- 3172 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
GURUR VE KİBİR
Sevgili kardeşlerim değerli can dostlarım, bugünkü sohbetimiz gurur,kibir,kendini beğenmişlik ve büyüklük taslamak hakkında olacak. Hepimizin bildiği gibi gurur ve kibir; akılsızlıktan, bir de bencil olmaktan kaynaklanan içi boş ve hiç bir anlam taşımayan hastalıklı bir davranıştır. Allâhü Teâlâ,bu tip insanlara ayetinde şöyle sesleniyor. 31 Lukman 38: "İnsânları küçümseyerek yüz çevirme.Yeryüzünde böbürlenerek,büyüklük taslayarak yürüme. Zira Allâh,kendini beğenmiş öğünüp duran kimseleri asla sevmez."
Sevgili canlarım değerli derviş kardeşlerim, Allâh’ın sevmediğini söylediği bu insânlar kendilerini başkalarından üstün tutar,azamet ve büyüklük taslar ve herkese yüksekten bakarlar. Allâh’ta bu insânların bu hallerinden dolayı bu türlü insânları asla sevmez. Çünkü bu davranış çok çirkin bir ruh bozukluğundan kaynaklanmaktadır ve Nefs-i Emmare’nin emridir. Bakınız canlar, Allâhü Teâlâ yine başka bir âyetinde bu tip davranışı hiç mi hiç sevmediğini biz kullarına bildiriyor. 57 Hadid 23: "Allâh,büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." Kardeşlerim,öğünen,böbürlenen,maddi-manevi bazı vasıflardan dolayı kendisini büyük gören,ululuk taslayan bu tip insânlar Allâhü Teâlâ’yı tam manası ile tanımadıkları,bilmedikleri için; kendilerini Allâh’ın dışında, başına buyruk yaşayan varlıklar zannederek ve kendi acizliklerini, zavallı hallerini görmez ve kabul etmezler. Akılları sıra sahip oldukları şan,şöhret,zenginlik ve daha bir çok özelliklerin gerçek sahibi olduklarını sanır ve bu zann-i yalana kendilerini inandırırlar. Oysa bilseler ki "Mülkün tek sahibi Allâh’tır ve Allâh’ın kontrolünde olmayan hiç bir varlık yoktur."
Değerli dostlarım,nefislernin etkisi ve baskısı altına girmiş bu insânlar,sahip olduğunu zannettikleri tüm bu özellikler ile boşuna gururlanır; kendilerini başka insânlardan üstün tutarak,olmayan akıllarınca büyüklük taslarlar. Bu tip insânların vicdanları onları her ne kadar uyarsa bile,o kişiler vicdanlarının sesini,ikazını maalesef o büyük gurur ve kibirleri ağır bastığından ne duyarlar ne de görürler. Onlar,nefislerinin verdiği büyüklük keşmekeşi içindedirler. Allâh yine başka bir âyetinde bakınız ne diyor. 27 Neml 13-14: "Âyetlerimiz onlara,gözler önünde sergilenmiş olarak gelince; ’Bu apaçık bir büyüdür’ dediler. Vicdanları kabul ettiği halde,zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkâr ettiler."
Kardeşlerim,bu tip insânların halleri böyle olunca,gurur ve kibir sapıklığına düşmüş bu zavallılar Allâh’a kul olma özelliklerini kaybederler. Aslında düştükleri bu halleriyle Allâh’ın nefretini,sevgisizliğini kazandıklarını sezemez,öğüt almaya, Allâh’ın emirlerine karşı boyun eymeye,yasaklarına itaat etmeye ve tam teslimiyete asla yanaşamazlar. Artık o kişiler öyle bir duruma gelirler ki, tüm hakikatleri bütün çıplaklığı ile görmüş olsalarda,gurur ve kibirleri yüzünden gerçekleri kabule yanaşmazlar. Allâh;bu tipler hakkında yine başka bir âyetinde şöyle buyuruyor.
"45 Casiye 8: "Kendisine Allâh’ın âyetleri okunurken işitir,sonra inatla büyüklük taslayarak,sanki işitmemiş gibi ısrar eder. Artık sen onu acı bir azapla müjdele." Değerli can kardeşlerim güzel dervişler; Allâh bu tip insân müsveddelerini Rahmetinden ve Merhametinden yoksun bırakmıştır. Bu tip insân müsveddeleri son nefeslerine kadar, Allâh’ın Rahmet ve Merhametinden mahurum da kalacaklardır.Bakınız sevgili canlar,hakikate bakacak olursak aslında,aklı başında olan her kul,kibirlenmek ile değil, Allâh’ına sonsuz şükretmekle sorumludur,bunu aklımızdan çıkarmayalım.Zira aklını çalıştırıp iyi kullanabilenler bilirler ki; Allâh’ın eşyayı kapsayıp kuşatmış olduğunu,herşeyi kontrol ettiğini,her fiil’de fâil,her sıfât’ta mevsûf,her vücût’ta mevcûd Allâh olduğunu,kendisini ise Allâh tarafından yaradılmış,O’nun,çeşitli nimetlerle nimetlendirilen aciz ve hiç birşey yapamayan ve sadece Allâh tarafından kullanılan bir âlet olduğunun farkına varır.Konu hakkında Allâh;yine biz kullarına bir başka âyetiyle şöyle sesleniyor."18 Kehf 57: "Kendisine Rabbinin âyetleri öğütle hatırlatıldığı zaman,sırt çeviren ve kendi elleriyle yaptığını unutandan daha zalim kimdir? Biz onların kalplerine,bunu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde,kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile,onlar sonsuza kadar asla hidayete eremeyeceklerdir." Sevgili kardeşlerim, bu tip insânlar gururları,kibirleri,kendini beğenmişlikleri ve büyüklük taslamaları nedeniyle çoğu zaman o kadar çok ileri giderler ki,bu davranışları dine karşı âdeta büyük bir nefrete dönüşüverir. Bu tip insân müsveddelerinin vicdanları kendilerine en doğru yolu gösterdikleri halde kabarmış kibirleri yüzünden doğru yolu kabul etmezler,edemezler,bu yüzden de hep bozgunculuk yaparlar.
