- 689 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
'Cemre Düştü Toprağıma'
Mevsimler koparmayı unuttuğum takvim yaprakları kadar kendine güveniyordu,zaman hızla akıp giderken.
İhtiyacı yoktu ne koparılmaya,nede zamanın durmasına.
Kış yüzüme değen kar taneleriyle,kirpiklerimde donuyor.yumuşayan hava ise çizmelerimin içine kar suyu kaçırıyordu.
Ben her zaman ki gibi pencerenin kenarına oturup,
çocuk ruhumla ellerim morarana kadar kar topu oynuyordum.çünkü yanlızca kardan adam yaparken çocuk kalabiliyordum.
Saçaklardan sarkan buzlar damla damla eriyip,geçtiğim kaldırımları ıslatırken,anlayordum üç güne kalmaz soyunacaktı ağaçlar.
Sonra ara ara üşüyüp,ne giyeceğini bilemeyen insanlar saracaktı etrafı.
İlk ’cemre’ düşecekti havaya.
Gök yüzü mavi,yer yüzü buzla kaplanacak sabah sonrada gün ortasında bozulacaktı toprağın gergin yüzü.
Kasmasına gerek yoktu ’hayat’ bölesine akıp glderken...
İkinci ’cemre’ suyun üstünde ki perdeyi bozacaktı
ansızın içine düşerek.
Dalga dalga yayılan titreşimler yüreklere sinyaller yollayacaktı,heyecan dolu bir bekleyiş sunarak.
Ve üçüncü ’cemre’ de toprak kokusunu salacaktı dağa,taşa ve uçan kuşa.
Mevsimler kendilerine çeki düzen verecekti toprak kokusunu ciyerlerinde hissettiği vakit.
Planlar yapılacaktı yeşeren otların üstünde piknik yapmaya dair.
Asılı kaldım,akıp giden zamanın uçsuz bucaksızlığında.
İçime ’kor’ toprağıma ’cemre’ düştü...