- 856 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
ELİF İLE ÖMER 8
Elif’in ayağı kayıp yere düştü. Eniştesinden kurtulmaya çalıyordu. Ağaçların oradaki adam geldi, Elif’in belinden yakaladı. Elif karşı koymaya çalışıyordu, kaçmaya uğraşıyor, eniştesi ve o adam Elif’i iyice kavramışlar bırakmıyordu. Elif o hengabede eniştesinin hayalarına birkaç tekme savurdu. Arkadan belinden kavrayan adama bir şey yapamıyordu. Kurtulmaya çalışırken adam ile Elif sırt üstü yere düştü. Elif ağlamaya başladı ama bu adamı durdurmadı.
-Yalvarırım bırakın beni ne olur bırakın Enişte, Bedri Allah’ınızı seviyorsanız bırakın.
-Seni seviyorum Elif bırakmam seni, karım olacaksın ve benimle evleneceksin. O şapşal Ömer’le değil anladın mı?
Öfkeyle eniştesine bakar nasıl böyle bir şeyi yapar diye düşünür, ya ablası o nasıl kardeşine böyle bir şeyi yapabilir?
-Enişte, ablamla üçünüz planladınız beni kandırdınız değil mi? Siz de hiç mi Allah korkusu yok. Hiç mi acıma, vicdan yok. Bunu nasıl yapabildiniz?
-Ablanda işin içindeydi evet Bedri beni kardeşim, onun senin aşkından deli divane olduğunu göre göre ona nasıl arkamı dönebilirim, nasıl yalnız bırakabilirdim.
-Ya ablam, onun da kardeşi benim o nasıl yaptı?
-Ablanın yardım etmesinin sebebi de Ömer fakir, senin onunla hayatını ziyan etmeni istemedi. Hem Bedri iyi bir insan onu sevebilirsin diye düşünüyor.
-Beni seveceksin, göreceksin kendimi sana sevdireceğim, seni hiç üzmeyeceğim lütfen yalvarırım güzellikle kaç bana.
-Beni üzmeyeceksin öylemi şimdiden üzmeye başladın. Seni sevmiyorum ne olursa olsun ben Ömer’i seviyorum, içinizde insanlık varsa beni bırakın gideyim.
-Gitmeyi unut Elif, benimsin artık, benim olacaksın, asıl bunu unutma anladın mı?
Elif yine ellerinden kurtulmaya çalışır ama kurtulamaz Bedri bir tokat atar, saçlarından kavrayıp yerde sürümeye başlar
-Abi sen git kimseye bir şey söyleme anladın mı? Ben bundan sonrasını hallederim.
Elif eniştesinin arkasından bağırdı ama saçları bedrinin elinde, kaçıp kurtulması imkansı dı. Bedri saçlarından çekip yerde sürükleyerek götürmeye çalışmataydı. Elif ağlayarak yalvaran gözlerle eniştesine bakıp, ’’kurtar beni ’’diye bağırdı ama eniştesi dinlemedi ble.
-Yalvarırım beni de götür, ne olursun burada bırakma Allah’a inanıyorsan beni de götür ne istersen yaparım ne olursun.
Eniştesi olmaz diye başını salladı ve dönüp arkasını gitti. Elif arkasından baka kaldı. Son bir çabayla kurtulmaya çalıştı. Karşısındaki erkek güçlüydü ve saçları çok acıyordu, her kurtulmaya çalışmasında saçları kopuyordu.
Bedri onu yerde sürüklüyor bir yandan da bir şeyler söylüyordu. Elif karşı koymaya çalıştıkça saçlarına daha çok asılıyordu. Elif’in üstü başı toz toprak içindeydi, kıyafetleri yırtılmıştı. Bedri Elif’i yerden kaldırdı, mengene gibi koluna yapıştı. Çekiştirerek bir yere götürüyor, Elif ise olan gücüyle bağırıyor sesini birilerine duyurmaya çalışıyordu. Ama köyden çok uzaktaydılar ağabeyleri bu gün dağın başka tarafında ağaç keseceklerdi.
-Boşuna bağırma seni kimse duymaz. Kimse de kurtarmaya gelmicek. Sen benimsin anladın mı? Onun için boşuna nefesini tüketme, kapa çeneni.
-Allah senin belanı versin. Senin olmayacağım sende bunu anla. Seni sevmicem hiçbir zaman ölene kadar senden nefret edicem.
