- 1189 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KADERİMİZ VE ŞİİR
İnsanların yaptıkları her şey geçmişin geleceğin ve şimdinin içinde saklı olan AN’IN Kaderidir. Anın içinde saklı bu kader belirsiz ve sebep-sonuç ilişkilerinin dışında olan bir kaderdir. Bu dışında olma bizim insani aklımızın imkanlarıyla çözemeyeceğimiz kadar şümullü ve derinlikli oluşundandır. İnsan yaşadığı dünyayı bütünlüklü ve kapsamlı bir şekilde anlayamaz ve yorumlayamaz. Fakat bazı zamanlar insan bir takım işaretler alabilir.
Hayatta,yaşadığımız,şahit olduğumuz bir çok durumda ve olayda farklı derecelerden etkenlerin içiçe olduğunu,bunların zaman içinde açıldığını ve anlaşıldığını görürüz. Öyle zamanlar olur ki biz hayatta yaşadığımız bir takım olay ve olguları anlamaya biraz yaklaşırız. Ama insan bu olay ve olguları aklıyla ihata edemez. Çünkü insanın aklı belli sınırlar içinde hesaplar yapabilir ve bunların dışına çıkamaz. Her şeyi içine alan birtakım hesaplar yapmak insan için mümkün değildir.
Alem,insan ve hayat hakkındaki hakikatleri ortaya koymak ancak ve ancak Allaha mahsustur. Örneğin şu dünyada kaç insan ölüyor,neden ölüyorlar,ölerek dünyadaki hangi ilişki sistemlerine yardımcı oluyorlar,şu an doğan bebekler içinde aynı soruları sorabiliriz? Diğer önemli bir örnek insanlara dağıtılan rızıkla ilgili,bu rızklar neye göre az veya çok,azlık veya çokluk insanları hangi noktalardan etkiliyor.?
İnsanların yaşam içindeki birliktelikleri,uyumları,maddi ve manevi alışverişleri işte tüm bu ve benzerlerinin hepsi bir organik gayenin parçalarıdırlar ve hepsinin kendi içinde zahiri,Batıni bağlantılar vardır. İnsanların bu bağlantıları her türlü derinliği ile anlamaları imkansızdır,bu yüzdenden çoğu olay ve olgu,çoğu düşünce karışık görülür.
İnsan aklının yapmış olduğu yorumlar vardır,insan hisleriyle birtakım şeyleri hissedebilir ve fakat hissettikleri buğuludur,net değildir,çoğu zamanda anlamsızdır.Ortaya koyduğumuz fikirlerde tam anlamıyla olmasa da bir netlik vardır fakat en büyük,en önemli eksikliği kuşatıcı olmaması,iç bütünlüğü ile birlikte geniş kapsamlı olmamasıdır. Çünkü insan kısır ve sınırlı bir yapıya sahiptir. Tüm bunlarla beraber anlatmaya Çalıştığımız şey içinde yaşadığımız hayatın ve daha genel anlamda alemin içinde bulunduğu bir düzen,bir sistem var,bu sistemi ve bu düzeni insanoğlunun çözemeyeceğidir.
İnsanlık ,tarih boyunca bir şekilde iyi veya kötü kader konusunu tartışmıştır,konuşmuştur,Bu konuşmaların ve tartışmaların sonucunda ise hep bir çıkmaz,hep bir karanlık olmuştur. Çünkü bizim üstesinden gelemediğimiz bir çok hususta aklımız yorumlar yapamaz olmuştur. Bu yorumlarla birlikte birtakım insanlar Kaderi uzun bir zaman önce planı çizilmiş,programı belli olan bir olaylar zinciri gibi görmüşler Ve bunun neticesinde de kendini hayata ve olaylara bırakmış teslimiyetçi bir anlayışın oluşmasına yol açmışlardır. Bu teslimiyetçi anlayışı farklı boyutlarda ve derinliklerde ele alabiliriz fakat genel geçer ve bilinen bir anlayış olduğu için üzerinde fazla durmayacağız.
Bizim üzerinde durmaya çalışacağımız görüş Kaderi belirsiz bir imkan olarak gören görüştür. Bu görüş insan fiillerini bir imkan olarak görür ve bu belirsiz fiiller ve imkanlar belli bir hedefe doğru gitmektedirler,bu hedef organik ve hikmetli bir bütündür. Bu konuyu daha açık olarak ortaya koyabilmek için bir örnekten yola çıkalım. Mesela bazı zamanlar insanın aklına bir takım karmaşık ,buğulu fikirler ve hisler bir ışık gibi doğar. bu ışık bazı zamanlar çok parlak iken bazı zamanlar çok loş olmaktadır,İşte bu ışıklar Rahmanın bize bıraktığı Zamanla KADERİMİZ olacak imkanlardır. Bu imkanlar yaşadığımız olay ve olgularla olgunlaşır ve somutlaşır. Parıldayan bu imkanlar karmaşık bir bütün olarak aklımıza gelir. Ve bizim bunları gerçek anlamda kavramamız bir zaman meselesidir.
Düşüncenin bütün imkanları sezgi olarak insan varlığında mündemiçtir. Bir tohumun toprak hava,su ve iklim şartlarına göre filiz verip olgunlaşması ve daha sonra meyve vermesi gibi insanda da birtakım özler ve imkanlar var ve bunlar şartlara,insanın isteklerine,Allahın dilemesine göre organik ve hikmetli bütüne doğru yol almaktadır. Fakat sezgimizde ortaya çıkan bu parıldamalar,belirli bir anda veya istediğimiz anda aklımıza ve şuurunuza gelmemişlerse bu bizim bilgimizin kusurlu,sorunlu olmasından değil,aksine bizim bu bilgiyi bilmemizin imkanının henüz doğmuş olmadığındandır.
Düşünceler,farklı alanlardaki tecrübelerimizin Artması yoluyla uygulama imkanlarını ortaya koyar. Bir çocuğun yaşam özü ve imkanı onun varoluşunda saklıdır ve fakat tüm bu imkanlar,özler yıllar içinde çözülür ve yaşanır.
Buraya kadar üzerinde durduğumuz temel husus kaderin ne olduğu ve bu konudaki bir takım yorumlardı. Özelliklede belirtmeye çalıştığımız şeyde kaderin belirsiz bir imkanlar toplamı olduğudur. Bunu Şiirle karşılaştırırken özelliklede şiirde düz yazıda anlatamadığımız fakat şiirle az da olsa yaklaşabildiğimiz,anlatabildiğimiz bir takım anlamlar ve hislerdir.
Şiirde bir imkanlar dünyası saklıdır. Bu imkanlar dünyası kelimelerde kendini ortaya koyar,şiirdeki kelimeler bize çok farklı,tecrübe edilmemiş bir takım tedailer sunabilir Fakat bu özelliği düz yazıda bulmak mümkün değildir. İşte bizde düz yazıyı kaderin gerçekleşmiş şekline,yani anlaşılabilen akli şekline benzetebiliriz,şiir ise kaderin gerçekleşmemiş ve fakat gerçekleşecek olana dair işaretler saklayan ve sunan imkanlara benzetebiliriz.
Şiir ve kaderimiz meçhul yönü içiçe,çünkü şiirde netlik ve aklilik tam anlamıyla söz konusu değildir,Kaderimizin de meçhul yönüne dair bir takım işaretler almamıza rağmen bütünüyle kavrayamayız ama bir bütüne organik ve hikmetli bir doğru gittiğimizi sezinleriz. Şiir ise bir bütünden yani bir insandan yayılır ve yayılan kelimeler tam anlamıyla kavranmasa da bize bütüne dair işaretler verir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.