- 827 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MERYEM ANA'NIN ÜÇ SRRI
HZ. MERYEM’İN 3 SIRRI
(Vatikan’ın Sonu mu Geliyor?)
Hıristiyan dünyası, dini faaliyetlerini Ortaçağ’dan günümüze kadar başarılı bir şekilde taşımayı başardı. Hıristiyanların iddialarına göre Hıristiyanlığı yayma faaliyetleri üç aşamalı olmuştur. Hıristiyanlığı birinci bin yılda Avru-pa’ya, ikinci bin yılda Asya ülkelerine yaydıklarına inanıyorlar. Üçüncü bin yılda da Hıristiyanlığın bir mezhebi olan Katolikliği tüm dünyaya yayacak-larını iddia ediyorlar. Vatikan, amaçlarına ulaşabilmek için türlü entrika ve senaryo üretmekte pek mahirdir. Fatima olayı da bu entrikalara ve senar-yolara güzel bir örnek olmuştur.
Yıl 13 Mayıs 1917. Portekiz’in Fatima Kasabası’nda çobanlık yapan üç ço-cuk, Meryem Ana’nın yanlarına geldiğini ve kendilerine üç sır verdiğini id-dia etmiştir. İddiaya göre Meryem Ana, altı ay boyunca her ayın 13’ünde kendileriyle görüşmüş ve bir takım sırlar vermiştir. Bu iddiaların yaşandığı günlerde binlerce Hıristiyan, Meryem Ana’nın göründüğü yere akın etmiş ve güneşin gözler önünde dans ettiğini söylemişlerdir. Papa 9. Pius, Mer-yem Ana’nın göründüğü yerde hazır halde beklemiş ve oraya akın eden Hıristiyanları büyük bir huşu(!) ile takdis etmiştir. Papalık, olayı pekiştir-mek için Meryem Ana’nın göründüğü yere bir de manastır yaptırmıştır.
Papa 2. John Paul, olayın yıldönümünde Fatima Kasabası’na gitmiş ve ayinleri idare etmiştir. Papa 2. Paul, Hıristiyanlara 13 Mayıs 1981 yılında kendisine düzenlenen suikasttan kurtuluşunu Meryem Ana’ya borçlu oldu-ğunu söyleyerek olayın gerçek olduğunu ispat etmeye çalışmıştır. Hatta Meryem Ana’nın, Mehmet Ali Ağca’nın tabancasından çıkan merminin yö-nünü değiştirip araca saplanmasını sağladığını da üzerine basa basa an-latmıştır. Araca saplanan mermi, müzeye konulmak üzere Fatima Kasaba-sı’na bağlı olan Leiria Piskoposu’na teslim edilmiştir.
İtalyan Savcı Carlo Palermo, Papa suikastını titizlikle araştırmış ve 1998 yılında yayınladığı ‘Hedefteki Papa. Papa’ya, Fatima adına yapılan suikast girişimleri’ adını verdiği kitapta Ağca cinayetinin ardında Fatima’nın üçüncü sırrının olabileceğine işaret etmiştir. Hatırlanacağı üzere Papa 2.John Paul, Mehmet Ali Ağca ile görüştükten sonra Ağca’yı affettiğini belirtmişti. Meh-met Ali Ağca da papa ile görüşmesinde Papa’ya Fatima’nın üçüncü sırrını sorduğunu söylemişti. Çok ilginçtir ki Papalara yapılan suikastların tarihleri hep aynı olmuştur. Mesela: 13 Mayıs 1981 tarihinde Köln Piskoposu Kardi-nal Joseph Hoffner, Hz. Fatima’nın türbesinde düzenlenen dini törende; “Terörizm hiçbir zaman bugünkü gibi yaygın olmamış ve bugünkü kadar en üst düzeydekileri tehdit etmemişti” demişti. Birkaç saat sonra da San Pietro