- 1772 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yalnızlığın Kanat Sesleri 5
Gecenin dehlizinden düşer yeryüzüne hüzün ve kendini Tanrı hisseder çocuklar. Arkasını dönüp gitmeyi cennetinden kovmak sanarlar. Ey Havva mucizesi, karanlığına yaprak dökmek yeter mi sandın düşüncesine hayanın! Yoksa meleklerinin bakireliğine mi inanıyor kibrinin kırbacında zevke getirdiğin hayasızlığın?
Üflet dehlizlerine umutlarımın, fırtınalar kopar, karabulutlar sür üzerine gençliğimin ve vahiyler indirt aşk dininin inançsız Tanrı çocuklarına.
Yine de sevmem mi diyorsun çocuk, yine de ölmem mi sanıyorsun çocuk!
Ömrüm mürekkebiymiş gibi yalnızlığın beyaz sayfalarının, yani senin kalemkarınım ben. Şimdi söyle çocuk kaç atkı bağlar kopanları irbirimizden söyle hangi bere ısıtır üşüyen yalnızlıklarımızı.
Rüzgara mı emanet ettin sözlerini çocuk! Yoksa sen zımbalamıştında sevgini göremedim mi? Hayır çocuk sen hep yalan söyledin ve ruhun sırf bu yüzden bir kütükte hapsolmuş.
Manasına kürtaj yaptırdım pinokyonun. aşk zaten bir piç gibi sokaklarınızda. Sanma çocuk altına yatmadı tertemiz sayfaların kalemimin, yok çocuk ben sana kıymadım.
Aşkı baştan sökemem çocuk, heceleyemem sevmeleri, silgime kıyamam kokusu gider, kıvırıp çöpede atamam seni çocuk, bir uçak yapıp sayfalarını rüzgara da emanet edemem. En iyisi çocuk geceyi yarıp saklamak seni dehlizlerine düşlerimin.
Rakı, beyazı kirletmedi çocuk anlamın bekaretini ede ben bozmadım, günün ikizinin babasıda ben değilim.
Yanlış anlama çocuk ben varlığını çoktandır sildim. Anılara kazınan hiçbir harf ya da hece sana değil, yaşanılan hatıralarımızın onuruna. Yoksa ben bu dünyaya bumerang sevdalar yaşamaya gelmedim.
Ben seni içimden seviyorum çocuk, kimsenin seni sevemeyeceği bir makamda ve anla çocuk acılarınla değil açılarınla sevecekler seni.
Varlığınla övünsün sahipleri çocuk, yokluğunun sahibiyim.Deriden anlam çıkarmıyorum, kemiklerden güzellik, ruhumun manevi sancılarından türetiyorum ruhuma mürekkep.
Yaradanın lanetiymiş gibi bu sevgi çıkmazı, ruhları değişsede acıları benim labirentimin bilmecesi sen o düşlerdeki en esrarengiz yolsun çocuk. Seni bulmam için önce kaybolmam gerekti seni kaybetmek için yüklediğim sorumluluklar yetti!
İkinci kere kaybetmemek için seni, yalnızlığımın zındanına mahkum ettim kendimi. Şimdi ben ne zaman bir kuş görsem düşlerim yırtılıyor dikenli teller. Ne zaman bir özgürlük işitsem rüzgara emanet ettiğin sözler gibi akıp gidiyor. Aşk ancak senin gibi döneklerin labirentinde piç olur çocuk, benim mehtaplı gecemde onuruna kadeh kaldırdığım bir olgudur aşk.
Timur KOHEN