- 603 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
bu da böyle! ARDAHAN ÖYKÜLERİ 261
" Bizim kültürümüzde de varmış!"
Bu nevden söyleyişlere müracaat etmeksizin görüş serdetmekte olası!
Ernest CASSİERER pek sevdiğim düşünce adamıdır.
Bunun Simgesel formlar felsefesini araştırdığımda Yunus Emre felsefesine ait bir iki unsuru parmağına doladığını gördüm.
Kim kime tesiretmiş. Kim kimden fikir almış. Böyle irdelemelere çok yazar girmiştir. Bu tür yaklaşım haz ettiğim temayül tarzıdır dersem yalan olur.
"O vadi nominalizmin şahıydı."
- Bu da böyle başlasın istedim.
.................
Kapı açılmıştı.
Açık kapı, çift kanatlı hündür dar ve bir kerre daha hündürdü.
Vadi adı var kendi yok vadiydi. Bundan dolayı nominalizmin şahikasıydı diyoruz.
Paul Simon’ı sağolsun Sessizliğin Sesi, şarkısını çalıp çağırıyordu. Az ötemizdeydi.
Biz kaç kişi miydik?
- Birkaç kişiydik.
Vadi vadilikten turkuaz renklere bulanmıştı. Veya bulanıyordu.
Yağlıboyacıları kiralamıştılar. Kayaları, kayalardan yayılan gölgeleri, taşları ve taşların öztonu, röfle kısmını hep turkuaza boyatıyordular.
Hangi taşı kaldırsan altından turkuaz’a renkler çıkıyordu.
İnsanın aklından geçiyor: Hakkapısı: İlk ve son kapı...
..................
Paul Simon:
- Merhaba! dedi.
Merhaba Karanlık! Çok eski dostum merhaba! dedi!
Ben şahsen şaşırdım! Karanlığa selam vermek neydi!
Karanlık: Gece karanlığı olmaz mıydı? Eda’m aksiyomatikti ve niçin serinkanlı bekleyişte durmamalıydım ki? Mazaret? Gerekçe?..
Hello darkness, my old friend
- Merhaba eski dostum karanlık
I’ve come to talk with you again
- Seninle tekrar konusmak için geldim
Because a vision softly creeping
- Cünkü ahmakca sürünmenin önsezisi
Left its seeds while I was sleeping
- Tohumlarını bıraktı ben uyurken
And the vision that was planted in my brain
- Ve beynimde aşılanmış olan görünüm
Still remains within the sound of silence
- Sükutun sesinde hala duruyor
"Kadifeden kese" tüyleri gibiydi otlar. Huzur, sessizlikle oturmuştu ve dertleşiyordu. Ağzını yele vermiş ağaçlar yapraklarını kıpırdatmıyordu. İnsan böyle bir vadiye üstanlatımlarda deh düşmüştür o da düşmüşse.
Kaç gündür Danizkom, Sındırazkom, Pişazkom, Carısheğv’i, Cığıret’i dolanıyormuş bu adam!
O dedi... o dedi ki!
In restless dreams I walked alone
- Husursuz rüyalarda yalnız yürüdüm
Narrow streets of cobblestone
- Parke taşlarından oluşan dar sokaklarda
’Neath the halo of a streetlamp
- Sokak lambasının halesinin altında
I turned my collar to the cold and damp
- Yakamı soğukluk ve kedere cevirdim.
When my eyes were stabbed by the flash of a neon light that split the night
- Gözlerim geceyi ayıran neon ışığının flaşından saplandığında
And touched the sound of silence
- Ve sükutun sesine temas ettiğinde
And in the naked light
- Ve çıplak ışıkta
I saw ten thousand people, maybe more
- Onbin insan gördüm, belki daha fazlaydı
People talking without speaking
- Ses çıkarmadan konuşan insanlar
People hearing without listening
- İşiten ama dinlemeyen kişiler
People writing songs that voices never share
İnsanlar şarkı sözü yazıyordu ve payetmiyordular...
Yunus Emre’nin ismi bu ahval, bu şart ve esenlik içinde. O vadideydi...
Aynül yakin, İlmül yakin, Hakkül yakin’i çok merak etmiştim. Daha evelinden merak etmiştim!
Ve sordum.
Dedim kine:
- ... üç kavramı açıklar mısınız?
Git! dediler: Ernest Cassierer’e de sora bilirsiniz dediler! Niyesi miyesi meğer: Cassierer "Simgesel formların felsefesi" kitabında bu zikrettiğimiz üç mefhumu açmış, açıklamış, mış.
Vadide mal-nahır eksik değildi. Öyle kızdım içimdenki. Burayı temiz bıraksaydız! Yeter da burayada mı geldiz? dedim.
Paul Simon Yukarda şarkıda ne güzel dediydi:
"Ses çıkarmadan konuşuyordular."
Cassierer beyaz kireçle döş’e simge çiziyordu. Heç dokunma!
Başını göğe dikti. Gökte yine ayn-i renkle; turkuazla bulut vardı, dairevi daireviydi.
Cassierer simgeyi hemen fırça ucuyla çizdi. Konturla çevreleyerek bulut formunu içi boş çemberimsi simge ile işaretlemiş oldu. Bu aynülyakin idi.
Hııımmm! Anlayana?...
Ying- Yang simgesini yegin yegin kınalıtaşın yanına çizdi. O ufak noktaları da belirtti. " Her iyiliğin içinde kötülük; her kötülüğün içinde ise iyilik vardır."
" Hakkülyakin" idi buda! ...
Ve 5+5= 10 rakamlarını çizdi. Cassierer, İlmülyakin ile Yunus’un sufiyan bilimininden aldığı, aldıklarını çizmişti.
İlk ve son kapı değildi vadi.
Ve vadi’de, Sound of Silence her zamankinden çok esenlik asıyordu.
Esasen Yunus arardı. Cassierer arardı. Arayacaklardı da!
Bir Hakkapısı vardı. Belki vadide belki vadiden dışarıya!..
YALÇINER YILMAZ
19-02-2012
ARDAHAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.