Meydanı’nda Mehmet Ali Ağca, Katolik Kilisesi’nin lideri Papa II. John Paul’e suikast düzenlemişti. Bir sene sonra; yani 13 Mayıs 1982 tari-hinde Papa, Portekiz’de Fatima’nın türbesini ziyaret ederken, kökten dinci bir rahip Juan Fernandez Krohn, cüppesinden çıkardığı sopayla papaya saldırmış; “Papaya ölüm. San Pietro’nun sömürücüsü” diye bağırarak Pa-panın kafasına sopayı vurmaya çalışmıştı. Savcı Carlo Palermo yazdığı ki-tabında; “ Ağca’nın cinayet girişiminde, mantıki bir çerçeve içine oturtul-ması ve izahı zor olaylar var. Sembollerle anlam kazanan olaylar bunlar. Ama güçlü dini motiflerden ilham alan, terörist gruplar, fanatik katiller, uluslararası gizli servis örgütleri ve mason localarının yer aldığı bir resim var karşımızda, bunu görmezden gelemeyiz” demiştir. Savcının bu sözleri üzerinde ve gelişen olaylar üzerinde biraz düşündüğümüzde, Fatima olayı-nın tamamen düzmece olduğunu düşünebiliriz.
Meryem Ana’nın üç çoban çocuğa verdiği ileri sürülen sırların ikisi açıkla-nırken; ne tuhaftır ki üçüncü sır uzun yıllar sonra açıklanabilmiştir. Polon-yalı Papa üç sırrı şöyle açıklamıştır:
a-) Kıyamet günü yaklaşmıştır. İnsanlar, Hıristiyan olmadıkça asla cennete giremeyecektir. Papaya inanmayanlar kâfirdir ve ebedi azapta (cehen-nemde) yanacaklardır.
b-) Sovyet Rejimi yıkılmalıdır. Aksi halde Hıristiyanlığa ve kiliseye karşı büyük bir darbe inecektir. Bunun sonucunda da Allah insanları cezalandı-racaktır.
c-) Hıristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen Papalara (evliya) ardı ardına suikastlar düzenlenmiştir. Bu suikastlar da Fatima’nın üçüncü sırrıdır.
Fatima’nın üç çoban çocuğa açıkladığı kehanetteki, Komünizmin Tanrı ta-nımaz ideolojisinin kurbanları arasında ilerlemeye çalışırken, üzerine açılan ateş sonucu yere düşen beyaz elbiseli adamın Polonyalı Papa olduğu açık-lanmış ve böylece Papanın ‘aziz’, ‘evrensel’ ve ‘Meryem Ana’ tarafından kutsanmış olduğu mesajı verilmek istenmiştir. Ayrıca Papalık, umutsuz hastaların Meryem Ana’yı yani Fatima’yı ziyaret ettiklerinde şifa buldukları yaygarasını çıkartarak Fatima Olayı’na bir ulûhiyet kazandırmış ve Hıristi-yanların daha sık burayı ziyaret etmelerini sağlamış ve böylelikle Vatikan’a yapılan bağışların ve vergilerin miktarını artırmak istemiştir.
Müslümanlara ve Hıristiyanlara baktığımızda; Müslümanların ve Hıristiyan-ların dinlerini gerektiği gibi yaşamadıklarını görürüz. Bir kısım Müslüman’a sorulduğunda sadece Müslüman olduğunu, bir kısım Hıristiyan’a soruldu-ğunda da sadece Hıristiyan olduğunu söylemekle yetinmektedir. Oysa ilahi dinlerin tamamında Allah’a ibadet esastır. İslam’dan uzaklaşan Müslüman-lar, tarihin her döneminde Hıristiyan misyonerlerinin hedefinde olmuştur. Bu konuya dikkat etmek gerekir.
