- 1018 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yumurta
Bugün pazar.
Bir gün daha gitti ömrümden!
Sanki, zaman geçtikçe, uzaklaşıyorum kendimden...
Kahvaltılık almak için, markete gittim.
Sanki çok kişiyiz de, bir kilo peynir, zeytin, salam, şeker
Beş yüz gram kaşar, böğürtlen reçeli, tereyağı, ve on yumurta aldım.
Marketten çıkınca;
Sitemizin önün de duran kedilere, aldığım salamı, bir güzel pay ettim.
Bir an, seninle yürüyerek gittiğimiz, balat geldi aklıma! Ne alaka, bende bilmiyorum.
Ama sanırım;
O siyah, yaralı kediciğin etkisinden, kurtulamamış olmamdır.
Anlamıyorum ben bu insanları, ne isterler el kadar kediden yahu?
Gözlerim yaşarırken;
Kedilerden biri, ayağıma sarılıp
Beni de götür evine, der gibi baktı yüzüme.
Özür dilerim canım.
Seni de, yalnızlığıma dahil edemem!
Bak, yüzlerce arkadaşın var sokakta. Tamam güvende değilsin, farkındayım.
Ama en azından özgürsün.
İstediğin zaman, istediğin yere gide bilirsin.
Bu ayrıcalığı, bence çok iyi bir şekilde değerlendir dedim, okşarken usulca başını...
Ardından;
Siteye yöneldim.
Bahçeden içeriye girdim.
Tarık’ın oğlu, ve kızı çardakta oturmuş
Dama oynuyorlardı. Beni farkettiklerinde
Nermin abla merhaba, nasılsın? Yoksa seni, yine kediler mi ağlattı, dediler.
Minik bir gülümseme yolladım onlara.
Sonuçta bugün pazar, eğlencelerini bölüp
Benim, acım trak sıkıntılarım ile onları üzemezdim!
Yok öyle bir şey der gibi, el salladım her ikisine de.
Sonra daireme çıkmak üzere, bina girişinde ki kapıya anahtarımı geçirdim.
Bir iki çevirdikten sonra, kapı açıldı, içeriye girdim.
On dördüncü katta oturuyordum.
Onca katı çıkmama adına, asansör diye bir icat yapmışlar madem
Ona bineyim dedim mırıldanarak. Tabii her zaman ki gibi, meşguldü bu meret.
Beklerken;
Önce sitenin yöneticisi, Hasan bey ile
Sonrasın da, meraklı diye sürekli çekiştirdiğimiz, Ayla hanımla konuştuk.
Hasan bey’in yöneticilik dışında;
Site içerisin de yer alan, bir spor kompleksi
Güzellik merkezi, marketi, ve site sakinlerinin çocukları için açtığı, bir de kreşi vardı.
Zengindi yani baya.
Hani derler ya "ensesi kalın" işte öyle biriydi kendisi.
Ayla hanım, hani şu, çok ama çok meraklı olan hatun kişi
Nermincim;
Hasan bey dul, sen dul
Adam sana karşı, boş değil
Her fırsatta;
Bana olsun, eşime olsun
Senden ne kadar çok etkilendiğini
Bir kabul etse,
Hemen nikah kıyarım
Falan filan diyormuş hep, diyordu.
Oysa, böyle bir şeyi ne hissettim.
Ne de bana öyle bir şey teklif etti.
Aslında bakarsanız, tipim de değil yani!
Vallahi ya.
Of ya.
Bir dışarıya çıktım.
Var ya başım ne çok ağrıdı.
Şu asansör gelse de;
Artık daireme geçe bilsem.
Yalnızlığımla, baş başa kala bilsem...
Nihayet.
Nihayet geldi
Şu kutu gibi icat.
Katıma çıkacak düğmeye bastım.
Çıkarken asansör aynasına şöyle, alıcı gözle baktım da
Nermin kız, hâla taş gibisin valla kızım ya, dedim kendime.
Asansör kata geldi nihayet.
Kapısı açıldı. Pat karşım da, Hasan bey!
Onca katı, yürüyerek mi çıktı bu herif diye, geçirdim içimden?
Soluk soluğa kalmış bir halde;
Nermin hanımcım, market torbanızı, girişte unutmuşsunuz
Bende üzülmeyesiniz diye, size getireyim dedim...
Allah Allah.
Unutkanlığım da yoktur ama
Sanırım, Ayla hanım ile konuşurken, dalgınlığıma gelip unuttum.
Teşekkür ederim, Hasan bey.
Çok ince, ve düşüncelisiniz deyip
Dairemin kapısına anahtarımı sokup açtım.
Amma yorucu bir gündü böyle.
Market poşedimi, mutfağa bıraktıktan sonra
Banyoya girip, rahatlama adına, elimi yüzümü yıkadım.
Tekrar mutfağa yöneldim.
Poşettekilerini çıkarıp;
Dolaplarıma yerleştirirken
Bir şeylerin eksik, ve ters gittiğini farkettim.
Hay Allah!
Yumurtayı ne ile kızartacaksın, be Nermin?
Doğru ya, yağ almayı unutmuşum, her zaman ki gibi.
Tam kapıya yöneldiğim de;
Gün içerisin de yaşadığım, her şeyi anımsadım
Geri adım atarak, yumurtamı da haşlayarak yerim canım dedim, kendi kendime mırıldanarak...
Not: İlk hikaye/öykümdür.
1 Loss soul Adnan
(Adnan Bilgiç) 4 mart 2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.