- 2817 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sır (Düşüngülü Eleştiri)
S I R
(DÜŞÜNGÜLÜ ELEŞTİRİ)
Hayatını, kendi seçtiğin gibi yaşarsan
senin olur, unutma! Kitaptan
‘Sır,’ genç okurun nabzına göre şerbet veren Nermin Bezmen’in hiçbir sınır tanımayan bir cinselliğe yaslanan, tutkulu bir aşk romanı.
Hüma, doksan beş yaşına bastığı gün ölür. Doğum gününü kutlamaya gelen oğulları, gelinleri, kızı, damadı, torunlarıyla birlikte eşleri de başındadır. Ölmeden önce kadife kaplı kalın bir defteri bileğine kelepçeler, anahtarı da boynuna asar. Hüma, belleğinde devinen tüm fantezilerin gerçekleşmesini, iliğine kadar yaşadığı coşkulu aşkı benöyküsel bir dille kaleme almış. Kadının cesedi daha soğumadan torunu Hüma, anneannesinin yazdıklarını herkesin önünde okur. Torun Hüma zaten kanında var olan tutkulu, çılgın aşkı, devinimleri keşfeder.
Osmanlının üst sınıf yaşamından bir kesit alınmış. Okura, biz de Avrupalıymışız gibi bir izlenim veren ilginç bir kurgusu var. Sanırım yazar romanında, Osmanlının İstanbul’da yaşayan Yahudi asıllı vatandaşlarına yer vermiş.
Üçüncü tekil kişiyle anlattığı şimdiki zamanla, benöyküsel dille anlattığı geçmiş zaman arasında gidiş gelişler yapıyor. Anlatıcı, sonradan anıları kaleme almış gibi anlatım yapıyor da olsa, romanı geleceği görmüş gibi kurgulamanın yanlış olduğu kanısındayım. Yazar, Birinci Dünya Savaşı başlamadan önce on yedi yaşındaki Hüma’ya söylettikleri: ‘ordularının, askerlerinin bilim adamlarının, mühendislerin değil, sadece vatandaşların da savaş içinde olacağı bir devir geliyordu ve daha savaşın fiziksel teması başlamadan’ (s.229) Hüma’nın daha Sevr Antlaşması yapılmadan önce söyledikleri: ‘Balkan Harbi’nin Türkiye’nin parçalanması adına’ (s.291) ‘Türkiye’ sözcüğü de zamana uygun bir anlatım değil.
Bin dokuz yüz onlu yılları zaman ve mekâna uygun bir Osmanlıca ile anlatmanın güçlüğünü tahmin edebiliyorum. Bezmen, o döneme İhsan Oktay Anar gibi, tarihin epik lirik havasını verememiş. Yalnız, Osmanlı evleri, giyim kuşam betimlemesi ve dünyaya bakışı iyi işlenmiş.
Yarattığı kahramanlar tarihe denk düşmemiş, yazıldığı tarihle örtüşmüyor. Kocasını bir erkekle paylaşan Hüma’nın bunu dert etmemesi anlaşılır gibi değil. Hatta daha da ileri giderek, ‘Benimle sevişmeni istiyorum… Aynen Nigel’le seviştiğin gibi sevişmeni istiyorum…’ (s.266) dedirtiyor. Kültür, gelenek ve görenekleri düşünerek kutupluluk yaratabilirdi.
Yazar, romana özgü, dallı budaklı kolay okunamayan bir dil oluşturmuş. Romanın yüzde 25.8’i (56)* (6.4)** yazıya nesnellik verip canlılık katan ve eleştirel bir tutum sergileyen diyaloglarla geçiyor. Sayfada ortalama 5.2 (4.9) (3.4) paragraf yapmış. Yaklaşık aynı dönem İstanbul’u yazan üç kadın yazarımızın romanlarını mukayese edeceğim.
Romanını on dokuzuncu yüzyıl romantizmine göre kurgulayan Bezmen, albenili, güzel bir yapıt oluşturabilmek için fiyakalı, pırıltılı sözleri öne çıkarmaya çalışmış. ‘kader denilen müthiş ustanın, bana ne replikler, ne yardımcı aktörler, dünyanın nerelerinde ne sahneler hazırladığını bilmeden’ (s.176) ‘Hayat bu kadar hızlı yaşanmayacak kadar kısa’ (s.312) Son dönem yazarlarımız roman kurgusunu geniş coğrafyalarda ele alıyorlar. Yerel ağızla dile dönüştürmedikten sonra hiçbir anlamı yok. Halk diliyle ilim olmaz ama edebiyat yapılır. Hoş olmayan sözler: ‘Benimle beraber Nigel’i kabullendiğin gibi, ben de senin diğer erkeğini kabullenebilirim.’ (s.306) Sayfada ortalama 59.4 (21.1) (13.7) kez yabancı sözcük kullanılmış. Yazarın kullandığı yabancı sözcükler: ‘bütün şefkatli munis sesine’ (s.361) ‘bir araz göstermesi gerekmez. Yaşından mütevellit’ (s.9) ‘gücüm adaptasyondan gelmiyor Celeste’ciğim, imajinasyondan’ (s.213) Aynı dönemi anlatan Handan Öztürk ‘Mor Tecavüz’de rahat okunabilen işlek bir dil kullanmış. ‘Sır’ romanı yüzde 25.7 yabancı sözcükle yazılmış.
