Kelebeğin şansı
Issız bir sonbahar sabahıydı.Güneş,pırıl pırıl altın rengindeki ışıklarıyla yeryüzünü okşuyordu.Güneşin sıcaklığıyla kozadan o guzelim sonbahar sabahı beyaz bir kelebek çıktı.Çok büyük ve tül gibi ince kanatları vardı.Kendini hafif ve mutluluğun pencesinde hissediyordu birden kendini sonbahar bahçesinin çiçekleri arasında buldu.Önce etrafta keşif uçuşuna çıkıp sonbahar kurtkulaklarını ve o güzelim çiçeklerin bulundugu bahçeyi dolaştı sonra dinlenmek için nadir yetişen belli bir yöreye ait adını ben koyduğum sarı kırmızı çiçeğe kondu.Dinlenirken bir yandan sonbaharın ılımlı nefesini içine çekiyor ve diğer yandan da ruzgarın ugultulu sesini kanatlarıyla dikleştirip birleştiriyordu. Etrafına masum,öksüz bir çoçuk gibi göz gezdirdi.Sararan yaprakların hışıltısını,yanı başında akan çoruh nehrinin gürültüsünü keskin kulaklarıyla dinliyordu.Saatler ilerledikten sonra kendini daha iyi hissediyor ve içinden bir ses şimdi dolaşma vaktiydi diye fısıldıyordu.Artık dolaşmalıydı görmeliydi bu güzelim sonbaharın renk çümbüşünü.kendini bir anda toplayarak yaylalara doogru yol almaya koyuldu.Önünde uzun bir zaman vardı. Ağaçtan ağaca ucuyor çiçekten çiçeğe konuyordu.Mutluydu. Çünkü kendinini sınırlayacak bir engel yoktu özgürce ordan oraya yol alıyordu.Kuşlar,çiçekler,dereden akan ışıl su ona dalıp ’ne güzel’ diyorlardı.Belkide tek eksiği bu sonbahar ayında yalnızbaşına bu güzelim gününü birlikte geçirebilecek bir arkadaşa ihtiyacı vardı.Akşama kadar çiçekten çiçeğe ,taştan taşa daldan dala kondu yinede bir türlü içindeki sıcaklıga bir eş bulamamıştı.Güneş saçlarını toplayarak bir güne daha elveda diyordu. Dereden akan buz gibi sular sessizliğini içlerine çekiyorlardı,kuşlar bir an evvel evlerine dönmek için aceleyle hiç bir yerde mola vermeden bir telaş içinde uçuyorlardı, çok uzaklardan görmesi zor göçmen kuşları geçiyordu.Bizimkisini garip bir his kaplamıştı. Bu güzelim sonbahar gününü hoş ve güzel geçirmişti.Belkide hayallerini,ve anılarını kanatlarının dibine alarak sonsuza dogru uçmaya hazırlanıyordu.Artık ögrenmişti herşeyin sonu geldiğini çiçekleri,beni,yasemini,çoruh nehrini,yaylasını,taşını topragını ve bu sonbahar gününü sadece hatıralarında kalacaktı.Sadece bir günlük ömrü oldugunu anlayınca son birkez daha etrafına bakarak dostlarına gözleri yaşlar içinde elveda ederek batan güneşe dogru yola koyuldu ve bir daha hiç uyanamadı.işte kelebegin şansı ve kaderi.bir günlük ömür ve yuzyıllık mutluluk işte bu...