- 5167 Okunma
- 18 Yorum
- 0 Beğeni
HAYATA MEKTUP...
//Gücümün değiştirmeye hiç yetmeyeceği şeyler istiyorum sanırım…//
Hayat; merhametten nasibini almamış sıcacık koynunda, hiç üşenmeden tazelemez mi acıları?
Bazen köşe bucak kaçamak bakışlarında sakladığı çocukluğuna küs yetişkinler, sevgiden yoksunluğun ve uzaklığın verdiği açlıkla büyüyor biliyorum...
Ah hayat!
Ne çok sevildiğimi düşünüyorum küçükken.
Her iki dedem, anneannem ve babaannem yaşadığı için hava atardım okulda, herkesin mutlaka birisi eksik olurdu. Annem çalışıyordu ama dört kardeştik, dört kız, evimiz bildiğiniz curcunaydı bazen panayır alanı.Babam bıkmazdı bizi giydirmekten, gezdirmekten.Dört teyzem birtanecik dayım, beş amcam birtanecik halam hep medarı iftaharım olmuştur.Sayısını hep şaşırdığım baba ve annem tarafından kuzenlerimde cabası elbette…
Annemin ellerinden tutarken daha mı güvenliydi hayat, babamın omzunda daha mı eğlenceliydi gezmek?Verdikleri huzuru neden esir almamıştım ki ömrüme?
Tüm yükü omuzlarımda hissettiğim anlarda bir artış vardı son zamanlarda.Yeni yeni anlamıştım süt kokulu bebeklerin doğarken ağlamasının müsebbibinin aslında " hayat "olduğunu.
Ben annemin bedeninden ayrılırken ne kadar ağlamıştım acaba? Canından can aldığım, kanıma rengini veren annem nasıl bir sevinçle ve mutlulukla kucaklamıştı beni dünyaya ilk geldiğim gün.Ya babam!
Yoksa erkek bir evlât haberimi bekliyordu, kimbilir !
Hem ne çabuk büyümüşüm ben !
.
Kırgınlığa alışmışlığım, tenime değen her rüzgârda vuruyor yüzüme.
Göğün yıldızları birer şarapnel parçası olmuş düşüyorlar üzerime, dağılıyor her biri uçurumlarıma.Dilek tutacağım yerde her yıldız kaymasında yaralanıyorum ne garip !
Birden yine o hiç kapanmayan kapının anahtar deliğinden baktığını fark ediyorum çocukluğumun.En zor anlarımda kendi elimden tutan yine kendi küçük elim oluyor çoğu zaman…
Oyun oynamayı çoktan unuttuğum sokaklarda kaldı aklım.Anılarımda sadece saklambaç oynayan çocukların telaşları var, “ elma, armut” sesleri. Sobelemek için, canhıraş koştuğum zamanları yâd edince bile nefes nefese kaldığım günleri gülümseyerek anıyorum şimdi…
Kalemimi saplasam yüreğime daha kimbilir neler çıkar derinliklerimden !
Neler neler !
Umutlar, mutluluklar, sızılar, kırgınlıklar, kayıplar, pişmanlıklar, keşkeler, iyi kiler…
Olmasını düşündüklerim ve yaşadıklarım ne kadar paraleldi hayatımda !
Hayat öyle dantel perdenin ardından dışarıyı izlemeye benzemiyordu, ne bileyim benzemiyordu pembe dizileri takip etmeye…
Kaldırımlarına sevda kokusu sinmiş sokaklarda yürüyordum, dalına küsmüş yapraklara basa basa…
İnsanlara baka baka…
Gözlerimde yeri dolmayacak bir boşlukla yarım bakıyorum dünyaya.
Sessiz ve silik silüetler var etrafımda.Ne anlatabildiğim kendimi, ne de dinleyebileceğim, var görünen ama yok olanlar…
Kilidi yitik bir kapıyı açmaya uğraşıyorum hala !
Belli ki; üzerime ecel nefesini üfleyen Azrail’i kayırıyor hayat.
Geceyi kanadıyla parçalayan martı çığlıklarına kulak verdiğimden beri bir başka büyüyorum ben…
İkinci el tebessümleri hiç takmadım yüzüme, hiç aklım kalmadı kimselerin mutluluğunda hep dilimde bir şarkı gibi;
-Asla vazgeçme, daima iyi kalpli ol!- dedim içimden, kapının girişindeki o aynaya baktıkça…
Ebem kuşağı gibi renkli değil miydi hayat ben küçükken,
ne oluyordu, yıllar devrildikçe renklerimi soluyordu hayatın akıttığım tuzlu gözyaşlarıyla?