-Sevcennn, sevcennn hem de öyle bir seveceksin ki.
-Bedri sen iyi bir insansın ne olur gideyim. Yalvarırım gideyim bırak beni. Abimlere beni kaçırmaya çalıştığını söylemem, sen beni bırak.
-Anla artık seni seviyorum göndermem izin vermem yalvarırım sus artık.
Elif’i kah sürükleyerek kah çekiştirerek bir ağacın altına götürdü, savurdu fırlattı. Elif’in üstüne üstüne gitmeye başladı, gözleri başka türlü bakıyordu. Elif ağacın dibine doğru sürünerek kaçmaya çalıştı. Ağaca dayandı kaçacak yer yoktu. Kafasına bir şeyle vurmak istedi ama taş, sopa hiçbir şey yoktu. Ağacın altı tertemizdi sanki önceden gelip temizlenmiş gibiydi.
Bedri’nin elleri Elif’in üzerinde gezinmeye başladı, göğüslerini okşuyordu. Giysilerini çıkartmaya çalışıyordu. Buluzunun düğmelerini çözmeye çalışıyor, düğmeleri açamayınca sinirlendi bulüzunu yırttı. Elif karşı koydukça üzerindekiler yırtılıyordu, zaten giysileri yırtık pırtık olmuştu.
Elif tekmeler savuruyor ama kurtulamıyordu gücü tükenmişti. Karşı koyacak taakatı kalmamıştı. Bedri bacaklarından kavrayıp kendine doğru çekti, dudaklarınla ağzını kapattı. Elif’in yanaklarından yaşlar akmaktaydı, artık sessiz ağlıyordu. Adamın pis dudakları dudaklarında, bedeni üzerindeydi. Adamın elleri bedeninin en mahrem yerlerini okşuyordu. Elif adamın dudaklarından, bedeninden, ellerinden tiksiniyordu. Bedrinin nefesi kulağında ve yüzündeydi. Bedri Elif’i altına iyice çekti, Elif ağırlığından hareket edemiyordu, öylece hareketsiz kaldı. Ömer’in öptüğü dudaklarında başka bir erkeğin dudakları vardı ve hoyratça öpüyordu. Ömer’in dokunmaya kıyamadığı bedeninde başka bir erkeğin elleri ve bedeni vardı. Sanki o an orman susmuştu dünya susmuştu, hiçbir şey duymuyordu. Sadece Ömer’in sesini duyuyor onun gülümseyen güzel yüzünü görüyordu. Gözlerinden sessizce yaşlar akarken dudakları hafifce tebessüm etti.
Sanki ölüyordu canı bacak arasından çıkıyor gibiydi. Kalbi ölüyordu, ruhu ölüyordu, kanlı elleri kalbindeki Ömer’i öldürüyordu. Yemyeşil, mis gibi toprak, ağaç kokan ormana birden bire kan kokusu yayılıyordu. Bir anda ormanı pis ağır bir kan kokusu sarmıştı. Elif artık ağlayamıyordu. Gözlerini kocaman açmış boş boş bakıyordu. Gözleri açıktı ama bir şey görmüyordu, sanki gözleri açık bir ölüydü.
Adam üzerinden kalktı ağlamaya başladı, pişman olmuş gibiydi ama pişmanlık fayda etmiyordu.Elif’e yaptığı bu çirkinlikleri ve kötülükleri yok sayamazdı. Bedri ağlıyordu, bir yandan da Elif’e yalvarıyordu.
-Ne olur beni affet başka seçeneğim yoktu. Ömer’le evlenmene onun olmana razı olamazdım. Seni seviyorum hem de çok, sana kendimi sevdireceğim. İnan bana ilerde beni Ömer den daha çok seveceksin. Elif duyuyor musun?
Elif de hiç tepki yoktu, gözleri fal taşı gibi açık bir noktaya bakıyordu.S anki nefes almıyordu, nefes almayı unutmuş gibi nefes almadan yatıyordu,ölü gibiydi. Bedri çok korktu, Elif diye bağırdı ama Elif tepki vermiyordu. Bir tokat attı. Elif sanki havasız kalmış gibi, derin ve hızlı hızlı nefes almaya başladı.