Romanına derinlik veremeyen Bezmen, yazıya işlevsellik katan ayrıntıyı sevişme ortamlarında yapmış. “ ‘ibadet eder gibi.’ Kollarını iki yanına yerleştirdikten sonra, bornozun kemerini çözdüm. …‘birbirini dinleyerek, bekleyerek yapılan yolculuk’ bu olmalıydı.” (s.194) ‘İçimi, yüreğimi, ruhumu, rahmimdeki yeni fısıltıyı, kadınlığımın sıcak kaygan sesini dinleyerek, bekleyerek, ağır ağır’ (s.195) Erkeklerden çok kadın yazarlarımız gerdek gecesini anlatıyorlar..!?
Resim öğretmenliği ve köşe yazarlığı da yapan Nermin Bezmen, sözcüklere çeşitli renk elbiseler giydirerek değil de, kurduğu cümlelerle imge oluşturuyor. ‘Aynı yatakta yatıp sadece bedeni doyurmak için buluşan ruhlar gibi…’ (s.50) ‘yumuşak, iddiasız ve meditasyona çağırır gibi…’ (s.300) Sayfada ortalama 1.8 (1.2) (2.6) kez imge yapmış.
‘Uyandıran Aşk’ adlı bir şiir kitabı da olan Bezmen, aydınlanmanın temeli olan felsefi düşüngüyü öne çıkaran sorular yöneltememiş. ‘Şu saltanata, zarafete bakar mısın? Bundan daha şık bir mezar olabilir mi?’ (s.232) Sayfada ortalama 1.8 (3.7) (0.4) soru sormuş.
Aşkı yüreğinde, teninde duyumsayan, maceracı olduğu kadar duygusal kahramanlar yaratmasını bilen Bezmen, bir kanıt türü olan betimlemeleri sayfada ortalama 15.1 (7.8) (5.9) satır yapmış. ‘Bal rengi, belime kadar uzun saçlarım, mavi gözlerim, bembeyaz tenim vardı.’ (s.28) ‘Haliç’in ışıkları suda yakamozlarla göz kırpıyor, olgunlaşmış, turuncu mehtap neredeyse odadan içeri girmeyi bekliyordu.’ (s.39) Ruh çözümlemesini de sayfada ortalama 0.1 (0.1) (tespit edilmedi) kez yapmış. Betimlemelerinde benzetme ve çağrışım gücü yüksek deyimlerden faydalanmamış.
Okurunu edebiyat sofrasına oturtmayan Bezmen, modern romanın anlatım tekniklerinden olan ve kullanıldığı yere gerçekçilik katan içmonologtan her yüz seksen sekiz sayfada bir kez yararlanmış. (0) (0.2) Oldukça düşük bir oran. ‘Ne zaman gelmişti? Kim Çağırmıştı? Çırpınmayın kuşlar, dedim kendi kendime.’ (s.298)
Okuruna romanın devamı varmış gibi bir izlenim veren Bezmen, doğadaki varlıkların durumlarını niteleyen sıfatları sayfada ortalama 4.1 (3.1) (t.edilmedi) kez kullanmış. ‘bembeyaz topuz saçları, incili zümrüt broşu ve küpeleri, dantel şalı ve ince ağızlığıyla sigarası elinde’ (s.136)
Balkan Savaşı’nın acılarını dile getiren Bezmen, açıklamaları kaldırıldığında eğretileme gibi duran benzetmeleri sayfada ortalama 1.1 (1.2) (2.1) kez kullanmış. ‘kara batmış gibi bekleyen Smirnoff’tan, ince tijli, antika kadehlerden’ (s.47) ‘aniden, elbisenin eteklerinin altından bacaklarıma uzanan elin temasıyla alev almış gibi oldum.’ (s.65) Benzeyen veya benzetilenden yalnız biriyle yapılan söz sanatı eğretilemeyi sayfada ortalama 1 (0.2) (t.e) kez kullanmış. ‘bulut gözlü sevgili Nigel vardı…’ (s.297) ‘o alevlerde yosun gözlünün elleri vardı.’ (s.298)