Hem, hem her mevsim kederli miydi, hüzün kokar mıydı çocukken de bastığımız topraklar…
Tozlu tavan arasındaki sandıklarımızda hep eza mı biriktirmiştik biz anne?
Senin yüreğin benim evim değil miydi ?
Pürüzsüz, gölgesiz sevinçlerimi özlüyorum bazen.Göğsümden en çok çocukluğumun haylaz çığlıkları haykırsın istiyorum, umut dolu göğüme.Kısa kısa cümleler kurup, uzun uzun anlaşılmayı hayal ediyorum bugünlerde…
Kayıplarım büyüttü beni daha çok çocuk kalmak isterken.Savurduğum umutlarımı, sevinçlerimi bir bir toplayıp heybeme, geçtiğim yollardaki ayak izlerimi yok etmek istiyorum artık.
Sanki elimi erken bırakmış gibi hayat...
Tiryakiliğin ne demek olduğunu bilmeyenler bir anda bırakırlar/mış sevdiklerini…
Ben, son nefesime dek bırakmayacağım seni !
Sana bir mektup yazmak istedim...
Hepsi bu...
Fotoğraf: snky
YORUMLAR
SAYGIDEĞER GÜZEL YÜREK (( SEÇİL NİMET)
Harika bir yazı okudum.Ve yorum hakkımı kullanmak istedim...
//Gücümün değiştirmeye hiç yetmeyeceği şeyler istiyorum sanırım…//
Anahtar deliğinden bakıyordum çocukluğuma
Zamanın bir yarısı eski gülüşmelerim gelirken aklıma
Rahmindeki karanlığı yırtan bir ben bağırıyorum hayata
Annemin sütünü koklarken saçlarım babamın omuzlarında
Soyağacımda çiçekler açtırıyorum minicik ellerimle
Adım fısıldandığında kulağıma Nimet oluyorum
Seçil -miş bir insan oluyorum hayatın kollarında
Sobelenmeden koşarken zaman takılıyor ayaklarıma
Düşüyorum her geçen gün
Duğum günü pastalarım çoğaldıkça martı çığlığı oluyor içimde
Bir bir düşüyor sevdiğim yapraklarım bastığım toprağa
Onlar için dilediğim tüm kayan yıldızlar saplanırken yüreğime
Kayıp kilitli tozlu sandıklar açmaya zorluyorum
Kısa kelimelerim uzuyor mevsimlerimde
Haylaz çocukluğumun sesleri çınlatıyor kulaklarımı
Bulutlu bir sabah uyandığımda anlıyorum büyüdüğümü
Geri getiremeyeceklerimle yıkıyorum yüzümü
Ve derin bir nefesle hayatı çiğerlerime çekip sarılıyorum......
Ve saygıdeğer güzel yürekli harika kalem....Arada size yorum yazamadım yoğunluktan kusura bakmayın.....Dediğim gibi sizin harika bir kaleminiz var ve sizi okumak ne güzel...
en derin saygılarımla.....
(( Seçil Nimet ))
Ne desem bilemedim döktüm pembe boya kovasını üzerinize...
Teşekkürler...
DİLEK YILDIZI
Bilsem böyle pembe olacam daha da güzel yazmaya çalışırıdm....
Onur duydum şimdi...teşekkürler....
Kayıplarım büyüttü beni daha çok çocuk kalmak isterken.Savurduğum umutlarımı, sevinçlerimi bir bir toplayıp heybeme, geçtiğim yollardaki ayak izlerimi yok etmek istiyorum artık.
Sanki elimi erken bırakmış gibi hayat...
Tiryakiliğin ne demek olduğunu bilmeyenler bir anda bırakırlar/mış sevdiklerini…
Ben, son nefesime dek bırakmayacağım seni ! bu ne güzel temenniler
(( Seçil Nimet ))
Gönlünüzde yer etmesi mühim...
Gün gelir geçer...
Sevgimle...
Teşekkür ederim... :)
GÜLDESTE
"Kalemimi saplasam yüreğime daha kimbilir neler çıkar derinliklerimden !
Neler neler !
Umutlar, mutluluklar, sızılar, kırgınlıklar, kayıplar, pişmanlıklar, keşkeler, iyi kiler…"
Keşkelerin bir kenarda yitmesi, iyi ki-lerin ömrüne renk katması dileklerimle...
Hüzünlü ve özlem dolu güzel bir yazı okudum. Kutluyorum.
Yazınıza tebriklerim gönülden.
Gün eksilmesin pencerenizden.