Üzerine baktı nerdeyse çıplaktı, bacaklarına baktı. Masum değildi artık temiz değildi, gelinlik giyemeyecekti. Ömer’inle evlenemeyecek ve gelinlik giyemeyecekti. Ömer geldi ‘’aman Allah’ım Ömer o duyunca ne yapacak, ona ne olacak, Ömer aşkım özür dilerim çok çabaladım inan çok karşı koydum ama gücüm yetmedi, beni affet ne olur. Seni hep seveceğim bunu bil. Artık senin Elif’in değilim, artık temiz değilim. Seni sevmeye bile kıyamıyorum derdin. Bana kıydılar, beni senin gibi sevmediler, kirlendim Ömer beni kirlettiler’’.
Yattığı yerden kalktı güç bela, Bedri’ye saldırdı, üzerine atladı. Adamı yumruklamaya başladı, bir yandan da bağırıyor, küfürler ediyor, lanetler okuyordu. Yerde kocaman bir taş buldu adamın kafasına fırlattı. Adam kendini yana attı taş başının yanından geçti. Elif başka bir taş alıp kendi kafasına vuracakken Bedri kolunu tuttu.
Bedri ağacın arkasından bir poşet getirdi. Elif’in önüne attı, emreder bir sesle.
-Deli gibi hareket etmede şu poşettekileri giy, bu halde kasabaya gidemeyiz. Akşam olmadan kasabaya varmamız gerekiyor.
Elif çaresizce üzerini temizledi. Bir yandan da ağlıyor, bir yandan da poşetteki kıyafetleri giymeye çalışıyordu. Artık ölmüştü sadece nefes alıyordu. Bedri kolundan tutmak istedi, Elif kolunu çekti. Bedri Elif’i önüne kattı ve kasabanın yolunu tuttular.
Köydekilerin hiç bir şeyden haberi yoktu. Ömer’i döven kardeşini koruyan ağabeyleri Elif’i koruyamamışlardı. Ömer hiçbir şeyden habersiz tarlada çalışıyordu. Kardeşleri Elif’i görmeyince Ömer’le konuşmaya gittiğini düşündüler. Her şeyi bilen yalnızca, yanlarında hiçbir şey olmamış gibi oturan Halime ablalarıydı ve kahveye giden eniştesi.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
4.3.2012
YORUMLAR
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
okuyan gözlerin dert görmesin
Siyah olsaydı keşke sayfanın rengi.
Sevgili Eray bu bölüm çok acıydı artık hayat asla Elif için aynı olmayacaktır:( sevgiler.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar selamlar
Türkiye'de hiçbir zaman tasvip etmediğim bir gelenek var, tasvip etmek bir yana, aklım, dimağım bile almıyor. Bahsettiğim şey, genç kızlarımızın kendilerini zorla kaçlırıp, tecavüz eden erkeklerle evlenmeleri. NASIL OLUR DA BİR İNSAN TECAVÜZCÜSÜYLE EVLENEBİLİR VE YUVA KURUP ÇOLUK ÇOCUĞA KARIŞABİLİR YAHU! Kimin aklı böyle bir aptallığı kabul edebiliyorsa, parmak kaldırsın... Bence buhikaye dilden dile anlatılan bir destana dönüştüğüne göre (sen böyle demiştin) bu kaçırma olayı, öyle basit bir şekilde bitmeyecektir, KAN AKACAKTIR, KAN...AKSIN ANASINA SATİİM, BÜTÜN TECAVÜZCÜ SAPIKLARA ÖLÜM... SAYGILAR.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
yazıyı okuyunca kendi erkek oluşumdan utandım böylesi bir kaba güçle nefret tohumları ekmesini erkeklik gururuma yediremedim kınıyorum öncelikle bunu belirteyim dedim kardeşin bile kardeşten farkı oluyorki elifi kaçırma planlarına ortak oluyor bu bölümde çok üzüldüğümü içimin kadıramadığını söyleyim anlatım olarak güzel diyebilirim kolay gelsin saygılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar selamlar
bekir odaci
tıkır tıkır saat gibi bakalım sami hocam ne diyecek....çok hoştu saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
Eraycım okudukça canım acıyor. Çok üzülüyorum. :((((
Elif bundan sonra ne yapacak bakalım. Gerçi biliyorum yada tahmin ediyorum diyelim. Ama senin kaleminden okumak çok güzel. Emeğine sağlık canım. Sevgilerimle...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
sevgilerimle iyi geceler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
teşekürler
saygılar