- 728 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
SOĞAN KATİLİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Birbirini seven iki soğanın aşkını kıskanmış biri diyebilirsiniz benim için.
Önce dolabın üzerinde duran filenin içinden diğerine göre daha küçük olan soğanı aldım. Dişi olandı bu. Diğer soğanın, erkek olanın haykırışlarına kulak asmıyordum. Çünkü gözüm dönmüştü. Açlıktan hiçbirşeyi düşünecek durumda değildim. Basit bir emir-komuta zincirinde işleyen beynim, midemden gelen komutları kaslarıma iletmekle görevliydi. Sadece işimi yapıyordum. Ellerim benim değildi. Vicdanımın rahat olması için buz gibi biraları arka arkaya götürmüştüm. Erkek soğanın gözlerinin önünde soydum dişi soğanı. Çırılçıplak bir şekilde, kesme tahtasının üzerinde tenine değecek olan soğuk bıçağı bekliyordu artık. Bir süre sonra ellerinden birşey gelmeyeceğini anladıklarında ikisi de kaderlerine razı gelmişler gibi seslerini kesmişlerdi. Birbirlerine bakmaktan başka çareleri yoktu. O son anda gözleriyle neler konuştular hiçbir zaman bilemiyceğim. Arkamı dönüp çirkin bir gülüş ile iri olan soğana baktım. Aniden ciddileşmiştim. Onun yüzünde öfke, benimkinde ise düşünce vardı. Yanlış soğanı mı almıştım acaba? Bu ufak soğan yetmeyecekti. Aslında en baştan iri olan soğanı doğramalıydım. Şimdi diğerini de doğramak zorundaydım. Büyük olan soğanı mundar etmekten başka çarem yok.
Diğer soğanı fileden çıkarıp elime aldığımda onun titrediğini hissedebiliyordum. Dehşete kapılmıştı. Mutfak mermerinin üzeri tam bir katliam alanıydı. Önce heryere kanları bulaşmış rendelenmiş domatesleri gördü. Erkek soğan için domatesler arkadaştan da öteydi. Onları kardeşi gibi severdi. Bu sahneye daha fazla bakamadı. Kafasını diğer tarafa çevirdiğinde ise katliam alanında aileden birileri vardı; Sarmısak. Ezilmiş ve artık tanınmaz hale gelmişlerdi. Çılgınlar gibi kaçıp elimden kurtulmak istediğini biliyordum ama daha asıl gerçekle yüzleşmemişti. Hemen yanımızda duran ince ince doğranmış sevgilisini görmemişti. Onu cinayet mahalline getirmiş olmam yanlıştı ama basit isteklerimin peşinde koşmaktan kendimi alamıyordum. En başta onu doğrayıp sessiz sedasız bitirmeliydim bu işi. Benim hatam...
Kesme tahtasının üzerine onu koyduğumda sevgilisinin doğranmış kısımlarına değiyordu. Çığlıklar içinde ki erkek soğanın bu haykırışlarından zevk almıştım. Daha fazla oynayabilirdim onunla ama işler kızışmaya başlamadan biran önce ikisini de pembeleştirmek istiyordum. O sevgilisini öyle gördüğü için buz kesmişti, ben ise bu işlere aşina olduğum için buz gibiydim. Fırsattan yararlanıp ani bir bıçak darbesiyle erkek soğanı ikiye böldüm. Bir yarısını doğrayıp diğer yarısını ise çöpe attım. O leş vücudunun dolabımı kirletmesini ve iğrenç kokusunun dolaptaki diğer tutsaklarımın üzerine sinmesini istemiyordum.
Sevgilisiyle bir güzel karıştırdım onları. Heralde bu iyiliğimi unutmaz. Taş kalpli değilim! son nefeslerinde beraber olmalarını sağladığım için bana teşekkür etmeli köpek!
Kızgın yağda çıkardıkları ses beni baştan çıkarıyordu. Acı seslerdi belki ama benim için iyi bir senfoniden bile daha değerliydi...
Domatesler, sarmısaklar ve baharatlar. Hepsi ahenkle demir tava pistinde dans ediyordu. Ben de tatminin doruklarını o demir tavanın başında yaşıyordum. İşlediğim cinayetlerin, ayırdığım sevgililerin ve yok ettiğim ailelerin hiçbir önemi yoktu benim için. Sadece onların mideme eskortluk etmelerini sabırsızlıkla bekliyordum. Hepsi birer ucuz fahişeydi. Hayatta ki emellerini küçümsüyordum.
Bir santimetre küplük hacimlerde doğradığım tavuk etleri, marine sosun içerisinde keyif çatıyorlardı. Tatil köyüne gelmiş genç delikanlılar gibi havuzda keyif çatıyorlardı sanki pezevenkler! Ben ömrümde bu kadar pişmeye hazır ve istekli tavuk etleri görmemiştim. Soğana domatese karışmak ve biraz kızarmak için can atıyorlardı. Bu beni daha çok kamçıladı. Artık cinayet sanatının son hamlesini gerçekleştiriyordum. Dibi yağlı tabaktan tatil köyünün klorlu havuzuna inen uzun kaydıraktan kayar gibi demir tavanın içinde ki muazzam karışımıma atladılar. Hala neşeliydiler. Bir süredir verilen mücadeleden haberleri yoktu.
Diri kalmasını sevdiğim seksi biberleri ise en sona bırakmıştım. Esmer, sarışın ve kızıl biberlerdi bunlar. Uzunca doğradığım bu dilberleri de tavaya attıktan sonra suç ortağım tahta kaşığını alıp bütün herkesi birbirine kattım. Bir süre sonra hepsi öldü. Ölmüş olmalarına rağmen müthiş kokuyorlardı. Cinayet aletini de bir güzel ortadan kaldırdıktan sonra cenazeyi yad etmek için üzerlerine birazcık dünden kalan şarabı da döktükten sonra işlediğim bu cinayeti tavanın kapağını kapatarak gizledim. Artık tek yapmam gereken sigaramı yakıp cızırtıların ve fokurtuların keyfini çıkarmak... Ben yaptığı işten zevk alan bir katilim...
YORUMLAR
Edebiyatta fark başarının kapısındaki ilk adımdır...
Siz herkesin bildiğini farkının uçurumunda göğüne kavuşturanlardansınız bilginize...
Elbette kutladım...
öykü MARAL
öykü MARAL
öykü MARAL
Bazı yazıların günün yazısı seçilmesini en çok yazarlarımın diğer yazılarını da gözlerimize (çok özür dilerim) sokma fırsatı tanıdığı için, çok seviyorum.
Belki sizlere diyemesem de, bana bir örnek:
Yazarımız; Öykü Maral'ın Lütfen Kağıt Para Girişi Yapınız isimli bir öyküsü. Derim mutlaka okuyun ve akbiliniz olmadan " Deli Çavuşla " yaşamın içinde bir yerlere gidin.
Kutlarım kalemi.