- 6591 Okunma
- 24 Yorum
- 0 Beğeni
Sobanın Etrafında
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
İzlediğim belgesel çok ilgimi çekti.
Artık günümüzde yavaş yavaş yok olan sobalar ve soba çevresindeki yaşamları anlatıyordu.
Her ne kadar kendi yaşamımda soba ile içli dışlı olmasamda , geçmişe ait benimde sobalı anılarım
vardı. Bunlar bir bir gözümün önünde canlandı
Neler yapardık? Neler değişti?
Küçüktüm, soba sadece benim için ısınma aracıydı. Her kış başında annemin söylenmelerini
hatırlıyorum. Yine kış geliyor, yine her taraf is olacak, kömür tozlarına bulaşacak derdi. Haklıydı da
öğretmendi kadıncağız, hem evde hem de okulda çalışmak, o dönemler için oldukça zordu. Okuldan
gelir gelmez sobayı yak, arkasından buz gibi mutfağa git yemeği yetiştir. Çocuklar okula gidiyor
onların çamaşırları bir an evvel kurusun diye sobanın üzerinde tellere çamaşırı as. Velhasıl kısa kış
günlerinde bir hayli koşturmaca.
Ama biz çocuklar için apayrı bir keyifti soba. Sobanın üzerindeki havalandırma kapağından yanan
ateşin büyüleyici raksını seyretmeyi hep sevdim.
İnsanoğlunun ateşe düşkünlüğü her dönemde kendini gösteriyor sanki.
Okuldan eve yağmurlu havalarda dönmüşsek ve eğer sobamızda yanar vaziyette bizi bekliyorsa, ilk
yaptığımız şey, üzerimizdekileri çıkarıp sobanın yanında bir sandalyeye asarak kurutmak olurdu. Bir
yandan ellerimizi ısıtır diğer yandan mutfaktan gelen yemek kokusu ile kendimizden geçerdik.
Tatil sabahları aile için gerçekten mükemmel geçen saatlerdi. Sürekli oturduğumuz oda her zaman
daha sıcaktı ve daha büyük bir soba ile ısıtılırdı. Biz çocukların yattığı oda da gaz sobası vardı. Geceden
geceye sadece odanın soğunu kırmak için kullanılırdı. Sabaha karşı oda iyice soğumuş olur. Uyanır
uyanmaz diğer odaya koşardık. Sobanın üzerinde kaynayan çayın sesi, sobada kızartılmış ekmeklerin
mis kokusu karşılardı bizi oda da.
Sobaya yakın bir yere konulmuştu yemek masamız. O zamanlar mutfakta yemek yemek gibi bir
lüksümüz yoktu. Hemen her şeyimizi bu oda da yapardık.
Sekiz ya da dokuz yaşıma kadar sobalı bir yaşamın içindeydim. Daha sonra kaloriferli eve geçtiğimizde
annem çok rahatlamıştı, belki bizlerde daha rahattık.
Ama
İşte amasını şimdi düşünebiliyorum. Sobanın o birleştirici yakınlığı sağlayıcı özelliği, kaloriferli
yaşamda yok. Herkes kendi odasında, bireysel yaşamlara geçtik.
Çoğu kişi sohbeti öldürüyor diye televizyonu suçlar, ama sohbeti öldüren ilk şeylerden birisi
kaloriferli, rahat yaşamlar oldu kanaatindeyim.
Sobadan kaloriferli yaşama geçmek bir sınıf atlamakmıydı, yoksa çağın güzel getirilerinden biri mi?
Elbet tartışılır
Getirdikleri kadar bir çok güzel şeyi de beraberinde götürdü kaloriferler.
Ne üzerinde kaynayan bir çaydanlık var, ne de kış günlerinin vazgeçilmez meyvelerinin portakal ve
mandalinanın soyulup kabuğu soba üzerinde yakılınca çıkardığı o büyüleyici kokusu.