Değerli kardeşlerim sevgili dostlarım şimdi biraz saksıyı çalıştırıp düşünelim ve kendimize şu soruyu soralım! Bir İnsân ki,vicdanının kabul ettiği tüm oluşumları,büyüklenmeleri ve kahrolası kibirleri dolayısıyla neden kabul etmez reddederler? Bunu ne ile izah edebiliriz söylermisiniz? Demek oluyor ki, bu da bizlere insânın îmân ve inkâr konularında büyüklenme faktörünün ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Allâhü Teâlâ Kur’ân’ı Kerîm’inde bu tip insânlar hakkında şöyle buyuruyor. "27 Neml 14: "Vicdanları kabul ettiği halde,zulüm ve büyüklemne dolayısıyla bunları (Âyetlerimizi) inkâr ettiler. Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona ulaştıklarına bir bak." Sevgili canlar,bu tip insân görünümlüler her bir şeyi,hatta koca dünyayı bile sadece ve sadece kendi benlikleri için feda etmeye hazır,kendi kibirleri içinde boğulup gitmiş bu zavallılar Kur’ân’ın da dediği gibi,yeryüzünde yapılan bütün kötü işlerin tek ve gerçek sorumlularıdırlar.
Bakınız değerli can kardeşlerim,Allâh yine başka bir âyetinde bu tip insânların bu kötü hallerini şöyle bildiriyor. 2 Bakara 204-205: "İnsânlardan öylesi vardır ki,dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allâh’ı şahit getirir; Oysa o azılı bir düşmandır. O,iş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya,ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allâh ise,bozgunculuğu sevmez." Dostlarım can kardeşlerim bakınız,sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa,sallallâhû aleyhi ve âlihi ve sellem efendimiz de; konu hakkında bir hadis-i şeriflerinde bizlere şöyle seslenmektedir:
"Kalbinde zerre kadar kibir,büyüklenme bulunan kimse cennete giremez."
"Kibir,Hakk’ı inkâr edip,insânlara üstten bakmaktır."
"Allâhü Teâlâ hazretleri,Bana; ’Mütevazi olun,öyle ki,kimse kimseye zulmetmesin,kimse kimseye karşı böbürlenmesin.’ diye vahyetti."
"Allâh bana,alçak gönüllü olmanız,birbirinize karşı büyüklenmemeniz,böylece kimsenin kimseye tecavüz etmemeniz hususlarını bildirdi." Ebu Dâvût,Edep 48. İyâd,86.
Sevgili kardeşlerim değerli can sultanlarım,bacım sultanlarım; Gurur,kibir,kendini beğenmişlik ve büyüklük taslamanın ve bunları yapanların, Allâh’ın Rahmetinden ve Merhametinden mahrum olacakları ve Allâh katında sevimsiz olduklarını,istenmediklerini ve azap göreceklerini ve bu kötü huylarından vazgeçmelerini,aksi takdirde sonlarının cehennem olacaklarını,Yüce Allâh’ın Âyetleri ve hazreti Resûlullah Efendimizin hadis-i şerifleri ile uyarıldığımızı görmekteyiz. Şimdi içimizde,aramızda böyle kötü bir karaktere sahip olanlarımız varsa bu kötü hasletlerini hemen şimdi sona erdirsinler. Yoksa, Allâh muhafaza, Allâh’ın gözünde değersiz,sevimsiz duruma düşer de, Allâh’ın Rahmetinden ve Merhametinden mahrum kalır cehenneme sürülürüz. Değerli canlar,bu haftaki sohbet yazımızı bir ilâhinin güzel bir dörtlüğü ile noktalamak istiyorum.
Gururlanma insân oğlu,
Ölmemeye çaren mi var?
Taze açmış bir gül gibi,
Solmamaya çaren mi var.
Sevgili kardeşlerim değerli can sultanlarım,bacım sultanlarım. Cümlenize Allâh’tan sağlık,sıhhat,esenlikler diler saygılar sunar,gözlerinizden öperim. Allâhü Teâlâ hepimizi güzel iler işleyen ve dünya hayatında mütevazi olan kullarından eylesin inşallah. Âmîn.Cümle canlara Aşk-ı Niyaz ederim.Bir başka sohbette görüşmek dileğimle.Aşk ile huu...
Fakirullahmelâmî.
İstanbul.
16/06/2011/Perşembe.
YORUMLAR
Büyüklenme, kibir, enaniyet; bu duygu şeytanı insana secde etmekten alıkoyan ve isyana sürükleyen en önemli özellik. Öyle ki şeytan isyanını da kendinden bilir, oysa Allah'ın izni iledir. Enaniyet bedenini sarınca insan Firavun olur, Nemrut olur, deccal olur. Allah, içeriye lafzının girmesini engelleyen bu şeytani kabuktan kalplerimizi korusun. Teşekkürler...
Yahyâ Sâlih Altındağ
Yahyâ Sâlih Altındağ
b,z neyiz ve kimizki büyük taslıyoruz Allahın yarattığı bu evrende birzerrebiledeğiliz tebrikler güzel anlamlı bir yazıydı
saygılarr