- 986 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
DELİ
Yeni romanı, üç gün sonra piyasada olacaktı. Son kitabı “Rus Kokanaları” çok ses getirmişti edebiyat âleminde. Bu yüzden, herkes merakla bekliyordu yeni kitabını. Yine ilginç bir isim bulmuştu romanına: Deli!
Deli’yi kaleme almaya başladığından beri, onda bir değişiklik olmuştu. Anlattığı şeyleri sanki yaşıyor gibiydi. Karısına karşı ilgisiz olarak bilinen yazar, merhametten ve ilgiden asla ödün vermiyordu artık. İçkiyi bırakmıştı. “Rus Kokanaları”nda da içkiyi bıraktığını söylüyor, Moskova’da geçirdiği kötü günlerini itiraf ediyordu.
Henüz yaşı otuz dörttü. Kırkından sonra yazar olunur diyen herkese cevap vermişti aldığı ödüllerle! Bir anda yükselmişti edebiyatın zirvesine. Birçok edebiyatçı gibi o da kitaplarla büyümüştü. En sevdiği yazar, Cemil Meriç’ti.
Birkaç gün sonra İstanbul’da kitabını tanıtacaktı. Birçok yazar, şâir ve akademisyen olacaktı o salonda. Yine çok esrarengiz şeyler anlatacaktı. En azından herkes öyle tahmin ediyordu! Kitaplarının en büyük özelliği merak oluşturmasıydı! Konuşmalarında da dinleyiciler hayret ve merak rüzgârına kapılıyordu!
Popüler yazarlarla gerekli gereksiz bir sürü polemiğe giriyordu. Bazı zamanlar küfür bile edebiliyordu yazarlarla girdiği tartışmalarda. Çok defa da tazminat ödemişti! Parayı önemsemiyordu. Hep uzakları ve yaşadıklarını anlatıyordu. Genel olarak “vebal” temasını işliyor, bir şeylerin vebalini ödediğini söylüyordu. Ama hiçbir zaman o vebalin nedenini söylemiyordu. Hayran kitlesini daha çok bayanlar oluşturuyordu; ne de olsa karizmatik bir adamdı!
* * *
Beklenen gün gelmişti. Yazar, alkışlar eşliğinde kürsüye davet edildi! Az sonra mikrofonuna dokunacak ve oradaki meraklı insanlara selam verecekti. Sandalyesine yavaşça oturdu. Birilerini ararmışçasına salonu süzdü. Artık konuşma zamanı gelmişti:
-Değerli meslektaşlarım, kıymetli misafirler ve çok değerli öğrenciler... Benim gibi bir insanı dinlemek için zahmet buyurmuşsunuz! Bugün konuşmamı çok kısa tutmayı düşünüyorum. Sadece üç-beş sorunuza cevap verip gideceğim. Bunun sebebini de dün gece izlediğim film yüzünden uykusuz kalmam olarak açıklayabilirim! Kızmayacağınızı umut ediyorum. Sorularınızı bekliyorum! Sorusu olan?
-Sizi görmek için Kocaeli’nden geldim ve siz salondakileri umursamıyorsunuz! Neden?
-Sizi umursayacağıma dair bir söz verdiğimi hatırlamıyorum! Kocaeli’nden buraya gelin diye de bir şey demedim size! Salonu lütfen terk edin!
* * *
-Kitabınız henüz kitapçılarda yerini almadı. Bu yüzden kitabınızı okuyamadık. “Deli” diye nitelendirdiğiniz kişi kim? Kavgalı olduğunuz bir kişiye mi bu itham?
-Ben kavga ettiğim kişilere deli demem!
-Peki ya neden?
-Nedeni çok açık. Sizce deli kimdir?
-Bence deli herkesten farklı ve aşağı olandır!
-Peki ya ahmak kimdir?
-Bilmem, birçok örnek verilebilir aslında!
-Bir yazardan ahmağın tanımını öğrenmek ister misin?
-Memnuniyetle...
-Bence ahmak kelimesi sen ve senin gibilerini tarif etmek için kullanılır!
-Hakaret ediyorsunuz!
-Tam tersi; iltifat ediyorum! Bir deliyi diğer insanlardan farklı kılan nedir? Delilerin size zarar vereceğini düşünüyorsunuz! Ayaklarına taşlar atıp canlarını acıtıyorsunuz! Yüreklerinden kanlar akıtıyorsunuz! Zarar vereceğini düşündüğünüz kişi mi delidir, yoksa zarar veren kişi mi? Hem kimden farklıdır ki deliler? Kiminle kıyas ettiniz onları? Anneniz, babanız, kardeşleriniz... Bir fotoğraf karesinde sizden farklı mı görünüyorlar? Teşekkür ederim hepinize! Ben gidiyorum!
Çekip gitmişti! Salondaki kalabalık susmuştu. Tüm deliler gülmüştü!
“DELİ!”
Muhammed MANAP