Sevgiler, saygılar.
[ ......Ah hayat!
Ne çok sevildiğimi düşünüyorum küçükken.....]
Soğanın çücüğü her şeyin küçüğü sevilir(miş), yok yok atasözü falan değil, ben şimdi uydurdum.
Yalan mı yani
Şaka bir yana Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” şiirini hemen hemen siz deyin otuz ben diyeyim kırk yıldır bilirim. Abarttım biraz değil mi, duyanda şair yazarken yanında olduğumu zannedecek. Uzatmayayım, hadi lise çağları diyeyim. O da edebiyat hocalarının hatırına binaen. Nafile vızıltı gelirdi, hiçbir şey anlamadan, hissetmeden bir kulağımızdan girer ötekinden çıkardı.
İlginçtir; şiirin sırrına tam otuz dördü bitirip otuz beş yaşımdan gün aldığım zaman anca vakıf oldum. Gerçi ta ilkokulda öğrendiğimiz “Daha Dün Annemizin Kollarında Yaşarken” şarkısını da lisede iken çözmüştüm ya.
Fakat bu başka bir şeydi. Ve her okuyuşta bir başka dokundu, taş yerinde ağırdır misali. Hele kırk beşten sonra tabiri caizse resmen koymaya başladı. Ataklar önceleri bir iki eski şarkı dinleyince geçerken şimdilerde sara nöbeti gibi kriz şeklinde geliyor, bir albüm dolusu siyah-beyaz fotoğrafa bakmadan da geçmiyor, nahlet gitsin
Yarım asra bırak merdiven dayamayı yolluk sermeye iki kalmışken, mektubunuzda bizden de selam söyleyin hayata, ne de olsa yabancısı sayılmayız.
Tebrikler, selamlar, saygılar
(( Seçil Nimet ))
Aaaah ah dedirttiniz bana, 35î yeni devirdim ama ne bileyim bir hüzün bir hüzün yürekhanemde...
Yzayım dedim hayata bir mektup işte...
Saygılar...
(( Seçil Nimet ))
HAYYAM'da seni öpüyor, hem özlemiş haberin ola... :)
Bu fotoğrafımı çok seviyorum... :)
İnce bir nakış!
Hayata o kadar kısa aralıklarla seslenmişimdir ama ona bir mektup atmak hiç akılma gelmemişti...
Sitenin sevincine yaşam sığdıran nadir hazinelerinden birisin...
Ve sanırım en büyük şansın kalemine katıksız cümlelerin feragat etmesine izin vermek ile attığın adımlarının olacak...
Ben bu adımların sesini duyan şanslılardanım ayrıca...
Tebrikler gazme dağım...
(( Seçil Nimet ))
Bu hazineyi hep ruhunun, yüreğinin mahsenlerinde sakla o zaman Can Hatun!
Bir gün gelir belki yoldaş olur, yaren olur sana...
Gamze Dağ'ıyım ben, ondandır hayata durmaksızın gülüşlerim sanırım...
Ve Edebiyat Defterim...
İyi ki var hayata mektubumu attığım posta kutusu misali...
Sevgimle...
Hayat,
belki böyle başlardı tüm çocukluklar.
ve bir mektupla son bulur tüm acılar...
Öyle Be hayat...
Senin İçinde Yuvarlanıp Gidiyoruz...
Sayende Bazen Ağlıyor, Bazen Gülüyoruz...
Durup Durup Kendimize Sorular Soruyoruz…
Cevabını Bilsekte, Bilmemezliğe Veriyoruz…
Sen Nasılsın Be Hayat? Var mı Bize Oynayacağın Yeni Bir Oyun..
Var mı Bize Gösterecek Başka Bir Yolun...
Ya da Söyle, Ne Zaman Gelecek Senin Sonun...!!
Mektubunuzu okurken; daha önce okuduğum bu paragrafı hatırlattı bana, kutlarım....
(( Seçil Nimet ))
BEnce de...
Kalpli kalpli pullarım var benim, onlardan yapıştırayım zarfa bir düzine...
Teşekkürler beğenine...
Boğazımın orta yerine bir yumru oturdu, yutkunuyorum gitmiyor,keşke müsait bir yerde olsaydım, gözyaşlarımı akıtsaydım taa ruhumun derinliklerinden gelenlerle...bir gariplik çöktü omuzlarıma okuduklarım karşısında...yazdıklarınızın içtenliğinden olsa gerek.
Ah hayat !