Eminim sobalı evde oturan okurlar okudukları zaman gülümseyip biz hala o güzelliği yaşıyoruz
diyeceklerdir.
Bir sobanın yapımı ve eve giriş hikayesiydi bana bunları yazdıran.
Kaloriferli bir yaşamla kültürümüzün bir kısmınıda mı kaybediyoruz acaba?
Gülhun ERTİLAV
YORUMLAR
Herkes gibi ben de gittim çooook eskilere.Karadeniz'de orman çok olduğundan kışları sobada odun yakılırdı. Okul dönüşü karanfil kokulu ıhlamur her zaman sobanın üzerinde bizi beklerdi.Bir de sobanın fırınında pişmiş kek ve patates.....Akşam yemeklerinden sonra gelen misafirler ağırlanırdı.Gerçi biz çocuklar ayrı odada ders çalışırdık ama o muhabbetin sıcaklığı ve şen kahkahalar bize de ulaşırdı.....O güzel günleri anımsatan yazınız çok güzeldi Gülhun hanım kutluyorum. Sevgiler.....selamlar....
Evet, teknoloyi ilerledikçe insanlar dediğiniz gibi bireyselliği daha çok tercih eder hale geldiler. Eskiden böyle şeyler, birleştiriciydi. Bunlar etrafında yapılan, sohbetler insana sanki terapi gibi de gelmekteydi. Şimdi ise, birbirimizden uzaklaşarak depresyonlarla dolu hayatlara yelkenlerimizi açmış olduk, sanki. Güzel yazıydı. Kutlarım.
Saygılarımla
su_misali(Gülhun Ertilav)
teknolojinin, yararları ve zararları oda ayrı bir yazı konusu elbet
teşekkür ederim
saygılarımla
Sabahleyin annemin sobaya ilk ateşi attığında çıkan "pof" sesini hiç unutmam. Ben ilk okula gidiyordum muhtemelen. Sobanın ilk tutuşma anında dışarıya verdiği hafif, kesif duman kokusu hala burnumda tüter. Kutlarım güzel bir paylaşımdı.
su_misali(Gülhun Ertilav)
teşekkür ederim, güzel yorumunuz için
saygılarımla
Zaman içinde kültürlerin oluşumunu ve kayboluşunu zincirin halkalarına benzetirim.
Birisi elveda diye el sallarken, birisi merhaba diye içeri girer.
Soba kültürü gider. Kalorifer kültürü gelir. O gider bir başkası gelir. Kendilerinden öncekiler gibi.
Sobadan önce de tandır Kültürü vardı.
O daha bir başka idi.
Yazınız zamanı geriye doğru gözler önüne sermiş.
Güzelde olmuş.
Kutlarım.
su_misali(Gülhun Ertilav)
ben bazı konularda cahil kaldım, tandırı hiç görmedim hep anlatılanları duydum, şuan kullanılıyor mu hala bilmiyorum
teşekkür ederim hocam yorumunuz renk kattı
saygılarımla
Değerli arkadaşım.
Çok haklı bir tespitle günün yazısı seçilen bu çalışmanız için kutlarım sizi. Beni alıp taa çocukluğuma götürdü. Hoş kaloriferli yaşama geçeli şurada ancak dört sene oluyor ama ben çok daha gerilere gittim. Özellikle de üstteki resimle birlikte enfes omuş yazınız. Tekrar tebrik ediyorum
Selam ve saygılarımla.
su_misali(Gülhun Ertilav)
bende tekrar teşekkür ediyorum saygıdeğer hocam
Sobalı dönemlerde bazı durumlardan şikayet etmiş olsak da şimdi bir yerde yanan bir soba gördüğümüzde mutlu oluyor ve hemen yanına yanaşıyoruz. Kim bilir belki onu kaybettiğimizdendir ki şu an bizlere değerli geliyordur.
