İç çekiş.....
Kim derdi ki; on yedi yaşında, tüm dünyayı karşısına alıp ağır bedeller ödeyerek, on üç sene bir yastığa baş koyduğun adamın; gün gelipte acımasızca, vicdandan yoksun, dilinde büyük intizarlarla tekme tokat dayak atacağını.....
Kim derdi ki; uğruna akla gelebilecek sayısız şeylerden feragât edip kendinden vazgeçtiğin adamın; bir gün kinle boğazına sarılıp canını en derinden yakacağını...
Şimdi kendimden çok uzaklardayım...İçimde; tarifsiz ağır bir keder, her nefes alışımda
kalbime saplanan anlamsız bir sancı, kulaklarımdan hiç gitmeyen beddualar,yaşıma rağmen saçlarımda beliren ak teller ve an gibi yaşadığım bu çaresizlik var..
Sanki Yusuf un kuyusuna düştümde; niyazım bir türlü duyulmuyor...Sanki Eyyub un sabrına bulandım da; selamet çok uzaklarda...
Her an ölüme biraz daha yaklaşıyorum, biraz daha o soğuk ıssız mezarı hissediyorum.
Ölmeden; ölmüş gibi sanki dünyaya geri dönmek istiyorum...
Cümlelerim; kelimelere, kelimelerim harflere düşerek eksiliyorda; artık yazamıyorum.
Kalem çoktan kırıldıda; ben mi görmüyorum.....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.