- 824 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
ELİF İLE ÖMER 6
Elif sabah erkende kalktı, zeytine gidilecekti. Annesi ondan da erkenciydi kahvaltı hazırlıyordu. Ana kız kahvaltıyı hazırlayıp herkesi kaldırdılar. Daha güneş yeni doğuyordu zeytin toplamaya erken gidiliyordu çünkü kış günü hava erkende kararıyordu. Ne kadar erken giderlerse o kadar iyi olur çok zeytin toplarlardı.
Kahvaltı edildi, yaygılar alındı, kasalar, at arabasına yerleştirildi, merdivenler arabaya bağlandı ve yola koyuldular.
Bu gün çağlayanın oradaki küçük zeytinliğe gidilecek orası sıyrılacaktı. Öğlen de çağlayanın başında piknik yapılacaktı. Bu gün güzel bir gün olacaktı ve fazla yorulmayacaklardı. Bahçe köye uzak değildi. At arabasında malzemeler olduğu için herkes yürüyerek bahçeye gidiyorlardı. Yolda kendileri gibi birçok köylü vardı herkes zeytin sıyırmaya ve toplamaya gidiyordu. Elif köyün bu telaşlı halini seviyordu, yağmurlar yağmadan, soğuklar başlamadan, zeytine soğuk vurmadan toplama derdindeydiler.
Çok yağmur yağdığı zaman zeytin çürürdü. Çok soğuk olduğunda ise zeytin bozulur, soğuk vurur üzeri sanki yere düşmüş de zedelenmiş gibi olur kurtlanırdı. Kar yağdığında da kurtlanabilir zeytin bozulurdu. Zeytinin bozulması Kooperatifin zeytini almaması ya da düşük fiyat vermesi demekti bu da bir yıllık emeği boşa çıkmasıydı.
Zeytincilik veya meyvecilik sebze yetiştirmeye benzemezdi. Sebzeyi seralarda yetiştirebilirsin hava şartlarından koruyabilirsin istediğin gibi büyütebilirsin. Oysa meyve yetiştirmek çok farklıydı tamamınla işin Allaha kalmıştı. Hava şartları ağaçlara ve ürüne zarar vermezse hatta fayda sağlarsa oh ne ala ürün güzel olur. Yok hava şartları ürün ve ağaç için uygun değilse havalar ağaca uygun değilse istenilen ürünü alamazlardı. Hava çok soğuk olursa, yağmur çok yağarsa yada hiç yağmaz kuraklık olursa bütün yıl yaptığın masraf ve emek heba oldu demektir.
En kötüsü de yıl boyunca her şey güzel gider zeytini toplamaya başlarsın iki gün soğuk olur tamam ürün gitti demektir. Toprakla uğraşmak bir şeyler yetiştirmek çiftçi olmak çok zordur.
Elif bunları düşünürken bahçeye gelmişlerdi bile, önce bahçeyi bir gezdiler.
Teftişlerini yaptılar iki gündür rüzgar vardı ağaçtan olgun zeytinler dökülmüştü, onları toplamak gerekiyordu. Hemen kızlar arabadan seleleri kovaları aldılar ağaçların altında dökülen zeytinleri toplamaları gerekiyordu yoksa zeytin sıyrılırken basılır ezilir yazık olurdu. Bu zeytinlerden yağ çıkartılırdı.
Altlarını aldıkları ağaçların diplerine yaygılar yayıldı. Yaygı denilen şeyde patates soğan çuvalına benzeyen delikli naylondan çok büyük örtülerdi. Zeytin bunların üzerine sıyrılır sonra bunları kasalara koyarlardı. Yaygı yayılsa da zeytindi bu ve yuvarlak sayılır dı ,top gibi uzaklara da gidebilirdi ki çok yaramazdılar yaygının dışına kaçanlar çok olurdu. Onları da toplayıcılar hemen selelere ya da kovalara toplardı. Onlara toplayıcı denilirdi, toplayıcılar kadın olurdu sıyırıcılarda erkek.
Yaygılar yayılınca merdivenlerle sıyırıcılar gelirdi. Merdivenler basamaklarına ayak denirdi, büyüklükleri ve uzunlukları ayaklarına göre söylenirdi. Sıyırıcılık ağır işti merdiven taşımak zordu çünkü çok ağırdı. Merdivenler ağacın kalın güçlü dalına dayandı. Dalın sağlam olması gerekirdi, sıyırıcıyı ve merdiveni çekmesi için sağlam olmalıydı. Ağabeyi merdivene çıktı. Zeytin küçük dalından uç filizinden tuttu, baş ve işaret parmağının arasına aldı, aşağıya doğru sıyırdı, üzerindeki zeytin dökülürdü.
