- 2073 Okunma
- 13 Yorum
- 0 Beğeni
KARIŞIK KURUŞUK BİR HİKAYE
İlçe Milli Eğitim Müdürü Nurullah Bey Kültür Merkezinde düzenlenen münazara yarışmasında birinci gelen ekibe ödüllerini verdi. Katılımcı öğrencilerin her birisini ayrı ayrı öptü. Daha sonra yarışmaya katılan diğer lisenin öğrencilerini de tebrik edip onları sahneden uğurladıktan sonra açtı ağzını yumdu gözünü.
-Arkadaşlar böyle saçma sapan bir münazara olur mu? Münazaranın konusuna bakın hele. ‘’İnsanın eğitiminde aile mi daha önemlidir yoksa okul mu?’’ Başka bir platformda ve başka yarışmacılarla olabilir böyle bir münazara ama öğrencilerin katılacağı ve öğretmenlerin jüri olduğu bir platformda hem de yarışma olarak olamaz. Jürinin tarafsız kalması mümkün müdür böyle bir münazarada? Nitekim de öyle oldu. ‘’Aile’’ faktörünü savunanlar daha iyi bir savunma yapmışlardı ama jüri ‘’ucu bize dokunuyor’’ diye öteki grubu birinci seçti.
Sonra bana döndü:
-Sami Hocam ! Bundan sonraki yarışma için konu seçme görevini sana bırakıyorum. Şu edebiyat öğretmenlerine göster bakalım bir Tarihçinin nasıl münazara konusu seçebileceğini.
Görev gayet açık ve netti. Böyle bir görevin bana verilmiş olması hani gururumu karbonat atılmış çay gibi kabartmadı desem yalan olur. Öyle bir konu bulmalıydım ki görenler parmak ısırmalıydı.
Eve gelip kara kara düşünmeye başladım ve sonunda buldum. Evet Buldum. Konu: : ‘’TAVUK MU YUMURTADAN ÇIKAR, YOKSA YUMURTA MI TAVUKTAN’’ olacaktı.
Ertesi gün bizim liseye ve tartışmayı yapacağımız lisenin müdürüne münazara konusunu bildirdim. Bu gayet anlamlı ve bir o kadar da önemli konuyu bulabilmiş olduğum için bizim okulun müdürü beni adeta öpücük yağmuruna tutarken diğer lisenin müdürü de telefonu yaladı sanki benim yanağım diye. Şapırtısını kulaklarımla duydum çünkü.
Daha sonra biyoloji öğretmenlerini organize ederek yumurtanın oluşumu, o tüylü popodan çıkıncaya kadar geçirdiği tüm evreler hakkında bilgi verdirtirdim münazaracı öğrencilerimiz için. Bizim okul feci şekilde hazırdı. Gelen istihbari bilgilere göre diğer lise de çok sıkı hazırlanmıştı.
Derken efendim. Münazara günü geldi çattı. Salonun en ön sırasını Milli Eğitim Müdürü ve avanesine ( Pardon Şube müdürlerine ) ayırıp onların önlerindeki sehpalara çiçekler, kurabiye tabakları, meyve suları filan yerleştirip öğrenci milletinin zinhar o en öndeki sıralarda oturmasını önlemek için de kollarında ‘’Gardiyan…Hayatım etme ziyan ‘’ yazılı bantlar bulunan ( Ya pardon Görevli yazısı diyecektim ) beş on serdengeçti öğrenciyi sehpalar etrafına konuşlandırdıktan sonra öğrenci ve öğretmen taifesini içeri aldım. Öğretmen taifesinin az bir kısmı tabii ki hemen Milli Eğitim müdürünün oturacağı sıranın arkasındaki sıraya yalakalık rütbe ve derecelerine göre yerleştiler. Yalaka başları ise aynı onun sırasındaki boş koltuklara tabii ki. Yalaka olmayan büyük bir grup ise örğencileriyle yan yana ve daha arka sıralarda oturmaktaydı.
Sonunda Nurullah Bey geldi ve başı ile bir işaret çakarak münazarayı başlatmamı istedi.
İlk sözü alan bizim okul öğrencisi , bir horoz ile bir tavuk arasındaki cinsi münasebetten başlayarak Horoz efendinin doğumhane kapısında kendisine ‘’ Müjde nur topu gibi bir yumurtanız oldu ‘’ denmesine kadar geçen tüm evreler hakkında izahat verdi.
Daha sonra karşı grup adına söz alan bir öğrenci Yumurtadan yapılabilecek tüm yitecekler hakkında engin bir bilgi sundu. Meğer yumurtadan sadece omlet ve menemen yapılmıyormuş.
Daha sonra yarışma iyice kızıştı. Bizim Liseden başka bir öğrenci Yumurtanın faydalarını saydı döktü.
Karşı taraf boş durur mu onlar da ‘’Yumurta kolestrol yapar’’ dan başladılar. Çok yenmesi halinde alerji yapacağına kadar bir sürü zararlarından bahsettiler.
