Ve yine imkansız bir aşk..
İşinin en iyisi bir CIA ajanı ve aynı şirkette bulunan işine aşık bir CIA tarihçisi. Bu kadın ve erkek aslında birbirlerin den çok ayrı ve aykırı düşüncelere sahip aynı dünyaların farklı insanları. Bir gün kuruma gelen ihbarla bu iki farklı insan aynı takıma düşerler. Haber alma ve harekat ekipleri. Bir taraf olayı gözlemleyip saldırmak için pusuda beklerken diğer tarafta olayın zanlılarını en ince ayrıntısına kadar araştırıp karşı tarafa analiz ederek onlara en büyük katkıyı yapacaklardır. İki tarafın sözcüsü bu dünyaları ayrı insanlardır. Birbirlerinden habersiz iki farklı insan bilgi paylaşımı yapmak için gözden uzak bir kafe de buluşurlar. Adam her zaman yaptığı gibi önceden gelmiştir ve beklemeye başlar. Yaklaşık 15 dakika sonra kadın gelir ve rezerve edilmiş masaya oturur. Konuşmaya önce adam başlar.
"Merhaba. Ben harekat müdürlüğünden Liam Adams. "
"Sharon Mathew. Memnun oldum."
Tanışma faslından sonra yapılan toplu katliamla ilgili tüm bildiklerini birbirlerine aktarırlar. Liam’ın kafası karışmıştır. Bir yandan da karşısında duran bu alımlı hanımefendi düşüncelerini dağıtmaktadır. Sharon konuşurken onu dinlemiyor sadece yüzünü inceliyordu. Neler oluyordu kalbini ölen nişanlısıyla beraber gömmüş olan bu duygusuz adama? En fazla meslek tas olabileceği bu kadın mı onun karanlık çukurları boylamış kalbini yeniden diriltmişti? Bu saçmalıktı. Hayır, saçmalık değildi. Bu kaderdi. Sharon’da geldiğinden beri hissettiği garip bir enerji vardı. Biraz düşününce onun ölen nişanlısına ne kadar çok benzediğini fark etti. Gözleri tıpkı onun gibi bakıyor ve onun gibi parlıyordu. Nasıl olduğunu, ne olduğunu anlayamamıştı ama sanırım bu kadın içindeki körelmiş hisleri yeniden ortaya çıkartmıştı.
"..Daha sonra bu kadınları mevzu bahis depoda toplamış ve hepsini işkence ederek öldürmüşler. Çoğunun yüzü tanınmaz halde.. Bay Adams? "
"E-evet. Bunlardan haberim var Bayan Mathew. Bilmediğim bilgilere ihtiyacım var. "
"Eğer başından beri beni dinleseydiniz, bilmediğiniz bir şey olup olmadığı konusunda söz hakkınız olabilirdi!"
Kadın sinirlenmişti çünkü karşısındaki kaba adam dalga geçer gibi anlattıklarını sorguluyordu. Sinirle ayağa kalktı kadın ama kolundaki baskı yüzünden tekrar oturmak zorunda kaldı.
"Üzgünüm. Kusuruma bakmayın lütfen. Üst üste gelen bu olaylar beni çok gerdi. Tekrar özür dilerim."
"Pekala. Sizi bu seferlik maruz görüyor ve her şeyi en başından anlatıyorum. Yalnız ikinci kez tekrarlarsanız bir dahaki buluşmaya bir başkasını göndermek mecburiyetindeyim."
Liam onu bir daha göremeyeceğini düşününce bir kez daha tekrarlamayacağını belli eder bir şekilde kafasını salladı. Bu bilgi aktarımını ondan başka kimseyle yapmak istemiyordu. Kadın her şeyi yeniden anlatmaya başladığında adam onu zorda olsa dinleyebilmişti. Bundan dolayı mutluydu çünkü kadını da memnun etmişti. Duruma bakılırsa yarın operasyona başlayacaklardı.
"İyi şanslar"
’’Sanırım sizin daha çok ihtiyacınız olacak Bay Adams.’’
Kadın haklıydı. Onlar sadece uzaktan gözlem yapacak ve acil bir durum olursa müdahale edeceklerdi. Kadın endişelendi bir an. Neden endişelenmişti ki? Bu onun sorunu değildi. Ama yinede anlamadığı bir şekilde adam için endişelendi. Yalan söyleyemezdi. Adam gerçekten çekici ve yakışıklıydı. Tam bir ayaklı cazibeydi. Ve kadın da anlam veremediği duygulara yol açıyordu. Bu sefer inkar etmeyecekti, ondan hoşlanmıştı. Çünkü ona çok değer verdiği bir insanı hatırlatıyordu: ölen eşini. Bu iki insan ilk görüşte aşka tutulmuşlardı. Kalplerini ölenlerle beraber gömdüklerini sanıyorlardı oysaki. Kafeden çıktılar ve kendi merkezlerine döndüler. Yarın onlar için uzun bir gün olacaktı.
