HAYATIMI MAHVEDEN 11 ŞUBAT CUMARTESİ
Rehberde kayıtlı bir numara değildi.Açtım büyük kayın biraderim Ramazan Ekici,Mete biz sizin evdeyiz dedi ve sert bir ses tonuyla derhal eve gelmemi söyledi.Hemen tekrar eve döndüm.Zili çaldım kapıyı küçük baldızım Mesude açtı.Çok üzgün bir görünümü vardı.
Oturma odasına girdim,selam verdim ve hoş geldiniz dedim.Ne selamıma ne de hoş geldiniz sözlerime karşılık alamadım.Odada kayın atam Kemal Ekici,kayın biraderim Ramazan Ekici ve eşi vardı.Karşılıklı oturmuşlar beni sorguya alacakları belli oldu.Bu arada eşim karşılarındaki kanapenin üzerine oturmuş,ağzından çıkanları kulakları duymuyor,benimle ilgili vicdan ve insaf ölçüsünü aşan sözler sarf ediyordu.Ben eşime;”Allah’tan kork!İnsaf ölçüsünü aşma,vicdanını ayak altına alma diye uyarıda bulundum.Eşim,kendi bildiğini okumaya devam etti.” Bu arada kayın atam; Günlerden 11 Şubat 2012 Cumartesi günü.Sabah kalktım her gün olduğu gibi adet yerini bulsun cinsinden bir kahvaltı yaptım ve çarşıya çıktım.Ama çok huzursuzdum.
Bir müddet sonra telefonum çaldı.Rkızım sana ben bakarım ifadesini kullandı.Arkasından kayın biraderim bana yönelip yemin vererek asılsız şeylerden söz etmeye başladı ve bana doğru olup olmadığını sordu.Bende kendisine nezaket ölçüsünde vermem gereken cevabı verdim.Arkasından bacım,sonuna kadar arkandayım ifadesini kullandı.Hanımın söyledikleri,kayın atam ve kayınımın söyledikleri sözler karşısında şok oldum.Arkasından gerek kayın atama,gerekse kayın biraderime sizlerden böyle sözler beklemezdim diyerek serzenişte bulundum.Ben gelmeden önce daha neler konuşulduğunu bilmiyorum ama benim duyduklarım sözler beni hayrete düşürdü.Anlaşılan hepsi ağız birliği yapmışlar bizim yuvamızın yıkılması yönünde konuşuyorlardı.Sorulan soruların yapıcı yönde değil,yıkıcı yönde olduğu apaçık ortadaydı.Geçmişle ilgili benimle ilgisi olan veya olmayan konular ele alınıyor,adeta ön yargı ile sorgulanıyordum.Baktım hep ön yargı ile yaklaşılıyor,gerçekle ilgisi olmayan sözler söylenmeye devam ediliyor,bende evden çıkıp gittim.Aynı günün akşamı saat yirmi iki dolaylarında eve geldim,zili çaldım.Kapıyı eşim açtı ve sen bu eve gelemezsin,çek git dedi ve yüzüme kapıyı çarptı.Tekrar zili çaldım ve neden gelemem?Neden böyle yapıyorsun dedim ve tekrar yüksek sesle bana bir daha bu eve gelemezsin,çek git dedi.Aldığım cevap karşısında şok oldum ve aşırı derecede üzüldüm.Bu arada hem mesai arkadaşım ve hem de akrabam Kadir hocayı aradım,durumu söyledim.Oda bana,anam ve çocuklar evde sen doğru bize git,ben eşimle beraber derhal size geliyoruz dedi.Bende dediği gibi yaptım ama sanki dünya başıma yıkılmıştı.Çok aşırı derecede üzüldüm,göz yaşlarıma hakim olamadım.Bir müddet sonra tekrar geldiler ve onlarda üzgündü.Kadir hoca bana;sen bir müddet buradan uzaklaş,hem halamı ziyaret et hem de aradan birkaç gün geçsin ara soğusun,ara biraz soğursa tekrar görüşülür dedi.Gece onlarda yattım ama sabaha kadar uyuyamadım,hem ağladım hem de düşündüm.Bunlar neden başıma geldi diye kendi kendimi sorguluyordum.
