- 699 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
MAZGAL-1
yağmur yıkadı mazgallar emdi önce..onlar çayını içti bir akşam üstü..Jokerli yazbozsuz gözlüksüz bir hayat isteyerek çay gibi içine çektiler içindeki mazgalları.....
boşu masadan kalkan dolusu masaya konan çaylar gelir giderdi. bir de kahveden içeri girip çıkan adamlar olurdu bu kahvede.
İçerideki birinin elinde tesbihi, dışarıdan gelenin kiminin saçındaydı çaldığı yağmurların damlaları şemsiyeli giren adamlar da olurdu ıslak şemsiyesiyle kahveye. Çay kazanından da damlardı hep sıcak çaydan arta kalıp sızan damlalar. Birde çamdaki yağmurlar salınarak süzülürdü içeri girmeden camdan süzülerek.
Yağmur hep dışarda içini dökerdi mazglaların içerisine mazgallar hep dinlerdi susarak sesizce gizli gizli merdi yağmurun dertlerini.
Suskun adamlar köşesine sığınırdı kahvanin. Bir içtiği çayları birde cebindeki kuruşları sayarken birde aybaşına kaç gün kaldığına dair günleri. Gözlüklü ihtiyarın soldan sağasını bildiği bilerken içini acıttığı sonrada çığarasını yaktığı.Bildiğine en çok sevindiği. Aysonu iaşesi dört harfti adı "MAAŞ"
"Kemal SUNAL" filmi biterdi her seferinde kanal tek saklanmış kumanda renkli bir televizyon. Ana haber bülteni analık yapar gibi memeleket haberlerini düşen okey sesli oyunları gibi heycanla veriyordu.
Taşlar takoza dizilirken takozun başa düşüşü gibi iniyordu haberler. "SON DAKİKA HABER" altı kırmızı geçen haberin sonrasıydı ana haber bültenin içine karışan magazin haberi dışardaki yağmurun MAZGAL lara karışması gibi bu sokaklara yağıyordu hep birde çaylar.
"ÇAYLAR" diyordu kahvecinin sesi karışırken önceden alanlar az şekerlide olsa çaylarını kaşıkla karıştırıken, biri şekeri çıkmasın diye şekersiz içiyordu birde dumanlar çıkıyordu çiğerlerden, dışarı çıkmadan, dışarı tek çıkan duman kahvenin, kömür isi, kömür kurumu bacasından çıkıyordu sessizce salınsada.
Duman hafifce havaya, kurum yağmura karışıp mazgallara giderdi. kim bilir belki oda içini dökecekti bu kahvedekiler gibi.
Vakti yerinde adam istemişti orta kahveli, kahvesinde, ortasındaki kahvenin masasında.
Yap bozlu bir oyundu kahvedekilerin içtiği,izlediği, oyunadığı,dinlediği,altını çizdiği yniden başladığı.
Kahvedekilerin içine attıkları önce kırmızı alt yazılı geçerken üzülmemek için kırmızı okeylere karışırdı kendilerine bilerek ihanet ederek ana haber bültenlerine kulak kapatıp, gözlüğünü burnunun üstüne çıkaran emekli sıkılmıştı belli bildikleri hep içinde her karesi kendi hayatı, matematiği zayıf işçi ne kadar hesaplarsa hesaplasın boşun doluyu doldurmadığını bilsede yazboz dolardı şemsiyeli adamın orta kahvesi yarıya inerdi ama bu yağmurda hep dışarıdaki mazgallar bile dolar/dı.
Hüzün geceye karışırdı yağmurla karışarak mazgalların içerisine yağmurlardan kaçanlarda kahvenin dumanlı havasına......
YORUMLAR
Oturdum yazınızla mahalle kahvesine, dayadım şakağımı pencereye, seyre koyuldum dışarıda yağan lodos yağmurunu... Hafifçe çevirdim kafamı içeridekilere... Herkesin hayalleri ve umutları binbir parça...
Kutluyorum yazınızı gönülden.
Gün eksilmesin pencerenizden.
Sevgiler, saygılar.
DİLEK YILDIZI
yürekten saygılarımla...