- 1196 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
YENİLDİM!
Kaç yenilgiden çıkmış ne çok savaşmıştım hayatla..Ne çok kafa tuttum. Direndim.. Boyun eğmedim..Yenerim sandım. Kıracaktım kem talihimin zincirini orta yerinden..Diklendim.. Efelendim..Gördüm ki; ben yine yenildim…Bunu nasıl mı anladım?
Dönüp ardıma baktım “Bir arpa boyu yol dahi” yürüyememişim acıyla fark ettim..kadere eğilmesi gereken baş, vaktinde eğmezsen eğer, öyle güzel eğiliyor ki kendiliğinden “pes” diyorsun..”Pes” ..Çözülüyor dizlerinin bağı, çöküp kalıyorsun mecalsizce.. Bir arpa boyu bile adımlayamadığın yolun kenarına eğiyorsun başını “Yenildim sana hayat” diyorsun…Kavgam kime, kimle savaşmışım, kime kafa tutmaya çalışmışım ben, diyerek sormaya başlıyorsun kendine..
Çocukluğundan izler düşüyor dimağına “Donkişot’u” görüyorsun..Savaşı yel değirmenleriyle.. Donkişot bile benden âlâ, işin bilincinde diyorsun acı bir gülüşle..Donkişot ki ışığın gözlerini bağlasalar da güneşin öldürülemeyeceğini hep bildi değil mi..Sen yan kendi aklına..”Senin davan Donkişot kadar bile etmedi”..Diye aynalara bakan o yüzüne tüm hırsınla kusuyorsun öfkeni.. Kızgınlığın, hiddetin yansıyor karşında gördüğüne..Suçlu kim? Aynada gördüğün sen değil mi?…
…..
Merdiveni olmayan kuyulara düştüm..Sesim yitti, rutubetin yeşil dantelinin örttüğü soğuk taş duvarlarda… Üşüdüm, üşüdüm… Çok üşüdüm, yaban ellerde… Sahi sen yuvasından düşen bir serçenin ürkekliğini bilir misin? Hiç göz göze geldin mi yuvasından düşen bir serçe yavrusu ile…O küçücük derinlikte ne sırlar ne korkuları gizlidir..O sırrın üstünü örten dolu dolu bir damlacık yaş haresi düştü düşecek durur göz bebeğinin orta yerinde.. Buğusunu fark edersin bir tek...Düşüverse ölecek serçe … Yaşamaya ne de mecalsiz bakar..Anlatmayı , anlamayı tehir ettiğin zamanlarda, kaç kez yerleşti bir damla yaş serçenin gözbebeklerine.. Yaşamaktan korkan, her gün biraz daha ürken mesnetsiz bir telaşla..
Kaç kez bir göçebe çadırına benzettim yüreğimi… O yürek ki içinde hep hüzün barındıran. Hep üşümüşlüğünde oldu toprağını bulamayıp bir beton parçası üzerine kurulan….
….
Neden içimde bu kasvet..Hangi canavar bu kasveti emzirdi.. semirdikçe semirdi bu gece karanlığım..Uyanmaktan korkulan sabahların huzursuz uykularının koynuna kendimi teslimde ne kadar da ürkeğim..Karanlıklar oturmuş göğsüme..Cinnetten şuura doğru nasıl yol bulup geçerim?..Hep mi bağrıma düşecek şu derbeder karlar ne zaman alacak koynuna beni toprak ana şefkati ile ısıtacak.? Diye sorar öyle çaresiz beklerim.
Kuldan merhamet beklemek tam bir hezimet..Her zaman işimiz merhameti en büyük Allaha kalmadı mı? Halimiz ahvalimiz çaremizin tükendiği yerde O’na ayan olmadı mı?
Ne hikayeydi ama hayat ne de çok yordu.. Ömrüm şahitlik etti hep, adı var kendi yok ölümlerime.. Bir değil, öyle çok yalan düştü ki hikayeme..Unutmak istedim her şeyi unutmak bu gece..Unutmak istedikçe dalgaların insafına kalmış kağıt gemiler gibi aklımın istilasına uğradım..Kır dedim..Kır, Yarabbi şu kem talihimin zincirlerini…
Niyet kalpte, söz mertte idi ..Ne hüsnü niyetim, ne mert bildiklerim… Yetmedi kimse imdadıma..Niyet de bozuldu, söz de bozuldu ..Ne aklımın terazisi tuttu, ne kalbimin ince sızısı durdu..Su sızmadı..Dağ dağa kavuşmadı..Bir yol hikayesi idi bu, kendi içinde başladı yine kendi içinde bitti..Sehere uyanır dediğim gece yine karabasanlara yenildi…
Kışı inkar edecek bir bahar daha düşer mi ömrümün ahirine..? İnanamam artık ne baharlara, ne de güllere..Yenilgiler yorgunu kalbim meyletmiyor artık pembe boyalı hikayelere…Soluk duvarlarda kaldı hatıralar..Ne mehtap, ne de çiçek baksanıza; ruhları yok ki duvarlarda asılı tabloların…
Savaşmayacağım artık kimseyle haberiniz olsun top yekün azad ettim sizleri..Gayri çizin kendi tozpembe yolunuzu. Düşlerinizi bensiz tabir etsin müneccimler.. Çıkarın beni içinden hayatın, kendinizce yeniden manalandırın…
Bırakın...Çilelerimi ektiğim ömür toprağım artık hasatta, semeresi hayatımın “acı” daha neyim olsun ki..bAŞKa..