İş yerimin hemen yan tarafında bir kahvehane var. Bazen yanan sobanın yanına bir kürsü çekip oturuyorum. Sonrasında muhabbet kendi kendi kendine oluşuyor. Örneğin biri diyor ki "sobanın hali başka" ve bazen saatleri bulacak bir muhabbet başlıyor o sobanın etrafındaki bir birini tanımayan insalar arasında. Herkesin sobaya dair bir çok anısı var ve bu anılar paylaşılıyor. O soba muhabbetini yapan insanlar başka bir gün, başka bir yerde kaşılaştıklarında bir birini hatırlıyor, selamlaşıp hal hatır soruyorlar. Bu yüzden sobanın birleştiriciliği bana göre tartışılmaz bir gerçektir. Yani kısacası rahatlık insanları bir birinden koparıyor diyebilirim.
Doğru ve yerinde tespitleriniz için teşekkür eder, haklı gün seçkinizi kutlarım.
Selam ve saygılarımla...
su_misali(Gülhun Ertilav)
çok teşekkür ediyorum değerli yorumunuz için
saygılarımla
su_misali(Gülhun Ertilav)
bende üzüldüm
tekrar istiyorum o yorumu:)))
saygılar hocam
Sevgili Gülhun,
(Çok ilginç ve çok rastlanmayan bir ismin va ayrıca söylemeden geçmeyeyim)
Gerçekten de sobalı günlerimiz bir başkaydı. Üzerinde kestane, mısır patlatmalar yazını okurken gözlerimin önünden canlandı. Gece yatmaya giderken sobalar söner soğuk odalarda uyurduk ama sabah kaltığımızda pek bir zinde olurduk.
Güzel yazın için ve güne gelişi için kutluyorum.
Sevgiler :)
su_misali(Gülhun Ertilav)
ismimi seviyoırum :)))
teşekkür ederim yorumunuza
saygılarımla
sobanın üzerine elma kabuklarını atardık. bazende kolanya serpiştiriridik..
mis gibi kokardı.
mısır pişirir patatez közlerdik..
çocukken..
bir keresinde banyodan çıkınca ablamla., öce ben ısınacağım derken karnım yapışıvermişti sobanın borusuna..
ey gidi günler..
beni ta nerelere götürdü yazınız..
sevgilerimle güzel dost kalem..
su_misali(Gülhun Ertilav)
onu unutmuşum bakın
bizde annemler odadan çıkınca kolanya serper onu koklardık:))
teşekkürler, saygılar
Ben Erzurumlu bir hemşehrimin sözüyle katılayım.
Sormuşlar Erzurumluya
Amca küresel ısınma hakkında ne düşünüyorsun?
Sabanın yerini hiç bir şey tutmir.
hemşehrimle aynı fikirdeyim
Güzel bir paylşımdı tebrik ediyorum bir an geçmişi hatırladım.
Gönlüne kalemine sağlık.
selam ve saygılarımla...
su_misali(Gülhun Ertilav)
teşekkür ederim dost kalem
saygılar
varoşların tezekli tandırlı sobalı yaşamı devam ediyor doğal gaz rüyasını bile göremeyecekleri bir yaşam ve aile bağları devam ediyor merkezileştikçe çekirdek aile yapısı bireyselleşmeyi artırmakta soba bahene...tebrikler.saygılar.
su_misali(Gülhun Ertilav)
haklısınız
soba bahane
teşekkür ederim
saygılar
NEYDİM
İlk kar yağdığında ,
Ben böylemiydim .
Bağla ister zincirle ,
Yine giderdim .
Önce hamur teknesiydi kızağım .
Elim tutunca keseri ,
Bir kızak da benim oldu .
Kışın kaya bildiğim .
Hohlamakla ısınırdı mor ellerim .
Naylon ayakkabım .
Kar da ,don da yürüyemediğim .
Sahi o zamanlar ,
Neydim.
