Ufuk SÜTÇÜ- Mikrop İsimli Kitabından - Yüzyılın En Büyük Aşk Hikayesi

• 29 Şubat 2012 Çarşamba 19:42:21

Efsaneler geri dönüyor, aşkın hikâyesi yeniden yazılıyor.

Bu kitaba bakıp da “-nedir bu anlamsız sözler.” diyen insanlar çıkabilir. Ancak kelimeler ölmüş ve ölecek olan âşıklar için hiç bu kadar anlamlı olmamıştı.

Ve evvel zaman içinde derler ki, " bu hikâyenin içindeki hayatlar; var olmak ve yok olmak arasında her zaman savaşmışlar, savaştıkça kendilerini aramışlar, aradıkça da kendilerinden uzaklaşıp, başkalarını bulmuşlar. Çözdükçe düğümlenen hayatlarda kazanan ayrılık, kaybeden ise düşlerin içindeki insanlar olmuş. Mutlulukları sürgün edilip umutları özgür bırakılmış ve kötülük, sonun başlangıcında yok olmaya yüz tutsa da hiç bir zaman tohumları bitmemiş."

Tarihin derin izlerinde, derin anlamları taşıyan insanlar, pahada kıymetli, fikirde engin ve hislerde ayrıcalıklı olmuşlardır. Yazgı doğduğu günün saniyesinde anlına yazılmış olmasına rağmen, bu sevda sürgünleri yazgının sisli varlığı ve unutkanlığı ile hayata ayrıcalık katmışlardır.

Başkalarının dillerinde uzun süreli var olmak, herkesin sahip olabileceği bir ayrıcalık değildir. Fedakârlığın ve zulmün sevdasında aşk her zaman kıymete biner. Çünkü ölümsüz olan tek duygu sevginin doruk noktası olan aşktır.

Her insan kendi içinde bir unutulmazı saklar ve her insan başkası için unutulmazdır. Ama bunlar, insanlarla beraber yitip gider.

Mantığın, doğruların, fedakârlığın veya sınırların karmaşa ile savaştığı bu aşklar zulümden ve sevgiden kurtulamaz. Lakin bunu yazık ki, her aklın fikir etmesi mümkün değildir. Çünkü bunu anlamak için hayat içindeki sevda denilen savaştan küçüklü büyüklü derin yara izleri taşımak gerekir.



1.BÖLÜM

Güneşin Doğuşuna Dair

Her şey bir Mayıs ayının yirmi ikisinin gece yarısında başladı. İlk başta her şey karanlıktı. Bu sizin bildiğiniz cinsten bir karanlık değil, gözlerinizin açık mı kapalı mı olduğunu bile anlayamadığınız türden bir karanlık. Ve aydınlığa giden yol karanlıkla başladı.

Karanlıklar için de bir ses duyuldu ilk önce, beklide bir inilti. Uzaktan ve derindi tam olarak anlaşılamadı ne dediği, zamanla yaklaştı ses. Yaklaştıkça netliği arttı.
.............................