- 835 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kalbinize İyi Bakın. Çünkü...
İnanan insan akleden, vicdanı diri olan, kalbi Allah aşkı ile dolu olan kişidir. Kur’an bize aklın vicdan ile aynı yerde; kalpte bulunduğunu bildirir. Ayetlerde ‘akleden kalpler’ ifadesi sıkça geçer. Allah’ın tarif ettiği akıl, beynin bir fonksiyonu olan zekadan farklıdır. Kalpleri körelmiş olanlar ise akledemeyen kişilerdir.
Kalpler Allah’ın elindedir; O, ’Mukallib’dir. Samimi olan ve Kendisi’ne ulaşmak için yol arayan kulunun kalbini yumuşatır, kalbine imanı ve Allah aşkını yerleştirir. Samimiyetsiz olan, uyarılara kulak vermeyen kulunun ise kalbini çevirerek, dilerse imandan geri döndürür.
Kuran’da insan davranışlarının kalple olan ilişkisinin konu edildiği pek çok ayet vardır. “Allah’ın kişi ile kalbi arasına girmesi”, “kalplerin uzlaşması”, “kalbe sindirilmesi”, “kalplerin takvası”, “kalbin ısındırılması”, “kalbin tatmin bulması”, “kalbin sağlamlaşması”, “kalbin öfkeyle kabarması”, “kalbin boş olması”, “kalplere korku salınması”, “kalbin meyletmesi”, “kalplerde onulmaz bir hasret kılınması”, “kalplerde olmayanın ağızla söylenmesi”, “kalplerin parçalanması”, “kalplerde gizli tutulması”, “kalbin kayması, benzemesi, karşı koyması”, “kalplerde hastalık olması”, “imanın kalbe girmemesi”, “kalbin katılaşması, mühürlenmesi” gibi konulardaki ayetler çok açık bir gerçeği ortaya koyar: İman, insan kalbinin duyarlılığıyla ilgilidir.
Her kalp Allah’ı anmak ister ancak sinesindeki kalbi körelen kişi bunu yapamaz. Mühürlenmemiş kalbe ise Allah lafzı girer; işte o kişi Yüce Allah’ı tanıyabilir ve vicdanını devreye sokarak öğüt alabilir. Dini bilmiyor da olsa, kendisine anlatıldığında, hakkı, vicdanı ve kalbiyle görür, iman eder.
Sahabe hanımlardan Ufeyre b. el-Velid’in şöyle söylediği rivayet edilir: “Kalbin Allah Teala’ya karşı kör olması, dünya gözünün kör olmasından daha şiddetli bir beladır. Allah’a yemin ederim ki, Allah Teala’nın beni muhabbetinin künhüne vasıl kılması karşılığında bütün azalarımı almasını arzu ederdim.” (es-Safedî, Nektu’l- Himyân)
İman etmeyen kimseler, çevrelerindeki sayısız ayeti/delili göremezler. “Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, üzerinden geçerler de, ona sırtlarını dönüp giderler.” (Yusuf Suresi, 105) ayetindeki gibi Allah’ın varlığının apaçık delillerinden gaflettedirler. Bu duyarsızlıklarının nedeni, kalpleri üzerindeki kavramalarını engelleyen mühürdür.
Kin ve nefret gibi duygular kalbinde hastalık olanlarda bulunur. Kalpleri hasta kişiler kine, nefrete, öfkeye, dedikoduya, tartışmaya ve saldırganlığa yatkındırlar. Kin, bu kişilerin içlerinden gitmez; adeta bir tutku gibidir. Müminin kalbinde ise bu duygulara yer yoktur.
Allah müminlere güzel bir hayat yaşatacağını bildirir. O güzel hayat boş ve amaçsız işlerle geçirilen tatlı hayat değildir. Mümin Allah’ı anarak, Onun rızası için çalışarak mutlu yaşar. O zaman mutmain olur kalbimiz ve daha dünyadayken –Allah’ın dilemesiyle- cenneti batınında da yaşarız. Rabb’ini kalpten zikreden müminin bu nedenle şuuru açık, kalbi de mutmaindir…
Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur. (Rad suresi, 28)
Sevgi, merhamet, şefkat, hoşgörü ve tevazu imanın en önemli kanıtlarındandır. Sevgi, yaşamı güzelleştiren çok büyük bir nimettir. Gerçek sevgi ise ancak derin bir iman, Allah sevgisi ve Allah korkusuyla yaşanır. Kur’an’ın öğrettiği sevgi, samimi inananların kalplerini yumuşatır, Allah’ın güzel sıfatlarının, üzerlerinde tecelli etmesine vesile olur.
Allah’ı anmak; yemek, içmek, soluk almak kadar hayati önem taşır. Kalbi tatmin olmayan kişi şuursuzca, gaflet perdeleri ardında yaşar... Kalbi içtenlikle Allah’a bağlamak, her şeyi Allah’ın yaratmakta olduğu gerçeğini düşünmek, insanın gerçekleri görmesini engelleyen perdeleri bir bir kaldırır; dünya ve ahiretin güzelliklerini önüne serer.
Şunu asla unutmayalım; gerçek mutluluk için Rabbimiz’e gönülden, tam bir teslimiyetle bağlanmamız ve yaşamımızın her anını Kuran ahlakına uygun bir şekilde yaşamamız gerek... Böyle bir ahlakı yaşadığımızda, dünya hayatında ne denli zorluk ya da sıkıntıyla karşılaşılırsak karşılaşalım, kalbimizde Allah’a güvenmenin, tevekkülün, O’nun hoşnutluğunu umut etmenin huzurunu ve mutluluğunu yaşayabiliriz…
Allah dilerse bizim de kalbimizi mühürler. Bir saat sonra kalbimizin mühürleneceği söylense, panik halinde dua ederiz. O halde Allah’ın sonsuz merhametiyle yaptığı hatırlatmalardan, çevremizdeki inanan insanların uyarılarından ders çıkarmamız gerektiğini gözardı etmeyelim. Kalbimize iyi bakalım!..
YORUMLAR
Yine güzel bi konu ve güzel bi paylaşım.Yüreğinize sağlık.Allah razı olsun.Allah'ı anan sağlıklı kalplere sahip olmak dileğiyle...
Fuat Türker
Şunu asla unutmayalım; gerçek mutluluk için Rabbimiz’e gönülden, tam bir teslimiyetle bağlanmamız ve yaşamımızın her anını Kuran ahlakına uygun bir şekilde yaşamamız gerek..
Duyarlı yüreğe saygılar .aydınlatıcıydı
başarılar.