Nihayet konunun ana hedefine gelinmişti. Evet tavuk mu yumurtadan çıkıyor yoksa yumurta mı tavuktan çıkıyordu?
Bizim okul öğrencisi ve son sözcümüz masanın altına eğilip oradan ayaklarını iple bağladığı bir tavuk ve bir adet de yumurta çıkardı. Ve öldürücü soruyu sordu.
-Değerli arkadaşlar ve muhterem jüri üyeleri. Sağ elimde bir tavuk ve sol elimde bir yumurta görmektesiniz. İçinizde bir tek Allah’ın kulu bu tavuğu bu yumurtaya sığdırabilirse biz yarışmadan yenik olarak çıkmayı kabul ediyoruz. Sizin de gördüğünüz gibi koskoca bir tavuğun bu ufacık yumurtadan çıkması mümkün değildir.
‘’Tamam’’ dedim kendi kendime kesinkes kazandık yarışmayı. Böyle muazzam bir savunmadan sonra karşı taraf ne halt ederse etsin kazanmaları mümkün değil. İşte ben tam olarak böyle düşünürken müthiş bir şey oldu:
Ayakları bağlı olan tavuk her nasılsa ayaklarını çözdü. Masanın üzerindeki mikrofona geldi ve gayet tane tane konuşmaya başladı.
-Ey insan oğlu…Neredeyse dünya kurulduğundan beri etimizi yemektesiniz. Günümüzde bizden dönerden kıymaya, ızgaradan burgere kadar yapmadığınız halt kalmadı. Ne kanadımızı kodunuz ne ciğerimizi, taşlığımızı. Eyvallah dedik bu güne kadar. Ama bundan sonra susmayacağız. Çünkü sustukça sıra yumurtalarımıza geldi.
-Siz ne biçim mahluklarsınız? Haydi bize saygınız yok bari emeğe saygınız olsuz. Biz o yumurtaları yumurtlayıncaya kadar ne çileler çekiyoruz. Popomuz yırtılıyor. Siz bunu kolay mı sanıyorsunuz?
-Bizim Horozlarla yaşadığımız özel hayatımıza ne diye karışırsınız? Aşkımızın mahsulleri olan yumurtalarımızı ne diye böyle ulu orta yerlerde dile getirisiniz?Yumurta mı tavuktan çıkarmış yoksa tavuk mu yumurtadan? Size ne? Alemin derdi sizi mi gerdi? Bu kadar polemiğe, demagojiye ne gerek var?
-Hem tavuklarla ve yumurtalarla ilgili bir münazarayı niçin öküzlere dinlettiriyorsunuz? Bırakın tavuklar kendi sorunlarını kendileri halletsinler.
Daha sonra çok daha feci bir şey oldu. Salona giren bir sürü tavuk kıçlarını bana döndüler ve beni yumurta yağmuruna tuttular. Nöbetçi öğrenciler Nurullah Bey’e kalkan olduklarından, ben de yanımda şemsiye getirmediğimden tepeden tırnağa yumurtaya bulandım.
Bu kadarla kalsa iyi. Daha sonra salona giren horozların da yardımıyla tamamen yumurtaya bulanmış olan beni nereden çıktığını anlayamadığım bir tavaya koyup omlet yapmaya kalktılar. Altımda yanan ateşin harıyla giderek katılaşmaya başladığım anda kan ter içinde uyandım uykumdan. Ayağım kuzine sobaya değmek üzereydi. Sobanın başında uyuyup kalmışım.
Yattığım yerden doğruldum. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendime gelmiş ve münazara konumu da bulmuştum: ‘’ Sağlıklı bir yaşam için yoga mı daha önemlidir yoksa plates mi?’’ Nasıl konu ama?
YORUMLAR
her tavugun eti yenir demi hocam:)) ilgincdi hikaye..rüyalarda olmasa uyumak neye yarar.Karanliklar görmeyen gözlere gözlük olup perde perde sahne sahne misafirlik yapar.Cokmu ebedi oluyom acep:)).yüreginize saglik hocam.Gecenlerde tavugun biri elime aldim.ilkönce lavaboda yeni dogmus bebek gibi bici bici diye yikadim.Poposuna bi saplak vurdum tavuk güldü.Evet iyi duydunuz tavuk resmen güldü.Nasilmi anladim? nasil olacak parca pincik ettikden sonra bicagi elime dürttümde ondan anladim.Allahim dedim;BENi AFFET!! zavalli tavugun metobolizmasinda degisim yapdim.Anasimi desem,horozmu desem yosam yumurtami desem ay bilmiyom ki ben nedesem.Gelseydi o tavugun akrabalari olduguna inanamazlardi ve hatta otopsi yapdirmaya kalkarlardi kasaplara.. yü hehhehe..kacdim daha fazla sacmalamadan..bulasiyo malum espiri.
sami biberoğulları
Yorum çok hoştu. Çok teşekkürler.
