- 1156 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
NEREDEN NEREYE
NEREDEN NEREYE
bakar, başıboş.
Yanmaz da yürekler, güneşe atsan;
Bir kibrit, bir orman yakar, başıboş.
Tarih, kutuplara kaçmış bir fener,
Buz denizlerinde çakar başıboş.
Yirmi dokuz harfte sözde aydınlar,
Yafta yazar, isim takar, başıboş.
Allah’ım sen acı bu saf millete!
Akşam yatar, sabah kalkar, başıboş...
N.F.K.
başı boş kalmışız yıllarca öz yuvamızda
okutmuşlar bize cahil kalmak için ne varsa z.ö.
“Biz kimiz ne idik nasıl olmalıyız?” sorularının yerini “Ben neyi nasıl alırım?”sorularının aldığı günümüzde çocuklarımız bilmeleri gereken hiçbir şeyi bilmiyor da öğrenmemeleri gereken her şeyi bir çırpıda ezberliyorlar.Bu yüzden ömür boyu kurtulamayacakları hatalarının esiri oluveriyorlar.
İstemenin sahip olmak için yeterli olduğunu zannedip ha bire istiyor çocuklarımız. Ana babalarını kendilerinin isteklerini yerine getirecek memurlar gibi görüyorlar çünkü. Onlar da zaten biz çok çektik evlatlarımız çekmesin diye ellerine bir liste tutuşturulmadan da elleri kolları dolu geliyorlar her gün evlerine…Bedenlerin ihtiyaçları karşılanıyor da ruhlarınki hiç düşünülüyor mu?
Başarı denen şey sadece öğretimde aranıyor.İşin eğitim kısmı yok sanki…Çocuk derslerden 5 almadığı zaman notunu zayıf olarak değerlendiriyor da öğretmeniyle sıkı bir not pazarlığına tutuşmayı yüzsüzlük olarak kabul bile etmiyor.
Akrabalık can çekişiyor.Kimse akrabalarına tahammül edemiyor.İşin sevindirici tarafı şu ki üç kuruş için birbirine düşen kardeşlerin tek kalan çocukları böyle bir dertten temelli kurtuluyorlar.
Bizi eğiten dizilerimiz yanlışı öyle başarıyla öğretiyor ki her dizi bir rehber.İnsanın burnunu pislikten hiç çıkartmayan bir rehber ama.
Çocuklarımızı bu hale getiren bizler pekala bu halden kurtarabiliriz de. Biraz zaman alsa da zararın neresinden dönülse kardır.Kendi değerlerimizle süslenmiş masallar, şiirler,hikayeler bu konuda bize en büyük yardımcılar.
Onları dolduracak,süsleyecek olan kalemlere ihtiyacımız var sadece.Her ne kadar cebini doldurmaktan başka düşüncesi olmayan tüccarlar etrafımızı kuşattıysa da para kazanma derdinden uzak, çocuklarımıza yakın olma derdiyle dertlenmiş gönüllerin kullanacağı kalemler fırçalar da elimizin altında:
“Hırs ve azim farklı iki kardeş
Biri sadece kendine almak ister
Diğeri çalışıp kazanmayı seçer
İsteyen alır,çalışan kazanır...
Yüz bin devir ilerde olana yetişmek
İleriye yönelip geriye bakmak ister
Sorun en modern mühendislere
Hangi araba var ki aynasız ilerler.
Vuslat vakti gelince hayallerimle
Aslımda gezineceğim kalemimle
Karşılaşırsam orda sevdiklerimle
İyilik,güzellik,incelik ve yücelik
Kucaklaşacağım bütün samimiyetimle.”
Gün bu gündür deyip kalemime sarılıyorum,hiç bırakmamacasına…Yaradan utandırmasın dileklerimle…
YORUMLAR
başı boş kalmışız yıllarca öz yuvamızda
okutmuşlar bize cahil kalmak için ne varsa z.ö.
“Biz kimiz ne idik nasıl olmalıyız?” sorularının yerini “Ben neyi nasıl alırım?”sorularının aldığı günümüzde çocuklarımız bilmeleri gereken hiçbir şeyi bilmiyor da öğrenmemeleri gereken her şeyi bir çırpıda ezberliyorlar.Bu yüzden ömür boyu kurtulamayacakları hatalarının esiri oluveriyorlar.
Haklısınız Zeynep Hanım;
Çok zamandan beri beni de huzursuz eden bir konuya dikkat çekmişsiniz ki ben de sizin gibi çoçuklarımızın hayatını geleceklerini istemeden de olsa karartıyoruz ki hiç farkında değiliz diye düşünmekteyim.
Çözümü de sizinde tespitiniz gibi,kendi değerlerimizle süslenmiş çoçuklara yönelik eğitim çalışmaları olmalıdır.
Sizin bu yazınıza benzer yazmış olduğum ''ÇOCUKLARINIZLA OYNAYIN''
isimli yazımda geçen bir iki cümleyi buraya aktarıyorum.
Bir asır öncesinde bir yazarımızda aynı dertten muzdarip olarak bakın neler yazmış
-Çocuk mümkün olduğu kadar çocuk kalmalıdır.İleride onu zaman olduracak ve kemale erdirecektir.Meyve yetiştirir gibi onu çarçabuk oldurmak ona suikast etmektir.
-7-8 yaşların da bir çocuğa bir çok şey öğretmek onların dimağlarının kolaylıkla kabul edemeyeceği şeyleri belletmek bir cinayettir.
’Çocukların serbestçe koşup oynamalarına müsait bir bahçesi bulunmayan mekteb ibtidaiyenin(ilkokulun) zindandan farkı yoktur.
SELİM SIRRI(TARCAN) BEY
1913 Tarihli ’Terbiyede oyunla ınkılab’ adlı makalesinden.
Duyarlı bir yürekle yazdığınız bu yazınızdan dolayı sizleri tebrik ediyorum.
SAYGILARIMLA.
Yazmak zor iş, çocuk yetiştirmek de... Hele de günümüzde... Bazan farkında olmadan, iyilik yaptım zannıyla, kötülük yapıyoruz çocuklarımıza. Tabii ki, sadece biz şekillendiremiyoruz çocuklarımızı. Hızla kirlenen dünyanın ellerine bırakacağımız çocuklarımızı yalıtılmış bir dünyada yetiştirmek de mümkün değil. Elimizden geleni yapıp, gerisine tevekkül... Allah utandırmasın, cümlemizi...
Rast gelsin. Selamette kalın...