Bir mizah cenneti olan ülkemizde ne yazık ki, her gün karşılaştığımız mizah yüklü olayları günlüklerle kayıt altına almıyoruz.. “ ‘Hakikaten Japon balığına mı benzemişim?’ Kapıya doğru ilerlerken gülümsedi: ‘Evet, çok güzel bir Japon balığı…’ ” (s.92) Her yetmiş beş sayfada bir kez mizah yapılmış. (Her kırk sekiz sayfada bir kez) (t.e)
Romanında bir kez olsun atasözüne yer vermeyen Bezmen, toplumun dilini ve kültürünü yansıtan sözvarlığı deyimi de sevmiyor. ‘anlatacaklarını dört gözle beklerdim’ (s.69) ‘Fengara, Nuh diyor, peygamber demiyordu’ (s.123) Soru deyimi: ‘Tanrı’nın dünyaya kazık çakmak için seçilmiş kulu mu?’ (s.17) Sayfada ortalama 0.6 (0.8) (1.3) kez deyim kullanmış. Atasözü: 0 (Her elli beş sayfada bir kez) (0)
Cinselliğe dayalı tutkulu bir aşk romanı yazan Bezmen, sözcüğün kendi gerçek anlamının dışında bir yan anlamı da olan mecaza sayfada ortalama 1.8 (0.7) (1.1) kez yer vermiş. ‘Nasıl ağır, temkinli, sahiplenircesine doluyor buzlu votka. Sanki, kadeh kadını, o da özlem dolu erkeği. İkisi de buzlu bile olsa, birleşmeleri ateşli.’ (s.47) ‘Başımdaki bahar çiçekleri yeniden kızarmış’ (s.58)
Zaman ve mekâna uygun benzetme, deyim kullanmayan Bezmen, gerçekçiliği yansıtan bellekçakımı tekniğini her atmış üç sayfada bir (otuz sekiz sayfada bir) (t.e) kez kullanmış. “İçimden bir ses, ‘İşte, Hadrianus karşında.’ dedi.” (s.225)
Az sayıda da olsa, romanında kitap içi aksesuara yer veren Bezmen, dilin anlatım gücünü artıran ikilemeleri sayfada 0.4 (0.7) (1.7) kez kullanmış. Oran çok düşük. ‘Hem de tepe tepe, doya doya’ (s.17) ‘iki ayda bol bol yaşattı.’ (s.238)
Uzun anlatı cümleleri kuran Bezmen, yıllardır yabancı dillerin etkisi altında kalan terimi sayfada ortalama 5.2 (3) (1.8) kez kullanmış. ‘düğünümüzün Cercle d’Orient’ta mı yoksa Tarabya’da Sumber Palace’ta mı yapılacağına’ (s.121)
Romanına gerçekçilik katmak için öykülerin geçtiği zamana tarih atan Bezmen, yazının içinde albenili çiçek gibi duran şiir ve edebi değeri olan hazır ifade kalıplarından faydalanmayı akıl edemezken, diğerleri (1) (2) kez montaj tekniğinden yararlanmış. Alıntı ise, 0 (1) (4) kez yapılmış.
Romanına edebiyat tadı vermeyen Bezmen, yazıya şiirsel bir estetiklik katan pekiştirmeleri sayfada ortalama 0.1 (0.7) (0.1) kez kullanmış. ‘el ele veya kol kola’ (s.101) ‘Sapsarı saçları, ince narin yüz hatları’ (s.238) ‘karı – koca, baş başa’ (s.294)
Okurun içsel tellerine su vermek isteyen Nermin Bezmen, romanın iç atmosferinde karnaval aşkı gibi sınır tanımayan cinsellikteki bir aşkı kaleme almış. Aşk romanında başarılı olduğunu söyleyebilirim. * * * Sır / Nermin Bezmen / Remzi Kitabevi / 376 s. / / / Doğum günün kutlu olsun Nazım Hikmet. Kültür Bakanı’m, Nazım’a borcumuzu ödeyelim artık!..
*- Birinci parantez içindeki bilgiler Ayşe Kulin’in ‘Veda’ romanının değerleridir.
**- İkinci parantez içindeki bilgiler Handan Öztürk’ün ‘Mor Tecavüz’ romanının değerleridir.
YORUMLAR
Titiz ve özlü bir çalışma olarak okuduğum yazınızdan dolayı kutlarım.Ellerinize ve eleştiri gücünüze sağlık.....
Saygılar