meselci'ye Mektuplar 10
Selam meselci...
Biliyorum bu, kuru bir selam oldu. Ancak içimden sana karşı başka bir esenlik gelmiyor. Lütfen zorlama beni. Dua et, başlarken ’selam’ çaktım sana...
Moralim bozuk. Bu mektubu birkaç gün önce ya da bir hafta önce sana yazmalıydım. Gelgör ki birileri, bir şeyler durduruyordu beni. Ne yapsam sana dair tek satır kaleme alamıyordum. Saatlerce öylece beyazlığa bakıyordum. Buna canım sıkılıyor, duymak istemeyeceğin küfürler savuruyordum ortalığa. Bilirsin canımı sıkan şeyleri sevmem. Bilirsin keyfimi bozanı hiç sevmem. Sevmediğim gibi nefret ederim sıkıntılardan...
Ki sus desen de bana, susamam. Konuşmak varken, neden sessizliğe izin vereyim?..
Ben ki huzur için çırpınan kuş misaliyim. Ben ki mutluluğun mümkün olduğu hayatım. Ben ki kederi çağırmayan, belayı kucaklamayan kadim sevincim. Ben ki yağmur damlasıyım, her mevsime aralıksız yağan. Ben ki şiire can sesim, her mısrasında aşkı ön plana alan. Ben ki çok çocuk, fazla ihtiyarım kendimce...
Şimdi benim niçin dolu olduğumu anladığını sanarak, başka mevzuya birkaç cümlemle değinmek istiyorum...
Şubat bu yıl 29 çekiyor. Nihayet 29 şubat’ta doğan biri doğum gününü kutlayabileyecek. Onun yerinden olmayı dilemezdim. Düşünsene 3 sene boyunca doğum gününü (istesen de) kutlamıyorsun. Acı bir durum. Allah, düşmanın başına da getirmesin...
Mardin büyüyor. Yakında büyükşehir belediyesi hüviyetinde göreceksin onu. Tabi hükümet kararından caymazsa. Tabi yarın ve/ya başka yarınlara birlikte merhaba dersek..
Hayat, gece ve gündüzden apayrı bir dünyadır bana göre...
Aşk, şanslı olanın yanındadır daha çok...
En yine de sevdiğim adam sensin meselci...
....................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
28 Şubat 2012,,,15.47,,,MARDİN