Aldı götürdü yazınız o amca gibi sıcaçık anılarıma,tebrik ederim saygılarımla.
su_misali(Gülhun Ertilav)
teşekkür ederim Hasan Bey
saygılarımla
yukarıda ki resim varya o resimdeki gibi maşıngamız vardı bizim orada ona maşınga deriz burada kuzine diyorlar.Hala daha da bahçedeki evimizin mutfağında var fırın kızmında kabak böreği yada pomak böreği üzerindeki ocak kısmında ya tavuklu kapama ya şıngıllı mantı yada kurufasulye onun yanındaki küçük ocak gözünde tıkrdayarak kaynayan arasıra maşınganın üzerine çozdiye damlayan suyuyla çaydanlık yada ibrik kenarlarında portal kabukları kahvaltıda ekmek dilip yemeler hamursuz ekmek yapmak offff ya ben çocukluğumu özledim çoculuğumdaki evimi özledim şimdi kaleriferli ev hayel gücümüzü çaldı
çok güzel yazıydı nostalji yaptım sayenizde
selamlar saygılar
su_misali(Gülhun Ertilav)
netten çok aradım eski bir soba resmi ama bulamadım malesef
evet bu tarz sobalara kuzine denir ama bizim bu taraflarda klasik sobalar kullanılırdı, hiç kuzine görmedim, ancak böyle resimlerde:)
teşekkür ederim arkadaşım
sevgiler
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
saygılar
evet annem eskilere özlem hiç bitmeyecek
nekadar rahatımıza düşkünsekte bazı güzellikleri kaybediyoruz
sobanın sıcaklığını üzerinde demlenen çayı pişen kestaneyinasıl unuturuz hep özledik hem çok
esi günlerinanımsattığın için çok sağ ol kızım sevgimlesin herdaim
su_misali(Gülhun Ertilav)
vefalı yüreğini ve elllerini sevgi ile öopüyorum
çandarlıda yazlığımda eşimle yaz kış oturalım dedik. uyuyan soba diyorlar kovalı. ...kömürü doldur üsten yanıyor...çıtır çıtır.... kestaneyi... fındık kavur ekmekleri ısıt aman allahım yakarken eziyeti olsada büyük haz veriyor...sevgili günhun bende kaloriferli evlerin kişisel yaşamasındaki etkilerine yürekten katılıyorum saygılar sevgiler yazın çok sıcaktı
su_misali(Gülhun Ertilav)
en kısa zamanda Kaptan-ı Derya ile çandarlıya gelmeye karar verdik:)))
saygılar, hürmetler
İzmir Yenifoça'da yazlığımız var.Hafta sonu güneş biraz yüzünü gösterince hanım dayanamadı, gidip ağaçları asmaları uyanmadan budayalım dedi.
Akşamları kuzine soba kurulu onu yakıyoruz.
Yanarken küt,küt ,küt diye ses çıkarıyor.
Fırınına patatesler koyup pişiriyoruz.Komşularla beraber,şöyle pişmiş patatese bir yumruk
vurp ikiye ayırıp,az tuzla beraber üfleye üfleye afiyetle yiyoruz.
Canınız çektiyse, buyurun misafirimiz olun değerli arkadaşım.
Tezek sobasının alt kısmna geven koyup üst kısmına tezek doldurup alttan yakardık.
Tezek sobası bir de tüttümü ....
Anılarımızı debreştirdin arkadaşım.