Merdivende zeytin sıyırmak çok tehlikeliydi. Eğer dal kırılır merdiven devrilirse, üzerine düşerse ölebilir veya sakat kalabilirdi. Elif’in köyünde ve çevre köylerde merdivenden düşüp de beyin kanaması geçiren veya felçli olup da tekerlekli sandalyeye mahkum olan çok kişi vardı. Hatta ölen bile epey vardı çok dikkatli olmak gerekiyordu. Merdiven devrilirken çok pratik, atik olmalıydılar düşmeden kendilerini uzağa atıp merdivenin üzerlerine düşmesinden korunmalıydı.
Zeytin sıyıran kişinin parmaklarına kalın kalın yara bantları sarılırdı. Zeytin yapraklarının kenarları sert ve sivri olduğu için parmaklarını jilet gibi keserdi. Zeytinler sıyrılmaya başlandı yaygılar toplanıyor kalan zeytinler sopalarla vurulup düşürülüyor. Yaygılara sıyrılan zeytinlerin büyük dalları temizlenip kasalara konuluyordu. Etrafa dağılan zeytinleri toplayıcılar topluyordu.
Bu işlem her ağaca uygulanıyordu. Önce yaygılar yayılmadan altlara dökülen zeytinler toplanır, sonra yaygılar yayılır, zeytinler sıyrılır, yaygılar toplanır, etrafa saçılanlar toplanır. Ağaçların tepesinde de birkaç zeytin bırakılırdı kuşların hakkı diye ve yerde de biraz zeytin bırakılırdı böceklerin hakkı diye.
Allah bilir ama ben her zaman çiftçiler cennetlik diye düşünürüm. Bir ağaç dikerler ya da fidan, sebze diktikleri yetiştirdikleri neyse olgunlaşır meyve veya ürün verir. Toplarlar satarlar fazlasını ihtiyacı olana hayrına verirler, insanlar yer, Allah razı olsun derler. Bahçe kenarından geçip de canı çeken koparır Allah razı olsun der göz hakkıdır. Çiftçi her zaman helal eder, ben eğer bahçeyi veya ağacı talan etmedilerse haram olsun diyen çiftçi görmedim. Ağacın üstünde kalanları kuşlar, ağaçtaki kurtlar, sincaplar, böcekler yer hayvanda olsa Allah razı olsun der.
Yere dökülenleri topraktaki böcekler arılar sinekler her türlü canlı mahlukat yer onların besin kaynağıdır. İnsanlar duymasa da onlar da Allaha dua eder Allah razı olsun der. Diktiği ektiği ağaç veya fidanla yetiştirdiği ile bu kadar hayır duası alan kişi bence cennetliktir.
Öğlen olmuştu yemek saati işler öylece bırakıldı. Merdivenler ağaçlara dayalı şekilde yaygılar ağaçların altında yayılı, zeytin kovaları kenarda sıralanmış duruyorlardı. Sıra yemekteydi, babası ve annesi ateş yakmışlar akşamdan hazırladıkları etleri mangal da pişirmişlerdi. Salata yapılmış yayık ayranları maşrapalara doldurulmuştu. Sofra dört dörtlüktü en güzel yanı da
Çağlayandan gümbür gümbür gelen su sesiydi.
Elif hep merak ederdi bu kadar su dağlarda bir sürü dere varken nasıl birleşip de akıyordu. En çok merak ettiği de çağlayanın su akan taş duvarların oradaki insan ayak izleriydi. Oraya ayak izleri nasıl gelmişti. Ayak izlerini nasıl ne zaman, çağlayanın duvarına bırakmışlardı. Çok ilginçti, babasına sordu. Babası da ‘’ben de hep merak etmişimdir o kayalara nasıl o ayak izleri yapılmış ama bilmiyorum. Ben kendimi bildim bileli ayak ileri hep oradaydı’’.
eyifle yemeklerini yediler, şen şakrak kahkahalarla herkesin yüzü gülüyordu. Hakkı Bey ve Ayşe ana birbirilerine baktılar içlerinden dua ettikleri belliydi. Allaha şükrediyorlardı herkes mutlu diye sonra birbirilerinle gözleriyle gülümsediler. Tekrar zeytin işlerine geri döndüler.