Son günlerde, Avrupa’da eğitimli kişilerin daha çok dinler üzerinde araş-tırma yaptıkları biliniyor. Kuran-ı Kerim üzerinde araştırma yapan aydınlar, Kuran’ın hiçbir şart altında ve hiçbir şekilde bir insan marifeti olmadığını, okuyana büyük bir haz ve ilham verdiğini belirterek İslam’ı seçmektedirler. Aydınların ısrarla üzerinde durduğu bir şey daha var ki; o da hakiki İncil’in Vatikan tarafından saklandığıdır. Hakiki İncil’de Son dinin İslam olduğu ve Hz. Muhammed’in son peygamber olduğu açıkça belirtilmiştir. Hz. İsa’nın, Hz. Muhammed’i müjdelediği ve Hıristiyanların Hz. Muhammed’e tabi ol-maları gerektiği belirtilmektedir. Bu bilgiler din âlimleri tarafından defalar-ca açıklanmıştır. Bilindiği üzere Hıristiyan dünyasında çeşitli kişilerin ismini taşıyan İnciller bulunmaktadır. Bu durum Hıristiyanların dikkatini çekmek-tedir. Müslümanlar ve Hıristiyanlar, Barnabas adıyla bilinen İncil’in orijinal İncil olduğunu düşünmektedir. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da 1500 yıllık olduğu tespit edilen deri üzerine yazılmış bir İncil ortaya çıktı. Şimdi bu İncil üzerinde ilmi çalışmalar yapılmaktadır. Şayet ortaya çıkan bu İncil orijinal ise o zaman Hıristiyan dünyasında soğuk rüzgârlar esecek demek-tir. Zira gerçek İncil her şeyi ortaya koyacak, mesajları Hıristiyan ve İslam dünyasına açıkça okunacaktır.
Buraya kadar aktardığımız bilgiler ışığında özetle şu tespitlerde bulunabili-riz.
Fatima’nın üç sırrı safsatasıyla;
a-) Vatikan, dünyayı Hıristiyanlaştırmak istemiştir. Bunu gerçekleştirmek için Müslümanlar arasına nifak tohumları ekerek Müslümanları İslam’dan koparmaya, ortaya çıkan dini boşluktan veya buhrandan faydalanarak Müslümanları Hıristiyanlaştırmak istemiştir.
b-) Vatikan Sovyet rejimini (Komünizmi) devirmek istemiştir. Vatikan, Sovyetler Birliğine dini bir savaş açmıştır. Komünizmin Tanrı tanımaz ideo-lojisini malzeme olarak kullanarak Rusların Hıristiyan olması için yoğun çaba sarf etmiştir.
c-) Vatikan, bir takım karanlık güçleri kullanarak Meryem Ana’nın sırları adına suikastlar tertipleyerek bir yandan Hıristiyanlıktan kopmaları önle-mek, diğer yandan da kilise gelirlerinin artmasını ve Papalık saltanatını de-vam ettirmek istemiştir. Şu sıralar Vatikan, eğitimli Hıristiyanların Kuran’ı inceledikten sonra İslam’a geçmeleri karşısında derin bir kaygı ve şaşkınlık yaşamaktadır.
d-) Hıristiyanlığın propagandasını yapıyorlar: Papa 2. John Paul, Mehmet Ali Ağca’yı affederek dünya insanlığına Hıristiyanlığın af ve kardeşlik dini olduğu mesajını vermek istemiştir. Ağca’da Papaya Fatima’nın üçüncü sır-rını sorduğunu söyleyerek Fatima olayının gerçek olduğunu tüm dünya in-sanlığına inandırmak istemiştir. Vatikan, papa-Ağca olayını ve cereyan eden diğer olayları önceden tertiplemiş ve sahneye koymuştur. Zira olay-lar vuku bulduktan sonra tarihler ve olaylar önem kazanmaya başlamıştır. Olaylar vuku bulmadan önce niçin bu tarihler ve olaylar dünya insanlığı ile paylaşılmamıştır? Bu durum size tuhaf gelmiyor mu?
Halit DURUCAN
26.02.2012
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.