- 1256 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
marifetname
Erzurumlu İbrahim HAKKI der ki Marifetname isimli eserinde;
âlemin sonucu insan bedenidir. Nitekim her meyvenin
çekirdeklerinde kendi ağacı topluca mevcuttur. Onun gibi bu insan ruhunda bütün kâinat toplu olarak mevcuttur. Nitekim meyvenin vücudu, dalların olgunluğu sonucudur. Onun gibi insanın vücudu esasların mizası sonucudur. Nitekim meyvenin cüz’leri ağacın bütün cüz’lerinden yükselip, tepesinden ortaya çıkmıştır. Onun gibi insan vücudunun cüz’leri bütün cihan cüz’lerinin yükseklerinden geçme ve alçaklarından yükselme ile her cüz’ünden bir menfaat, bir zarar ve bir özellik alıp, hepsini toplayarak ortaya çıkmıştır. Feyz kabulüne istidatlı olup, bu derece ile sair yaratıklar arasında tek olup, bunca kerem, fazilet ve en güzel şekil ile bu yüksekliğe yetmiştir.Çünkü Hak Teâlâ ezeli sevgisiyle:
’Ben gizli bir hazine idim, bilinmeyi sevdim,’buyurmuştur. Yani sevgi, âlemin yaratılma esası olduğunu duyurmuştur...
Bu durum gösterir ki ;
Dünya hayat ortamının bir amacı vardır....
Dünya hayat ortamının kuralları vardır......
Dünya hayat ortamının sahibi vardır......
Dünya hayat ortamının bir başlangıcı vardır......
Dünya hayat ortamının bir sonu olacaktır........
Başlangıç ve son, aslında zaman kavramı olmadan vardır!!!
Zamana yaydırılan hayat dairesi yaratılandır!!!!!
Yaratan zaten tüm kuralları baştan koymuştur!!!
Sahip ve tasarruf eden sadece yaratandır!!!!!
Çok ve çeşitli , çeşitli ve zıtlardan oluşan hayat ; zamandır!!!!
Zaman ,yaratılan için gerekli ve yeter şarttır!!!!
Zaman kavramı , yaşıyor zannetmemiz gerektiği için vardır!!!!
Bireysel olan herşey , bütünün çeşitliliği ,alt yapısıdır!!!!
Ben , sen ,biz , siz.....yoktur...sadece O vardır!!!!!
O ; tek ve daimi olandır , diri olan O tektir!!!!!
Bir ve tek olandan başka birşey zaten olamaz ki!!!!!
bireyler hiçbirşeye sahip olamaz . sadece olması gereken olurlar!!!!!
Bizlerde veya herşeyde olan O , Ben dediğimizde kastedilendir!!!!
Yaratan yaratmış ve kuralları da koymuş. Halk olarak tüm varlık alemi düşünülmelidir.... Halk kademe kedemedir . varlık , kader denen olgu ile baştan belirlenmiştir. Yaratılan ,kader’e etki edemez , yaratılma amacını değiştiremeyeceği gibi , sadece kaderimi ben yarattım zanneder . baştan beri tüm kurallar yaratan tarafından konmuş ve kanunlar peygamberler aracılığı ile emredilmiştir . zıtlardan meydana gelen zamansal hayatın devamlılığı için , kanunlara uyum ve inkar, kader gereği gereklidir.son kanun, islam dini ile belirlenmiş ve sabittir . öncekiler de yaratıcının kanunları ve bilgileri , yol haritasıdır . öncekileri inkar yaratıcıyı inkardır . adem , nuh , ibrahim , süleyman , musa , isa , muhammad ile gelenler asıl ve birbirini tamamlar. Din ve yaratıcı kuralları , zaman denen hayat oyununun kurallarıdır ve evrim özelliği gösterir. Hayat şartları , yani zaman şartlarına göre tamamlayıcı ve gelişen ve şartlara uyumu kolaylaştıran hükümlerdir . son hüküm kur’an dır . onun bilgileri gereği son’a yaklaşmakta ve hayat dairesi bu dünya için tamamlanacaktır . filmin sonunda her ayrıntı ( yaratılan ) aslına dönmüş olacaktır.
Bu din ve kurallar silsilesinde çatlak sesler de vardır .. ...
Aklım takıldı kaldı.mevlana ; kötü tarafı dişi olan , iyi tarafı erkek olan kişi(er) demiş.tam tersini de kötü tarafı erkek , iyi tarafı dişi olan kişiyi de ziyan olan , değersiz olan olarak görmüş.ayrıca tanrı her şeyi çifti ile yarattı demiş.fil fille, kuş kuşla , eşek eşekle.....burada da mecaz derin.acaba dişilik vasfı ile anlatmaya çalıştığı şey , kadın ve erkek insanların içindeki hayvani ruh(yada nefs) mi?
Çünkü gönül olarak tanımladığı yerde (kalpte) tanrının aynası olan
MEKANİZMA var....
Bu mekanizmada ; insani ruh , hayvani ruh ve tanrısal ruh var.kader olarak yaşadığımız herşey bu mekanizmadan yansıyanlar.eğer davranışlarımız günah dediğimiz şeyleri açığa çıkarıyorsa , tanrıya ulaşma yolunda sınıfta kaldık demektir.
Çünkü bu davranışların sonuçları cehennem içeriği olarak anlatılan bozuk ahlak , karakter , kötü ve çirkin davranışlar , ardniyetli duygular , dünya malı değerlerde ayrıcalık elde etme , hak yeme gibi tanrısal ahlaka sığmayan olgulardır.bu davranışlar ile yaşarsak hayvani ruh etkisinde davranıyoruz demektir. Aynadan tozlanmış , yansımalardan tanrısal yaşam ortaya çıkmamış , hiçbirşey elde edemeden ömür bitmiş demektir.eğer davranışlar sevap olarak bildiğimiz şeyler ise ; ayna tozsuz , yansımalar tanrısal ve tanrıya ulaşmaya o kadar yakınız demektir. Cehennemde(dünyada) bu tozlu yansımalar temizlenirse , cennet de tanrı ile birlikte sonsuz yaşam kazanılmış olacaktır...
Mevlana ; tanrı herşeyi çift yaratmış derken ( fil fil ile , kuş kuş ile , insan insan ile , balık balık ile...) hayatın sürekliliğini sağlayan üreme yöntemini değil , dişilik ile kötü davranışları , erkeklik ile iyi davranışları anlatmak istemiş bence....dişilik özelliklerinden sıyrılamazsak , yani tanrısal ahlak ile yaşayamazsak , sürekliliği olan hayatın devamına hak kazanamayız demek istemiş......öylesine bir düşünceydi işte.
22.02.2009
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.