Selam ve saygılar.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
BU GÜN BENDE BİR EKSİKLİK VARDI MUTSUZDUM SONRADAN ANLADIMKİ HER GÜN OKUDUĞUM ÜÇ GÜZEL İNSANIN YAZILARINI OKUMAMIŞIM AHHHH ŞU NET VARYA NET BAZEN BENİ DELİ EDİYOR .....SAMİ HOCAM TAMAM KENNUR USTA TAMAM ERAY KARDEŞİMDE TAMAM EEEE VÜCUT KİMYAM DÜZELDİ.... SAYGILAR SEVGİLER
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Çok sağ olun, var olun.
Selam ve sevgilerimle
İki yazınızı arka arkaya okudum...İki yazınızda çok güzel...
Tebriklerimi yolluyorum. Düşündüm ardından güldüm...
Sevgiler...
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
Hocam;dervişin fikri neyse zikri o demişler.Bekar adam ne yapsın sabah yumurtta,öğlen yumurda akşam yumurta olacağı bu rüyada yumurta..
Tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve saygılrımla.
o yumurta yağmuru bakanlara olmuyormuydu sizde haksızlıklara yan bakan mı oldunuz yoksa neyse o soruyu horoza sormuşlar horozda demiş ben tavuklara görevimi yaparım gerisi beni ilgilendirmez yine aklıma bir fıkra geldi hocam kısaca hemen anlatayım
köy tavuğu ile ç,ftlik tavuğu yumurtalarını marketlere satıyorlarmış ikitavuk kanat kanata girip yumurtaların satışına bakmak için market geziyorlarmış köy tavuğunun yumurtasının satıldığı markete gelmişler köytavuğu demiş
bak bu yumurtalar benim 70 kr şa satılıyor
oradan çıkıp çiftlik tavuğunun yumurtasının satıldığı markete gitmişler çiftlik tavuğu
bak demiş benim yumurtam 80 kr satılıyor daha iri seninkinden diye böbürlenmiş köy tavuğu dururmu
valla demiş kocam dediki 10 kr için g.tünü yırttığına deymez
platesmi yogomu ya ne bileyim ikisinide yapmadım
sami biberoğulları
Daha önceden bildiğim bir fıkrayı senin heyecanla yazan kaleminden bir kez daha okumak güzel geldi doğrusu. Yoga mı plates mi? Bence ikisini de yap. Sabah yoga, öğleden sonra plates...Akşama da kızarmış patates.
Selam ve sevgilerimle.
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
ben bir zayıflayım ve şeye benzeyimde bir oyuncu adını unuttum görürsünüz birazda sünersem benzerim belkide
Tavuk isyanı, rüya çıktı sonunda ve ayağınızı yanmaktan kurtartınız son anda :))
Bize de bolca gülmek düştü. Haftaya güzel başlayacağız yine.
Sevgiler,
sami biberoğulları
Allah gülmekten ayırmasın.
Selam ve saygılarımla.
Gayet net muhabbetlerin finalinde ağlatmıştınız beni ama bu yazı telefisi oldu hocam :))
gelelim plates mi yoga mı ya bence güreş veya cirit olsun hocam ata sporu hem :)))
sevgi ve saygılarımla.
sami biberoğulları
Selam ve sevgilerimle.
:))))))))))) allahım sana çok güzel uzun ve sağlıklı yaşam versin arkadaşım ve seni çokkkkk seviyorum arkadaşım sen hep gül olurmu mevlam hep güldürsün inan çok güzel anlatıyorsun ve hayran oluyorum yazdıklarını okurken bak başka türlü anlamayasın haaaaaaaaa arkadaşım yazdıklarını dedim tamammı:)))) sen harikasın harikaaaaa ama senden bir ricam var arkadaşım yazılarını yine aynı renk üzerine yaz bir önceki yazıyı okurken biraz zorlandım dedim ya yaşlıyım diye gözlerimi alıyor beyazın üzerine yazıldığında :)) ne yaparsın yaşlılık arkadaşım güzel yüreğine kucak dolusu sevgi ve selamlarımı yolluyorum muhteşemsinnnnnnnnnnnn
sami biberoğulları
Yazılarımı ilgi ile takip edip çok değerli ve güzel yorumunla desteklediğin için sonsuz teşekkürler. Çok sağ olun, var olun
Selam ve saygılarımla.
siyahgecem
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
siyahgecem
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
FARKINDASINIZDIR BEN HOCAMI ÇOK SEVERİM BİR KARDEŞİ OLARAK O BENİM BİRTANECİK HOCAMDIR BAZEN ONA ŞIMARIYORUM İŞTE NE YAPAYIM
siyahgecem
ERAY ÖZGÖR SARIKAYA
aynı saatlerde yazarın iki ayrı yazısını okuyorum.
ve.
tek kelimeyle.
bravo diyorum.
hocam siz her türlüsünü yazarsınız.
vesselam.
sami biberoğulları
Karınca kararınca bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Mevlam utandırmasın.
Beğenerek izlediğiniz ve bini desteklediğiniz için tekrar teşekkürlerimle selam ve sevgilerimi sunuyorum.