Sağlıcakla kalınız...
bobcat
su_misali(Gülhun Ertilav)
kaybettiğimiz değerler arasında görüyorum ben sobayı
teşekkürler yorum için Mehmet Bey
saygılar
EVET YAA BEN DE ÖZLEDİM SOBANIN ETRAFINDA TATLI TATLI SOHBETİ.ÜZERİNDE DEMLENEN ÇAYI HATTA HATTA KESTANE KEBAP YAPTIĞIMIZ O NEŞELİ GÜNLERİ OFFF OFF ÖZLEDİM ÇOK ÖZLEDİM BEN DE ÇOK ÇOK GÜZEL BİR YAZIYDI UZAKLARA TAAA UZAKLARA ALIP GÖTÜRDÜN BENİ İNAN SEVGİMLESİN TATLI MELEĞİM
su_misali(Gülhun Ertilav)
canım arkadaşım teşekkür ederim
sevgilerimle
Sobanın güzelliklerini, yararlarını hâlâ yaşıyorum. Bu sobadan artık kurtulacağım sevinciyle hüznünü birlikte yaşıyorum. Çünkü artık kaloriferli bir evim var,taşınacağım. Yıllarca yaşadığım
evi ve anılarını bırakıp. Gerçekten eski samimi odalarımız, sobalarımız da yitip gitti.O küçük ve
insan sıcağı evler nerede?..Üstünde güğüm ve çaydanlıkla karşımda duran sobamın bir fotoğrafını
çekmeliyim. Kara kalem resmini çizmiştim önce.
Tebrikler,içten duygularla yazılmış bir yazıydı.
sevgilerimle..
su_misali(Gülhun Ertilav)
ben çok aradım öyle fotoğraf daha gerçekçi olsun anlatım diye
sevgiler
glenay
Köydeki evimiz ahşap, odadan içeri giriyorsun sağda solda sedir var keçe serili
eski hasır kolduklar( yaslanmalık)
yünden minderler, soba baş tarafta yanıyor.Annem ekşi hamurla hamuru yoğurmuş bekletmiş, hamur şişmiş ekmek olmaya hazır.Bakır gügüm bir tarafttan kaynıyor lağ lağ..lağ... melodileriyle, bir taraftan tencerede yemek pişiyor onunda melodisi ayrı, pencereden dışarıya bakıyorum duman sarmış çiseliyor...offff offf
abla ben köye gidiyorum size kalsın şehir:))
Harika bir nostaljiydi
gecenin bu saatinde uyumaya giderken o günleri düşünüp uyuyacağım
sevgilerimle
su_misali(Gülhun Ertilav)
biliyormusun?:))
o ekmeğin kokusunu hissetim bir an
teşekkürler kardeşim
Mehmet Ziya Dinç
birer dilimle ağzımızı tatlandırırdık..
İçeride soba yanarken dışarıda ki karın yağışını cam dan seyretmenin keyfi bir başka güzel, çayı ateşte kaynayan suyla demleyip içmenin tadı da elbette ve sobanın üzerin de kışın kestane pişirmekte bu güzelliklerde zamana yenildi bazı değerlerimiz gibi.. çocukluğumu hatırlatan yazınızı ve şahsınızı tebrik ederim Gülhun hanım sevgiler..
su_misali(Gülhun Ertilav)
teşekkür ederim Aliye Hnaım
sevgiler
Sobadan öceki dönemleri hatırlıyorum..
Ocak başı sohbetlerinin tadına doyulmazdı...
Birde meşe odunu yaktın mı keyfine doyulmazdı....Güzel anılar,güzel anlatım...kutladım selamlar
su_misali(Gülhun Ertilav)
ben kendimi şanssız görenlerdenim
hayal meyal hatırladıklarımdı bunlar
teşekkürler, saygılar
Çok güzeldi yazınız,çok uzun yıllar öncesine gittim okurken.Kaleminiz daim olsun,benden size sevgiler,selamlar olsun.
su_misali(Gülhun Ertilav)
teşekkür ederim vefalı kalem dostu
her dem saygı ile
Evet eskiden herşey çok hoş ve güzeldi samimi sevecen kucaklayıcı,böyl egüzel bir yazı kaleme aldıgın için sizi yürekten kutlarım sevgilerimel ;Bogazın kıyısından slm
su_misali(Gülhun Ertilav)
teşekkür ederim
saygılar
su_misali(Gülhun Ertilav)
moral depoladım yorumunuzla
saygılar