Sabahın erken saatlerinde herkes yerlerini almış ve ikinci katliam bölgesinde beklemeye başlamışlardı. Herkesin tek dileği bu işi can kayıpları olmadan temiz bir şekilde atlatmaktı. Saat tam 9.00 da harekat ekibi, depoya getirilen kadınlar içeri girdikten sonra içlerine sızdırdıkları beş kadın ajanın gönderecekleri işaretle baskın yapacaklardı. Saat 9.00 olduğunda herkes gizlendikleri yerlerde beklemeye başladı. Henüz görünürde bir işaret yoktu. Birden içeriden gelen sesle herkes olduğu yerden çıkarak depoya koştu. İşaret gelmişti. Kapıyı kırıp içeri girdiler ve bir çok kişiyi tutukladılar. Liam içeri girdiğinde kaçan çete liderini fark etti ve onun peşine düştü. Bir aşağıya bir yukarıya adeta kovalamaca oynuyorlardı. İnşaat katında köşeye sıkışan adam çareyi, eline geçirdiği çivili tahtayı Liam’a geçirmekte buldu. Liam acı bir çığlıkla, kalbinin açısıyla dizlerinin üstüne çöktü. Yukarıya kaçan adamı ve onu kovalayan Liam’ı gören Sharon da onlarla beraber yukarıya çıkmıştı.
Liam’ın attığı acı feryat onun kalbini yaralamış, adeta parçalarına ayırmıştı. Önce onun yanına koşup yarasını sarmak istedi. Fakat önce bu leş heriften intikam almalıydı. Görünmeden iğrenç kahkahalar atan pisliğin arkasından dolandı. Silahını çıkarttı ve hiç tereddüt etmeden sırtına bir el ateş etti. Şimdi intikamını almıştı Sharon. Bu leş herifte acı içinde kıvranıyordu. Hemen Liam’ın yanına koştu. Yüzüne ve dudaklarına dokundu. Acısını hafifletircesine küçük, saf ve masum bir öpücük kondurdu dudaklarına. Zorda olsa gülümsedi Liam karşısındaki meleğe. Onların konuşmalarına gerek yoktu. Gözleri hiç susmuyordu zaten. Sharon ona destek olarak aşağı inmesine yardımcı oldu. Bir ambulans bekliyordu deponun kapısında. Hemen yardım çağırdı Sharon. Liam yavaş yavaş bilincini kaybediyordu. Gözleri kapanırken dudaklarından tek bir kelime döküldü: Sharon...
**
2 gün. Koca 2 gün geçmişti. Fakat Liam hala uyanmamıştı. Doktorları ameliyatın başarılı geçtiğini fakat durumunun hala çok kritik olduğu konusunda birçok şey söylemişlerdi. Sharon onları tabii ki pek fazla dinlememişti. Dilediği tek şey biran önce uyanmasıydı. Yakın dostu Zac ona kahve getirdi ve içmesini emretti. Zaten 2 gündür bir şey yemiyordu en azından kahve içsin diye düşünmüştü.
"Bu adam neden senin için bu kadar önemli?"
"Bilmiyorum. Zac o Scott’a çok benziyor. Yüz hatlarıyla, cüssesiyle. Ama o farklı. Çok farklı. Daha önce hiç kimse onun kadar yoğun duygular hissettirmemişti bana."
"Ne yani. Ona yakınlık göstermenin tek sebebi ölen kocana benzemesi mi? Yapma Sharon. Seni birilerine boşuna değer vermeyeceğini bilecek kadar iyi tanıyorum. Anlat bana. Ondan hoşlanıyor musun?"
"Şuan istediğim tek şey uyanması. Sanırım bu soruna o uyandıktan sonra cevap vereceğim. Tabii birde onunla konuşmak var. Ah, kimi kandırıyorum ki? Ondan hoşlanıyorum Zac. Çok..."
Ve içeriden gelen kulak tırmalayıcı bir ses: Dııııt, dıdııtt! Bu ses Liam’ın atmakta zorluk çeken kalbinin ritimleriydi. Son dıt sesinden sonra tüm sesler kesilmişti. Kalpler durmuştu. Liam’ın zayıf kalbi son bir kez tanımadığı kadının adını haykırırcasına atmıştı. Orada ölen bir adam değildi sadece. Orada birbirini neredeyse hiç tanımayan iki insanın aşkı ölmüştü. Orada bir kadın ölmüştü. Ve orada ilk görüşte ortaya çıkan bir sevda ölmüştü. Onlar aynı dünyaların farklı insanlarıydılar ama kalpleri birdi. Ve eğer, belki Liam yaşasaydı sonsuz bir aşka imza atacaklardı. Şimdi ortada ölü bir beden ve ikinci kez ölen bir kadın vardı. Ama onlar biliyordu ki en son yürekler ölür.
Sevde Gürcü
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.