Sabah olunca kahvaltı yaptıktan sonra birlikte evden çıktık,biraz dolaştık.Kadir hocayla birlikte ertesi gün 12 Şubat Pazar günü hastaneye gittik.Durumu doktora izah ettik.Beni muayene etti ve bana beş gün istirahat verdi.İlaçları alıp kullanmamı söyledi.Ben,sabah olunca kız kardeşimin yanında kalan hasta anamı ve kız kardeşimi ziyaret için Dörtyol ilçesine bağlı Payas kasabasına gittim.16 Şubat Perşembe günü saat 16.35 sıralarında Kadir hoca beni aradı.Bana benim çamaşırlarımın bir valize konarak oğlum ve kayın biraderim tarafından kendilerinin evine getirilmiş olduğunu ve bilgim olması gerektiğini söyledi.Üzüntüm bir kat daha arttı.Ben barıştan yanayken eşimin bu tavrını anlamam mümkün değildi.17 Şubat Cuma günü sabah Payas’tan ayrıldım ve tekrar görev yaptığım ilçeye döndüm.Artık o kadar umutsuzluk ve kararsızlık içindeydim ki tarifi mümkün değil.O gece akrabamız Derviş Bağcı’nın evinde kaldım.Sabaha kadar artık her günüm bir azap olarak geçmeye başladı.Beni ne kadar teselli etselerde içimdeki yanan ateş sönmüyor,her gün kahroluyordum.Sabah halamın oğlunu aradım ve onların evine gittim.Onlarda üzülme,inşallah düzelir diyerek beni teselli ettiler.Aynı gün eşi ve komşuları olan amcamın oğlu ve eşi bizim eve gittiler.Onlara da aynı gerçekle ilgisi olmayan sözleri söylüyor ve asla birleşmem mümkün değil şeklinde ifadeler kullanıyor.O kadar eş dost yanına varıp yapılanın doğru olmadığını,tekrar geri aile yuvasının devam etmesi gerektiğini söylüyorsa da hiç kimseyi dinlemiyor.18 Şubatta Belediye başkanıyla görüştük ve misafirhanede kalmam için izin istedik.Başkan beyde izin verdi orada kalmaya başladım.19şubat Pazar sabahı benim evi aradım ve en küçük oğlumun bir sesini duyayım dedim.En küçük oğlum telefon ve televizyon bulunan odada yatıyordu.Ancak telefona onun bir büyüğü oğlum çıktı ve bana bir babaya söylenmeyecek sözler sarf etti.Bende kendisine oğlum yapmayın böyle diyecektim ki;bu evi bir daha arama diyerek telefonu yüzüme kapattı.Hem dua ettim ve hem de çok ağladım.Çünkü onlar çocuktu,ileriyi göremeyen,tecrübesiz insanlardı.Anneleri çocuklara sürekli beni kötüleyerek onları benden soğutmaya çalıştığı apaçık ortada.Şimdi bu yapılanların insanlık duygusuyla,dini ve ahlaki değerlerle ilgisi var mı?Bir babaya bu vefasızlık yapılır mı?Benim eşim ve çocuklarımı muhtaç etmemek için yaptığım mücadeleden başka bir suçumun olmadığını biliyorum.Beni iyi günde sevdiler ama ekonomik yönden sıkıntılı zamanlarımda yüz üstü bıraktılar.Acı ama gerçek eşim ve çocuklarımın iyi gün dostu olduklarını geçte olsa üzülerek öğrendim.Şu anda tek başına acılar içinde yaşayan terk edilmiş bir babanın nasıl olabileceğini tahmin etmek herhalde zor olmasa gerek.
Bu satırları da yazarken içim kan ağlayarak yazdım.Okuyuculara saygılarımla.
06/03/2012 -Salı
Mete Ekici
YORUMLAR
Mete abi dünyada olmayacak hiç bir şey yok,içim burkulsada sana diyeceğim şu herşeyi Allaha havale et ve düzenini kur.Ben şuna inanıyorum,yapılan haksızlıklar geri dönüşümle yapanı buluyor,İftira ile günahlarındanda arınmışsın,seni çok iyi anlıyorum ve acını paylaşıyorum.İlerde çocukların seni anlayıp mutlaka af dileyecekler.Akrabanın akrabaya yaptığını akrep yapmaz ben bunu bilen ve yaşayan bir insan olarak .Allahdan sana metanet ve huzur vermesini diliyorum.Boşver,sakın niye neden diye düşünme çünki insanları anlamak artık mümkün değil.Sevgi ve saygılar.
ekici
Hüznümün Hüznü
ÇOK ÇOK ÇOK üzüldüm.
inanamıyorum ya nasıl bu kadar insafsız olabilirler. nasıl bu kadar çirkinleşebilirler..
yazık çok yazık ben o insanlara acıyorum. hayattan hiçbirşey öğrenememişler..
siz değerli şairim mete abim, sakın üzülmeyin çünkü değmez..
siz önünüze bakın onlara en büyük darbeyi vurmuş olursunuz ozaman..