- 1041 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ANNEM GİTTİĞİNDE
Büyük Usta Bekir Coşkun;
’Kadınlar gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar.Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde "yetim-öksüz" kalan çok olur:Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...’ diye anlatmıştı bir yazısında.
Ne kadar doğru söylemiş...
Annem gitti..Yok artık...
Eşyalarını toparladım geçen gün...İlk elime geçen içinde düğmelerini sakladığı bir cam kavanoz oldu..Rengarenk, çeşit çeşit,irili ufaklı düğmeler...84 yıllık yaşamın izleriydi sanki...Eskiyen bir elbiseden, ya da gömlekten özenle çıkarılmış...Saklanmış..Tekrar kullanılır düşüncesiyle...Bizden önceki nesil ve bizim kuşak öyle öğrenmiştik çünkü..
Atılmaya kıyılamamış giysiler...
Temiz, düzenli kadındı benim annem...Yıllar önce aldığı giysileri bile hiç giyilmemiş gibi tertemizdi.Bazılarını vermeye kıyamadım..Kendime sakladım..Kırmızı ceketi, yeşil ekoseli, lacivert puanlı tayyörleri...Çocukluğumun anılarını gizliyordu sanki...Pembe bir gece elbisesi...Pullu, saten süslemeli...Elde dikilmiş besbelli ..El emeği göz nuru...
Dolap diplerindeki kurdeleler...Renk renk...Uzunlu kısalı beyaz danteller.Her biri özenle rulo yapılmış..Bir toplu iğneyle tutturulmuş açılmasın diye...Küçük kumaş parçaları..Oğlum Yiğit’in beşik tülünün ucundaki dantel..Upuzuun.. O da rulo yapılıp saklanmış... Ayça’nın bebeklik patikleri...İrili ufaklı yünler..Tığlar...Küçük nakış makası...Dikiş yüksükleri...Dantel yumakları...
Hepsini özenle topladım...Derledim...Yünlerden; bebek giysileri, koltuk şalı, küçük battaniyeler örülecek...Danteller çarşaf kenarlarında ya da küçük örtülerde kullanılacak...Düğmeler çoktan dolaptaki yerini aldı...Bir kemer, bir yastık veya yeni dikilmiş bir giyside can bulacak...Uzun bir bekleyişten sonra tekrar yaşama dönmüş olacak...
İçin rahat olsun anneciğim;
Sakladıklarını, atmaya kıyamadıklarını, emanetlerini öksüz bırakmadım...Hepsi emin ellerde...
Tıpkı babam gibi...
Aytaç Oktar CİVAN
İzmir 29 Şubat 2012
YORUMLAR
Gözlerim dolarak okudum. Yazdıklarınız bire bir bizim hayatımızda da oldu. Rahmetli annemin el işi, göz nuru nakış ve dantelleri bende. Fakat, yazdığınız yazıda beni ürperten şey, o yaralı kuş...
Ben 1994 yılında canım oğlum Cüneyt'i kaybettim. Samsun'da denizde boğuldu. Bir gün apartmanın merdivenlerinde bir kuş buldum.
yaralı olmamasına rağmen yerde bacakları açık sessizce yatıyordu. Aldım su içirdim, bulgur verdim. Rengârenk ve minicik bir kuştu. Odanın penceresinden hiç bir şeyi yokmuş gibi uçup gitti bir müddet sonra.
Peşinden ben de bu şiiri yazmıştım:
Okuyunca içim burkularak o günü düşündüm:
Minik Kuş
Gerçek âlemde almıştı yerini
Çoktan...
Özlemişti annesinin ellerini.
Ah bir sarılıverseydi ellerine
O eller okşasaydı saçlarını.
Ne yapmalıydı korkutmadan?
Özlem kaplamıştı heryeri,
Ve bir yol buldu:
Çok minicik bir kuş oldu ansızın,
Yoluna çıktı merdiven basamağında anasının
İşte geliyordu, bir şeylere üzülmüş,
Atkısına bürünüp, kabuğuna büzülmüş.
Görmüştü işte onu,
En çâresiz, masum bir şekilde yatarken.
Uzandı şefkâtli elleri,
Özlediği, sıcacık ana elleri...
Yüreği avuçlarında atarken,
Titreyen kibrit çöpü ayaklarıyla
Sarıldı parmaklarına,
Yüz sürdü tırnaklarına...
İşte öpüyordu onu, gagasını,
Okşuyordu başını.
Bak yine veriyordu hazırlayıp aşını.
Birkaç dakika o ona sarıldı, o ona,
İşte özlediği evlât ve bir ana.
Usulca öptü ellerini gagasıyla,
Arkasından bir baş öylece kaldı
Dayanıp cama...
Hâlenur Kor
Sevgili Aytaç hanım, annenize Allah rahmet eylesin.
Selam ve sevgilerimle sabırlar diliyorum.