Perihan TUNÇOK KILIÇ
ESMİZE
YORUMLAR
Aslında yaşamak çok kolay hayat güzel dünya güzel bizim gibi sorunlu insanlar ben öyle diyorum kendimizi didiklemekten hayatı didiklemekten hep acabaların peşinde koşmaktan ve kendimizle sürekli savaş halinde olmaktan bu kadar zorlaştırıyoruz herşeyi çünkü kabullenemiyoruz düzgün gitmenleri biz bukadar savaşırken kendimizle hayatımızla ve düzenle elde edebiliyormuyuz doğru olmasını istediklerimizi kendimizi mutlu edebiliyormuz kendimizle didiklerken endi etlerimizi kaparıyoruz kendi kalbimizin tırmalıyoruz ve yine kendi canımız acıyor ve yine kendimize sorular olarak geridönüyoruz
beğendim yüreğinize sağlık
saygılar selamlar
Aslında yaşamak çok kolay hayat güzel dünya güzel bizim gibi sorunlu insanlar ben öyle diyorum kendimizi didiklemekten hayatı didiklemekten hep acabaların peşinde koşmaktan ve kendimizle sürekli savaş halinde olmaktan bu kadar zorlaştırıyoruz herşeyi çünkü kabullenemiyoruz düzgün gitmenleri biz bukadar savaşırken kendimizle hayatımızla ve düzenle elde edebiliyormuyuz doğru olmasını istediklerimizi kendimizi mutlu edebiliyormuz kendimizle didiklerken endi etlerimizi kaparıyoruz kendi kalbimizin tırmalıyoruz ve yine kendi canımız acıyor ve yine kendimize sorular olarak geridönüyoruz
beğendim
saygılar selamlar
Esmize - Perihan Kılıç
Bazen yıkılıp kalmak istersin, bir müddet öylece kalakalmak. Yaşanmışlığı geçirirsin gözünden ve uğradığın haksızlıkları. Sonra bir itirafta bulunursun kendine anlaşılmayan İlk de değilsin son da olmayacaksın. Doğmuşsundur ve öleceksin. Bu ikisi arasına bir süreç yerleştirilmiş işte bu süreci ya yaşanılır kılacaksın yada yaşanmaz. Bu yüzden bardağın hep dolu tarafına bakacaksın.
Sevgiler.
Nâçar kalacak yerde Nagâh açar ol perde;
Çok istersin mücadele edersin olmaz ama bir başkası senin bin bir zorlukla mücadele ettiğin halde elde edemediğine bir bakarsın oturduğu yerden ulaşmış sonra dersin inançsa inanç emekse emek daha ne yapayım neden hakkım olan şeyleri elde edemiyorum dersin ama bir faktör daha varki kısmet onun içinde mevsim lazım en güzel meyve fidanını diksen en güzel şekilde gübrelesen olgunlaşması için mevsimini bekler sende yenildim dediğin yerde zaman seni galip getirecektir. ne güzel söylemiş İbrahim Hakkı Hz.
Sen adli zulüm sanma
Teslim ol oda yanma
Sabret sakın usanma
Deme şu niçin şöyle
Yerindedir o öyle
Bak sonunda sabreyle
Nâçar kalacak yerde
Nagâh açar ol perde
Dermân olur her derde
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler.
Değerli Hocam;
Sizi, haddim olmayarak beylik laflar ederek ve sizi anlamış gibi yaparak "Yenilmek" başlıklı yazınızı yorumlamak istemiyorum...İçimden hiç gelmiyor...Ama ilk fırsatta mutlaka ama mutlaka çok anlamlı bir cevap ele alacağım ve sizin şahsınızda ilgili kişilere ithaf edeceğim.
Şimdilik sizin daha önce bana söylediğiniz gibi söylemek istiyorum..."KARANLIĞIN EN ÇOK OLDUĞU AN, ŞAFAĞIN SÖKME VAKTİDİR..."
Selam ve Saygılarımla;
Değerli arkadaşım.
Bir zamanlar bilgisayarlara ''Elktronik beyin'' denirdi. Sonra değiştirdiler. Çok da doğruydu bu değişim. Çünkü normal beyine bir şeyler yerleştirdikten sonra ''delete'' tuşuna basıp silmek mümkün olmuyor. Sıfırlayamıyorsun, sil başştan yapamıyorsun. Üstelik öyle bir organ ki işine gelen şeyleri yerleştirip, işine gelmeyenleri almamazlık da edemiyorsun. Ona''Dur artık'' da diyemiyorsun. Öyle olunca da o yaratanı ''Artık dur '' deyinceye kadar üretiyor da üretiyor...O ürettiği sürece de savaştan çekilmek ne mümkün. Hiç kimseyle savaşmasan bile ken kendinle savaşacaksın. Taa ki Yaratan ''Dur artık ey beyin , atma artık ey kalp'' deyinceye kadar.
Selam ve saygılarımla.
İyi Geceler Perihan Hanım,
Ömür toprağınız hasadı bitirince bir süre sonra tava gelecek. Yeniden ekin yetiştirmek isteyecek. Bu da, yeni bir mücadele gerektirecek. Ben müneccim değilim ama bu ömür toprağınız iyice verimden düşene dek bu mücadeleyi sürdürecek. "Bu yolda yenilgi yengi
demektir" -kimin dediğini şu an anımsayamadım- deyip daha bir hırslı olacaktır. Olması da gerekir.
Dediğim gibi müneccim değilim ama öngörülerimde pek yanılmam.
Başarılar diliyorum. Saygılarımla.
Not: Yorumum başka anlamlara çekilmesin.