Elif sofrayı toplamak için kaldı. Sofrayı toplarken birinin şişt dediğini duyar kafasını çevirmesiyle Ömer’le çarpıştı. Ömer ağzını dudaklarıyla kapatmasa cığlığı atacaktı. Elif şaşkın gözlerini kocaman açtı, sonra o da kalbinin atışına ve akışına kendini bıraktı. Ömer’e sarıldı, Ömer de sarılmıştır. Sonra Elif etrafına baktı ‘’sen delirdin mi? Herkes burada nasıl gelirsin görecekler abimler bu sefer seni gebertir’’. ‘’Bişey olmaz merak etme sen sesinizi duydum seni seviyorum demek için geldim. Seni seviyorum’’ Ömer Elif’in yanağından makas alır’’fıstık’’der. Elif’te’’ ben de seni seviyorum hadi şimdi git kimse görmeden Allah aşkına hadi’’. Ömer bir yanaktan bir dudaktan öpücüğünü alıp koşarak kaçtı.
Elif arkasından gülüp’’ah benim çılgın sevgilim’’dedi. Dönmesiyle abisiyle karşı kaşıya gelirler. Ağabeyi ‘’kimle konuşuyodun öyle’’. ‘’Şarkı söylüyordum abi kendi kendime’’.Ağabeyi de ‘’kızım sen deli misin hadi işine bak’’ deyip gitti. Elif bir oh çekti.
kşama kadar zeytin sıyırması toplaması sürmüştü. Hava kararmaya başlamıştı merdivenler, yaygılar, zeytinle dolu kasalar, kovalar arabaya yüklenmişti. Bu bahçede ki zeytinleri bitirmişlerdi. Evin yolunu tuttular çok yorulmuşlardı. Bir de akşam bunları seçmesi vardı, gece yarılarına kadar zeytin seçme işi devam ediyordu. Zeytincilik çok zor işti.
Akşam bahçe den gelince araba boşaltıldı, hayvanlara bakılıp, yemek fazlından sonra hemen seçme işine başlandı.
Yaygılara zeytinler döküldü, seleler zeytinlerin üstüne ve kenarlarına koyup üçe veya dörde ayrıldı. Birinci sepet birinci sınıf seçme zeytin için , ikinci sepet ikinci seçme için, üçüncü sepet siyahlamamış kızıl zeytinler için, dördüncü sepet ise yağlık zeytinler için ayrılırdı. Seçmeler Kooperatife veriyorlardı ve kendileri için zeytin tuzluyorlardı. Yağlık olanları da yağhaneye verip ve yağ çıkartırlardı.
Zeytin toplamada bir günleri böyle geçmişti. Elif ve ailesi zeytincilik yapan aileler her sene en az bir ay bu işleri yaparlar.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
2.3.2012
YORUMLAR
bugün yazınızın büyük bölümünü zeytin işine ayırmışsınız en azından zeytin hakkında biraz bilgilenmiş oldum hiç bilgim yoktu nasıl olur nasıl salamura yapılır kısacası zeytini yemekten başka hiç bilmiyorum teşekkür ederim kaleminize sağlık güzeldi kolay gelsin saygılarımla selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
okuyan gözleriniz dert görmesin
saygılar selamlar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
selamlar sevgiler
hikaye iyi gidiyor takipteyim :) hani diyor o kadar zeytin topladık yorulduk eniştesi ile ablası kandırıyormu yoksa yardım edecekmi bir an önce öğrenmeyi hak ettikmi :)
emeğine,klavyene sağlık. sevgilerimle
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
takipettiğin için teşekkürler
sevgileryolluyorum sana
evet öğrendik
aslında zevklidirde biraz her yıl bir gün giderim bende var biraz zeytinliğimiz
bu yıl gidemedim ayak ağrısından
zetinleri sıyırmak çok zevklidir tabi aşağıdan medivene çıkmadan
şimdi şarzlı zeytin toplayıcıları var artık sıyıma silkme yok her şey kolaylaştı
saygı sevgimlesin canım
hayırlı cumalar ola
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
her şeyin makinesi var ama o makinayı kullanmaya insan lazım
okuduğunuz iin teşekürler
sevgilerimle
AYSE 09
her şey kolaylaştı da insanlarda huzur yok canım ya
sevgimlesin
bu gün zeytin topladık..... çok zahmetli ve tehlikeli bir iş....sayende bunuda öğrendik usta.... saygılar
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
okuduğunuz için ok teşekkürler
Merhaba eraycım bir kaç gündür siteye giremedim ama yazılarını okudum. Harika gidiyor bence. Hele bu günkü bölümde zeytincilikle bilgilendirdiğin bölümle harika olmuş. Elif'le Ömer'inde sonunu merak etmiyor değilim hani. Başarılarının devamını diliyorum.Sevgilerimle...
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
zeytincileğe gelince bildiğin bir şeyi anlatmak kolay
sevgilerimle