Tiryakiliğin ne demek olduğunu bilmeyenler bir anda bırakırlar/mış sevdiklerini…
(( Seçil Nimet ))
Bu kadar etkili oıluşuna sevindim zira bende boğazımda bir düğümle yazdım bu mektubu hayata !
Sevgimle...
"Büyüdükçe ben, büyür ömürde her insan gibi bir yalnızlık..." Ve renklerin solup, zamanla ikiye ve teke inişinin şahididir avuçlarım. Ve zamanda, Cenab-ı Hakk'ın sonsuz kudretinin yeryüzündeki tecellisinde acziyetimi ve fakirliğimi çağırır yüzümde rüzgar...Hayat,sonsuzluğa uzanan uzun çizgi ! Dünya denilen noktandan geçiyorum sadece, aslolan benim! Ben olmasam sen olmazdın,bunu bil! Bu yüzden sen bana değil, ben sana hükmederim unutma! Aşk ile...
(( Seçil Nimet ))
Hayat bu çıkışınıza ne der bilmem ama...
Ben bu güzel yoruma ancak teşekkür ederim, hemde yürekten...
Hayat...
Ne çok şey alır aynı zamanda verirken...
Değil midir ki aslında bu ikisi arasındaki fark, bizi bize bulduran...
Bu farkındalığı yazının son cümlesindeki sahipleniş veriyor zaten.
Güzeldi şenparem güzeldi; akıcı, duru ve etkili duygusuyla...
Kalemine, gözlerine ve o güzel yüreğine sağlık.
Güneş, her dem yaz sıcaklığında değsin ömrüne...
O her zamanki sevgimle...
(( Seçil Nimet ))
Ve bir melek kanadıyla yazarmış yorumu...
Çocukluk unutulmuyor. Biraz da sorumsuzluk var ondan mı bilmem. Yüreğim çocuk diye ben de kendimi kandırıyorum;dışarda kar yağıyor. Yüreğim çocuk kalsa, şu karlı havayı kaçırır mıydım,
hemen fırlardım sokağa..
Tebrikler,
şiirsel,güzel bir anlatımdı..
sevgiyle..
(( Seçil Nimet ))
Ahhh ahhh!
Bende yatardım kar kış demeden yerlereeee... :)
(( Seçil Nimet ))
Annemin fırın tepsisiyle gelirdim bende, bulurdum bir tepe o tepsiyle kızak gibi kayacak...
O günleri anmak bile güzel...
Teşekkürler...
glenay
tutunarak kayardık. Tepsi iyi fikirmiş, biz akıl edememişiz.. iyi geceler..
hava atılan takımdanım sanırım , ne dedelerimi ne anneannemi ne de babaannemi gördüm ben bu açıdan şanslıymışsınız .
ne çok özlüyoruz çocukluğumuzu , ne vardı büyüyecek sanki diyorum bende bazen (bazen dediysem bayağı yani ) ..
güzel bir mektup olmuş , iyi ki yazmışsınız ,iyi geldi.
(( Seçil Nimet ))
Şimdi anneannem ve babaannem hayatta sadece...
Hava atacak halim hele hiç yok hayata... :)
Teşekkürler güzel yorumunuza...
Sevgimle...
f.liz
sevgili Kali'nin dünkü şiirinin başlığı geldi aklıma çok güzeldi ya pas geç ya da bas geç...
ışıl ışıl gözleriniz , hayat gülsün hep ..
sevgimle.
(( Seçil Nimet ))
Gözlerimdeki fer'im sahip çıksın bana da bişey istemem sağlıktan başka...
Teşekkürler bakan ve güzel gören gözlere...
bem kuşağı gibi renkli değil miydi hayat ben küçükken,
ne oluyordu, yıllar devrildikçe renklerimi soluyordu hayatın akıttığım tuzlu gözyaşlarıyla?
mutsuzla geçen çocukluk dahi, büyüyüp hayatın çarkında dönmekten daha iyidir.
eminim..
yoksa nedendir ki?
hepimizin çocukluğumuza olan özlemi..
gülen gözlü arkadaşım gözlerinin pırıltısında ..
ben hala çocuğum diyen parıltıyı ..
görebiliyorum..
ne mutlu sana.
değilmi?.
sevgilerimle..
(( Seçil Nimet ))
Ah o gözlerimiz her daim gülsün,
gülsün inşaallah...
Ne güzeldi yorumun...
(( Seçil Nimet ))
Söyledim meselci...
O da bana bi mektup yazsın, anlatsın tüm meramını diyor HAYAT...
Al kalemi eline bakıymmmm... :)
meselci
Aldım...
Ve yazdım...
Ve deftere astım....
meselci'ye mektuplar 10...
:))