- 690 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
MAZGAL
Üzüntülü yağmur yüklü bulutların bu şehirlere dertleşmeye geldiği geceydi herkesin evine kaçışarak geçtiği. Kahve içerisindekilerin sigaralarını çayla içtiği.İçeri girenlerin ıslak saçlarını mendille sildiği bir akşam üstü kahve girişi. Mevsimlerin kıştan bıkıpta bahara kollarını bıraktığı bir mevsimin şekerin çaya karışımı gibi bir mevsimin baharla ısalak ıslak tanışmasıydı belkide.
Masaya tavşankanı bir çay gelirdi. Kahvenin bacası hep kör karası kömür dumanı çıkardı. Kimisinin içini ısınır kimisi terler, boş okeyle gezerken. Televizyonda bir "Kemal SUNAL" filmine içinden ağlarken gülerdi biri. Karşısındaki ötekinin biri ne içtiğini farkında bile değildi masasındaki konan çayın deminin kıvamına varmadan.
Herkes tahta sandalyesinde otururdu biri kağıdı vururken biri televizyona karşısında dururken yağmur hep kahvenin camına vururdu.
Tek kişilik masada oturan adam yazboz birde kalem ister hesapsız yazmalarına.Emaktar çekmiş gözlüğünü önceden istemiş yukardan aşağı, sağdan sola, hep bildiği ama saklanan kelimelerde olmasada kağıtların sayfasına karışmış beyazlı dumanlı saçları.
Sağdan sola olan askerdeki torun iki kelime çıksada o onun adın hep beş harfli yazardı (TORUN) yukarıdan aşağı çıkan kelimeler kendinin çok iyi bildiği ama masada oyun oynayanların henüz bilmediği dört kişilik oyunlardan bile gizlenen bir kelimeyide bildi. Herşeyin tersine yaşamın tersini bulurken aşağıdan yukarı (ölüm) dışarıdaki yağmur hem cama vuruyordu.
hem toprağa düşüyordu hem de bu sokak kahvesinin kaldırımlarına.
Tek kişilik masasında oturan adamın çay parası olsa da cebinde evine götürecek cebi delikti.Bulut gibi.
Önce yağmurlar yıkadı bu şehri.Mavi kız çocuklarının boncukları düştü erkek çocukların misketi kimisinin ağzındaki tükürüğü adı bilinmeyen birinin türküsü birde bacasından kömür rengi çıkan kahvenin kurumu...
yağmur yıkadı mazgallar emdi önce..onlar çayını içti bir akşam üstü..Jokerli yazbozsuz gözlüksüz bir hayat isteyerek çay gibi içine çektiler içindeki mazgalları.....
" kalvyem ve düşüncem yoruyor işte "