- 694 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İki Kadın Bir Gece
Zorlu bir aşkı bitirmiştim kısa zaman önce. Zorlu bir kadına âşık olmuştum.
Her zaman anlaşılmaz olmaya çalışan, sürekli özür diletecek bir şeyler bulma çabasında bir kadın. Hiçbir şey bulamazsa günler evvel tartıştığımız bir konuyu gündem eden, sonrada aylar evvel tartışılmış bir konuyla devam eden. Gözyaşını gördüğümde dayanamadığımı bilir ağlardı haksız çıktığı zaman. Ben üzülüp yelkenleri indirdiğimde ’hep senin yüzünden’ der gene başlardı tartışmaya. Saçlarını koklar ne güzel kokuyor derdim sarılarak, ’ sadece bu kadar mı’ diye nazlanırdı. Nazını kabul ederdim ama onu hiçbir zaman mutlu edemeyeceğimi düşünürdüm o zamanlarda.
Her durumda geç kalırdı her yere, neden geç kaldığını sorduğum ilk birkaç seferde kavramıştım bir daha sormam gerektiğini. Her durumda alttan almak huyum değildi ama sevgi için katlanmaya çalışıyordum. ’ Canım ne istiyor tahmin et’ der bilemediğim de sinirlenirdi. Canı sıkkın olduğunda neyin var derdim ’madem anlamıyorsun niye soruyorsun, bilmem anlatabiliyor muyum’ der, daha cevap vermeden ’anlamamışsın sağ ol’ der girerdi araya.
Bazen onunla birlikte dışarı çıkmak o gün dışarıda vakit geçirmek isterdim. Evde bir şeyler yapmak değil de sırf keyif olsun diye para harcamak, tartışmaları o gün için unutmak ’canım ne istiyor biliyor musun’ derdim, ’bana nispet mi ediyorsun’ der başlamadan bitirirdi o günü.
Çok bile dayanmıştım zaten, sevgi içinde olsa katlanılmaz hale gelmişti, bitti. Üzüleceğimi, dağılacağımı düşünüyordum başlarda ama onsuz geçen her gün daha güzel geçti.
Kadınların ara vermek dediklerinde aradıkları huzur buydu sanırım ve sonra onunla tanıştım. Ağır geldiği belli olan iki dolu poşetle yürüyordu kaldırımda. Poşetleri göstererek ’yardım eder misiniz acaba’ diye sordu, poşetlere bakarak ’tabi’ dedim. Farklı bir niyetle tabi desem sezerdi eminim, kadınların uzman olduğu bir yetenektir sezgi. İyilik yap iyilik bul derler ya, bu tanışma hayatıma hayatımın kadınını getirdi.
Dırdır etmeyen bir kadın vardı karşımda, hatalarım olduğunda sabırlar karşılayan ama bir ara mutlaka bana anlatıp kendimi düzeltmem için bir fırsat tanıyan. Kendi ütülediğim bir gömlekte, kirli sepetine attığım bir giyside, yardım ettiğim bir yemekte beni tatlı bir öpücükle ya da sevdiğim bir yemekle ödüllendiren bir kadın. Beni doğrulara körükleyen, yanlışlarımdan kaçıran, fedakarlık için özendiren ve kendiside geri kalmayan bir kadın.
Beni kendisi gibi görmüyordu, farklı canlılar olduğumuzu kabul etmiş zevklerime saygı göstermişti ve onunkilere saygı duymamı da öğretti. Mutfağa girmemi istemediği zamanlarda bir bira ve fıstık koyardı salona, yardım istediği zamanlarda ise mutfağa. Yanına geldiğimde sormasına gerek bırakmıyordum bende. Sinemaya gittiğimizde filmi seçmesi için ısrar ediyordum ve sıkılmadan dinliyordum iş stresini. Görünmeyen halatlarla tüm kontrolü eline almayı biliyordu, aynı zamanda ürkek bir kedi yavrusu gibi kalıp kollarıma bırakıyordu kendisini, mutluydum. Bir erkeğin isteyebileceği her şey vardı onda ve bende onun için elimden geleni yapıyordum. En büyük mutluluğum bana mutlu olduğunu söylemesi oluyordu.
Sabah gözlerimi açtığımda yanımda yoktu. Her şeyin kötü başlayıp tatlı biten bir rüya olduğunu kabullenmek çok zordu. Gerçek olmasını en çok istediğim rüya olmuştu bu. Rüya bile olsa mümkün olmayan bir şey değildi, öyle bir kadın olmasa da hayatımda, ben öyle bir adam olacağım dedim kendime, bakımlı ve adam gibi bir adam. Duşumu alıp öyle çıktım o gün işe, dinlemeyi ve saygı göstermeyi öğrenmiştim bir gecede, herkese ve önce kendime saygı duymayı öğrenmiştim. Akşam eve dönerken daha farklı bir insan olarak bakıyordum etrafa. Kendi sorunlarından etrafı görmeyen değil, insanları ve yaşamı gören bir adam olmuştum. Derken kolumu dürttü birisi, elindeki poşetleri göstererek ’yardım eder misiniz acaba’ diye sordu...
Hakan Karali