- 583 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Doğudan Batıya, Doğrudan Batıla
Bir kaç gün önce "Biz insanlar" adını taşıyan şiir yazmıştım ama her nedense bu konuda ifade etmek istediklerim hep eksik kaldı. Daha fazla şey anlatmak, daha fazla vurgu yapmak ve yine çok ca düşündürmek arzusu içerisindeyim. Düşündürmekten kastım; vicdan sahibi olupta geldiği yeri unutmayanlara ve bir nebze olsun büyüklerinden defalarca nasihat dinlemiş insanlara, geriye dönüp inancın, yaşamanın ve bulunduğu noktanın analizini yaptırmak... Ben neredeyim? Ne yapıyorum? Ne yapmalıyım? sorularını sordurmak...
Türk toplumu ve yakın çevresi göktanrı inancıyla yaşıyorken, inandıkları şeye benzer bir şey fark ettiler ve benimserken hiç yabancılık çekmediler. Azıcık tarih bilgisi olan hatırlar.. Vurgu, İslamiyet...
Günümüzde hayatımızın merkezinden giderek uzaklaştırdığımız, mana ve güzelliklerin kaynağından, Hani her fırsatta "Elhamdulillah Müslümanım" dediğimiz ama bunu derken bile manasından, yaşam biçimden uzak kaldığımız ve gittikçe basitleştirdiğimiz inancımızdan, Evlerimizde inandığımız islamın izlerini taşıyamamaktan ya da islamiyetin kırıntılarıyla mana güzelliğinden mahrum ve yarım bir hayat yaşıyor oluşumuzdan bahsediyorum...
"Biz bu yola nereden başladığımızı unuttuk dostlar" ...
Daha basit yaşıyoruz. Batılıların dünyasına benzemeye, onlar gibi olmaya, onlar gibi yaşamaya uğraşıyoruz. Arka planda nelerin zaman aşımına uğrayacağını, ne tür değerlerimizi bu basit yaşamak arzusunda yitireceğimizi unutuyoruz. Yaratanı unutuyoruz... Şayet unutmuyor olsaydık günah işlemekten kaçınırdık, yanlış mı düşünüyorum? Aşağıda şiirimden bir kesit ile yaratıcıyı unuttuğumuzun vurgusunu anlatmaya çalışmıştım...
Tanrı yok zannediyorlar
İnancın, varlığın ve mananın yaratıcısı...
Hatta inanmamanın bile yaratıcısı...
Gitti zannediyorlar
Belki hiç yokmuş gibi
gelmeyecekmiş gibi...
Toplum hayatımızın temel kriterlerini yaşamayı bıraktıkça yani Aile olmayı, akrabaları, komşulukları hayatımızın ortasından çıkarmaya başladıkça biz bireyselleşiyoruz ve her ne hikmetse bu hoşumuza gidiyor. Nasılsa, üzerinde baskı unsuru oluşturacak ya da yapma hata ediyorsun diyecek kimse olmayacak... Neslimizin arzusu bu yönde...
Giyimimize dikkat etmiyoruz, inancımıza dikkat etmiyoruz, yaşamımıza dikkat etmiyoruz...
Çevremizde çokca bedenini sergileyenler var. Mini etekli bayanlar, göğüs dekolteli, sırtı açık vb... Böyle dediğim için bana kızacağınızdan hiç şüphem yok lakin, gerçek bu! İstediğiniz gibi de kızabilirsiniz. İnancımızdan ve inanmanın yaşam biçiminden uzaklaşıyoruz dediğimde bunu anlatmak istiyordum. Bazı insanlar diyecekler ki, "Onlar açtıysa sen de bakma kardeşim" ...
Bakan ne kadar suçlu ve ya günah işliyorsa, baktıran/gösteren de o oranda günah işliyor! diyebiliriz.
Bu ülkede özgürlük var, bu duruma asla ve asla karşı gelmiyorum. Lakin, devletin sunduğu özgürlükle, inancımızın sunmadığı özgürlük arasında kim vicdanını sorguluyor? Kim bu ayrımda yaşam biçimine dikkat edip inancına sarılıyor? Bu sorular günümüzde çok soru işareti bırakır ardında...
