KELEBEKLER VE ÇİÇEKLER
Özgür ve bağımsiz yaşamayı seviyorum. Ama, aşkı ve aşk yaşamayı da seviyorum.
Bendeki aşk anlayışı bedensellikten öte, bütünüyle duygusaldır. Bu nedenle; aşkın kişiyi derinleştiren, yücelten ve erdemleştirerek, duygu ve düşlerde masmavi bir dünya yaratan güzelliklerini seviyorum.
Özgür ve bağımsız yaşamayı sevmekle ’ Bencil’ olduğum düşünülebilirsiniz. Oysa değilim. Olmadım, olamam da.
Çünkü aşkın ’ Senlerle, sizlerle, onlarla...’ var olacağını biliyorum. Ve bunlar olmadan ’ben’in, ben olabileceğini de sanmıyorum.
Aşkı bu özelliği ile özveri, elele, yürek yüreğe vermek olarak da tanımlayabiliriz.
Kişiyi bağımlı kılan, özgürlüğünü kısıtlayan duygusal tutkunluklar da aşktır mutlaka. Ama bu, aşkın bir başka yanıdır.
Aşk bu yanıyla, çoğu kez bitme noktasına varır.
Kuşku, güvensizlik, kıskançlık, sitem, hüzün, acılar ve kopuşlar... bu denli aşkların, yani ’Ben’ci aşkların kendi içinde oluşan sorunlarıdır bunlar.
Oysa aşk; bitmemesi, bitirilmemesi gereken masmavi bir saltanat olmalıdır bence.
Hükmeden değil, paylaşılan...
Tıpkı kelebekler ve çiçekler gibi...
’ KELEBEKLER ÜÇ GÜN YAŞARLAR, BİN YIL YAŞAMIŞÇASINA MUTLU ÖLÜRLER...’miş... Onlara bu mutluluğu veren ise çiçeklerdir. Çiçekleri güzelleştiren gizemlilik de budur. Bir günde bin çiçeğe konarak kıdım kıdım kendinden güzellikler veren kelebekler, onlardan bin yıllık mutluluğu emerek alır, yaşar ve mutluluk içinde ölürler.
Bence asıl olan aşk da budur.
Mutluluk aratan, mutsuzluk veren aşk, bence aşk değil, duygusal bir işkencedir.
Bizler yakan, yıkan, kan küstüran, dahası intihar ettiren duygusal tutkunlukları bu günlere değin sevgi ya da aşk bellemişiz.
Çünkü öyle bulmuşuz aşkı önümüzde geçmişten bu yana.
Bu ne sevgidir, ne de aştır... Düpedüz bir yıkımdır, düpedüz aşkın en ağır cezasıdır bu...
’ TANRI, DOSTLAR ARAR VE SEVGİ DİLER. ŞEYTAN ESİRLER ARAR VE İTAAT DİLER ’ diyor TAGORE.
Aşk çiçekçe güzel, kelebekçe özgür, erdemli... gökmavisince derin, yüce ve geniş olmalıdır.
Bu denli sevgi ve aşktan korkmamak gerekir. Eğer gökmavinin ve erdeminin anlamını biliyorsa seven ve sevilen.
Bilmiyorsa sevgi ve aşk adına yakın durmanın da bir anlamı yok.
Kısaca yinelersek ilkin sevgi ve aşkı öğrenmek gerek.
Bir dost bana ’ Aşk Adamı’ lakabı vermişti. Belki doğru bir tanımlamaydı bu, dosta göre.
Düşündüm; kendimi sorguya aldım’ Ben neyim? ’ diye. Böyle bir yazı çıktı ortaya, eksiği ve yanlışı ile... Paylaşayım istedim.
KÖMEN-Haydar Okur