AVLULU EVLERİN ÇOCUĞUYSANIZ EĞER...
Ansızın geçip gidiverir zaman... Hani, "Göz açıp kapayıncaya kadar" derler ya, işte öyle ansızın geçip gidiverir zaman... Şöyle bir geriye dönüp baktığınızda elde kalanın ne olduğunu düşünürsünüz yaşanmışlık adına...
Avlulu evlerin çocuğuysanız, burun direğinizin sızlaması hiç geçmez, geçmişi anımsadığınızda...
Kalabalık yenilen yemeğin tadı gelir damağınıza... Komşunun incir ağacının size eğilen dalları... Hayat çeşmelerinden akan suyun soğukluğunu hissedersiniz ellerinizde... Sıkıntı içindeyken size her şey yolundaymış gibi davranan anne-babanızın gayretleri düşer gözbebeğinize...
Çevrilen çember, sıkı arkadaşlığın resmidir avlulu evlerin çocuğuysanız eğer... Sakızdan çıkan artist ve futbolcu resimlerinin ütülmesidir paylaşmanın adı... Biriktirme, cimriliğin değil, aç-açıkta kalmamanın, yokluğun acısını derinden duymanın telaşıdır...
Avlulu evlerin çocuğuysanız eğer, yakınlarınızın, sevdiklerinizin sevincine de, kederine de koşar adımlarla gidersiniz... "Bak, bana ihtiyacın olursa hemen ara, ikiletmeden oradayım!" dersiniz...
Yüzünüzdeki gülümseme içtendir, üzüntünüz maskesiz... Sözünüz kişiliğinizdir... Bileğiniz sağlamdır, yüreğiniz gibi; AVLULU EVLERİN ÇOCUĞUYSANIZ EĞER...
Gelen zaman, geçen zamana denk düşmüyor bugünlerde... Her şey gerçek rengini yitirmiş gibi... Hayat sanki, kötülerin kahraman olduğu bir film... Ve biz öylesine izliyoruz boş gözlerle... Giderek acılar acıtmıyor artık, savaşlar, ayrılıklar, aşklar inandırıcı gelmiyor...
Yavaş yavaş değil, hızla kaybolan bir şeyler var...
TIPKI AVLULU EVLER GİBİ...