Artık sosyal hayatında iyi bir insan olmak kişiye yetiyor... İbadet yok, inanç zayıf... ama o iyi bir kişi çünkü sosyal hayatında kimseyi kırmıyor, incitmiyor. Kişi kendini yeterli diye sorguluyor mu?
Bireyselleşmenin sonucu olarak, sevgililer aynı evleri paylaşmaya başladı. Gizli saklı buluşmaların yeni versiyonu bu... Vah ki vah ... Ne hale geldik diye iç geçirenlere ortak olmamak elde değil şu durumda... Yine şiirimden bir kesit ile, aynı evi paylaşan ama birbirine helal olmayan insanların uğrayacağı felakete vurgu yapmıştım...
Hesaba çekilecekleri vakit
yani gök onları yuttuğunda
biraz önce yanı başında duran sevgiliyi, kokusunu, özlemlerini...
Ne kadar güzel hissettiren şey varsa
Her şeyi
bir bir
Unutacaklar...
//
Sizlere bazı ayetlerle örnek vereyim;
Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüz değnek vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini konusunda o ikisine acımayın. Onların ceza görmesine, inananlardan bir toplulukta şahit olsun. [Nur Suresi 2. Ayet]
Zina eden erkek, ancak zina eden ve ya putperest bir kadınla evlenebilir. Zina eden kadınla da, ancak zina eden ve ya putperest bir erkek evlenebilir. Bu müminlere yasak edilmiştir. [Nur Suresi 3. Ayet]
Yukarıdaki örneklerden çıkarmamız gereken ders, bireyselliğin ve basit yaşamanın başımıza böyle inancımızı sarsacak problemleri getireceği gerçeğini kabul etmek olmalıdır. Elbette kimseyi zina ediyor diye itham etmiyorum ama şu noktaya dikkat etmenizi istediğim için ayetleri ilave ettim...
Bunun gibi daha çok ayet mevcut...
Biz toplum olarak haram ve helal kavramlarından uzak, aile olgusundan uzak ve bireyselleşmeye meyilli yaşamaya devam ettikçe bir arpa boyu yol alamayacağız. Çocuklarımıza eğitim verebilmek için önce eğitimli ebeveynler olmayı unuttukça.. yeni nesillerimiz daha da bireysel yaşama arzusuna girecekler...
Velhasılı kelam,
Biz geldiğimiz yeri unuttuk.. Bu dünyaya sınanmak için geldiğimizi bizim için sevap ve günah kavramları olduğunu ve bunlardan hesaba çekileceğimizi unuttuk... Başıboş yaşamayı iyi bir şey zannedip yarım inancımızla dünya hayatına gömüldük... Bir kesit ile yine bu detayı anlatmak istiyorum...
Biz insanlar
Sınanmak için düştük mavinin kalbinden
bazen konuştuklarımızla
bazen de sustuklarımızla sınandık
ve bir türlü dolmadı amel defterinin sayfaları...
Pişmanlıklarımızı yazdı
Bilerek işlediğimiz günahlarımızı yazdı
Fındık kabuğunu doldurmayacak iyiliklerimizi yazdı
Dilimiz sustukça iç sesimizi yazdı
Lakin dolmadı kara kaplı defter
Biz dönmezsek yolsuzluğumuzdan
yozlaştırdığımız ne varsa
ne kadar günah doğurduysak
ne kadar sevap biriktirdiysek
O durmadan yazacak...
Evet.. Amel defterimiz her an ve hiç durmadan ne yapıyorsak yazıyor dostlar... İyi de yapsanız yazıyor... Kötü de yapsanız yazıyor...
ve yine final vakti geldi...
Biz insanlar
Yaratıcı bitti dediğinde
dünyavari yaşadığımız her şeyden kaçacağız
Ailemizden, akrabalarımızdan, kandırdığımız insanlardan
Hesabını vermek zorunda olduğumuz herkesten kaçacağız
Gün hesap günü olduğunda, yaratıcının huzuruna çıktığımızda yani... O bize niye böyle yaptın diye soracak? Ne diyeceğiz?
Bahaneler geçersiz.. Yanlış cevapların yeri yok.. İkna etmek diye bir şey de yok... Çünkü o her şeyi bilen ve gören demedik mi?
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.