bakarız...
Meselci, biz kesinlikle sen ve/ya ben değiliz. Tekil gibi görünsek de, çoğuluz. Çoğul gibi davransak da benciliz. Doğruya doğru....
.........................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
6 Mart 2012,,,15.49,,,MARDİN