Dünyanın En Korkunç Yaratığı İnsan mıdır!?
“İnsanların bütün felaketleri, geçimsizlikler, savaşlar, tuzaklar,
kan dökmeler, hep altını elde etmek arzusundan doğar.”
LUKİANOS.
Dünyanın en korkunç en acımasız yaratığı şüphesiz ki, insanoğludur. Ekolojik sistem içerisinde türüne işkence eden, katleden tek canlıdır... Geçmişten günümüze değin öldürümler, katliamlar, savaşlar hep insanın gündemini oluşturmuştur.
Geçmişten bu güne dünyanın hep ıstırapla kıvrandığını, uygarlığın uçurum kenarında sendelendiğini, tarihin her sayfası savaş, barbarlık, açlık, salgın ve insanların insanlara yaptığı işkence, zulüm hikayeleriyle doludur. Kimi zaman korunmak, kimi zaman korumak, çoğu zaman da Kutsal saydığı inaklar adına katliamlar yapmıştır "Tanrı, din, ırk, ideoloji, mezhep, tarikat, vatan, toprak vs" gibi. İnsanların Tanrı adına yola çıkıp yaptıkları vahşilikleri hiçbir zaman aklım almamıştır.
Din, mezhep, ırk farklılığı tarih boyunca insanlar için hep bir çatışma ve kavga sebebi olmuştur. İncelerseniz insanlık tarihi bu türden olayların acı hatıralarıyla doludur. İnsanlık için çok hazin olan bu durum halk / ulus / millet gibi etnik ve sosyo kültürel yapıların iç bünyesinde daha da hazin ve vahşi boyutlarda cereyan edebilmiştir.
İnsanlar, başka ülke yada halkların malına - mülküne tecavüzü ganimet ve kahramanlık sayıyor... Teknoloji geliştikçe toplu insan katletmenin, acımasızlığın yolları da artıyor. Birileri bu vahşiliği bu tekniği insanların üzerinde gücü yettiğince hep denedi ve deniyor. Bu vahşet ve vahşilik insanın ayak bastığı, yaşadığı her yerde uygulanmış ve hala da uygulanıyor... Bazen insana yapılan işkence yada öldürüm biçimleri insanın kanını donduracak boyutlara ulaşıyor. Bazen kana, acıya ve gözyaşına boğulmuş insanın gerçeğini kaldıramıyor insan.
İncelerseniz insan oğlunun tarihi hep yıkımlar, işkenceler, öldürümler üzerine kurulmuş. Her süreçte yapılan akınlar neticesinde nice karaparçaları, medeniyetler, coğrafyalar, ülkeler, şehirler özelliklerini yitirmiş; insanları yine insanlar tarafından vahşice katledilmiştir.
Günümüz de hala devam eden bireylerin, ailelerin, toplumların huzurunu alt üst eden düşmanlık ve kin duyguları, hangi sebeple olursa olsun ne kadar hazin, çirkin ve zararlı olduğu gözler önünde. Dünyanın değişik yerlerinde meydana gelen savaşlar ve bu çirkin savaşların insan için nelere mal olduğu ortada.
Bu barbarlık ve vahşet günümüzde hala insana yaraşır bir barbarlıkla devam ediyor... Hala utanılası yükselen değerler, düşünceler, izmler, uygarlıklar adına devam ediyor... Uzun bir süredir tv deki haberleri izlemiyorum, çünkü izledikçe yüreğim kanıyor. Kahretsin, çocuk olmak ve uzak durmak istiyorum; durdurmak istiyorum bütün savaşları, katliamları. Bir çocuğun gözleriye görmek istiyorum dünyayı, yüreğiyle sevmek istiyorum insanları.
Hepimiz biliyoruz ki, savaş ilkelliktir. Önemli olan insanın kendi içindeki canavarı öldürüp, kan dökme duygusunu geçmiş dönemlere bırakmasıdır.
Günümüzdeki savaşlara bakarsak ileride nasıl bir savaşın insanlığı beklediğini kestirmek hiç de güç değildir. Ve bu savaşlar giderek daha da korkunç bir hal alacaktır. Bir tek silahın nice insanı yok edebileceği gibi , ilacı olmayan mikroplarla insanın kanı kurutacak ve insan soyunu yok edecek kadar güçlüdür.
Amacım ne katili aramak ne de katledileni. Çünkü her ikisi de biziz. İnsanız biz…İnsan olarak geçmişten bu güne alnımıza sürülen kara bir lekedir sanki bu vahşilik. Yapacağımız en onurlu en insanca şey, kendi türümüzün her türlü imhasına, haksızlığa uğramasına "dur" diyebilmek; ama iflas eden beş bin yıllık paradiğmanın kirli araçlarıyla değil... Vicdanımızla, merhatimizle, onurumuzla, yüreğimizle, insani kalan yanlarımızla...
Nuri CAN
www.nurican.com
.
YORUMLAR
18.2.1988 günü İsrail Savunma Bakanı Rabin, dört Filistinli gencin buldozerle diri diri toprağa gömüldüğünü resmen açıkladı. 15.2.1988 günü Katar Haber Ajansı, İsrail’in, Şuaf, Anbata ve Tulkarm mülteci kamplarına yolladığı zehirli gıdanın fark edilmesi üzerine binlerce insan ölümden döndü. 12.2.1988 günü 17 Filistinli çocuk elleri ve ayakları kırılarak çöplüğe atıldı. Bir İsrailli subay, Yediot Aharont gazetesine verdiği demeçte; “Gaz odalarına az kaldı”
154 Sana Yazdım
dedi. 2.2.1988 günü bütün dünya televizyonları aynı görüntüyü verdi. Dört İsrail askeri, elleri bağlı iki Filistinli genci aralarına almışlar taşla kafalarını eziyorlar, kollarını kırıyorlar. İşkence kırk dakika sürdü. Ertesi gün hiçbir şey olamadı.1.2.1988 Arafat’ın danışmanı Bassam Ebu Şerif, Nablus yakınlarındaki Kalkiliya köyü dışında 14 Filistinlinin yakılarak öldürüldüğünü açıkladı. 23.9.1988 resmi öldürülen çocuk sayısı 38. 17’ si gazla boğularak öldürülmüş, bunların 14’ü 7 aylıktan küçük.” (Batının Darağacında İsyan- Recep Şükrü Apuhan)
KATKIM OLSUN İSTEDİM....
Vahşilikten tüm dünyanın kurtulması dileklerimle