- 810 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
KUTLU OLSUN
Yağmurlu bir ’Sevgililer günü...’ Tüm sevenler sırılsıklam, yalnızlığın peşinde sırılsıklam olan benim! Ellerimi görmemiş miydin de, tutmadın? Oysaki ellerim yalnızca ellerinle buluşmak için yanmaktaydı. Onu öpüyor musun, ona sarılıyor musun, onu çok seviyor musun?
Yalnız değilsin, biliyorum. Yüreğimde çalan kırık bir müzik kutusu var. ’Aşk’ diyerek atmıyor artık kalbim, yalnızım sen de biliyorsun. Çaresizliğimin askıya alınamayışının hatrına bana bakıp güldüler martılar. "Sevgililer günün kutlu olsun" dedi biri, gülümsedim. Gün yine yalnızca beni çalıyor. Gördün mü, beni gördün mü? Yüreğim yalnızlığım dinsin diye usulca bir haber bekliyor.
365 günü sermiştim umutlarına. Hani sevmek sen olacaktın, biz olacaktık!
Bugün telefonum çalmasın, bugün kimse bakmasın, anmasın. O kimselerde aslında sen olacaksın.
Anma beni sevdiğim, ’Sevgilim’ diyebilmek bile hakkım olmadı ki hiç. Hayır, sakın anma beni.
Ellerimi tutan sen olabilirdin, gözlerimde usulca kendini görüp aşka karışabilirdin. Şimdi temize çekilememiş yanımın en kirli misafirisin. Yağmur yağıyor. Günlerdir güneşli bir hava hâkimdi oysa, sensizliğimin ve talihsizliğimin bedelini ödemeye razı, benim için, gökyüzü yalnızca bana ağlıyor.
Seni görmüştüm yıllar yılı, tek isteğim bizi görmekti. Yere batsın frekansının tutmayışı!
Hani aşkın yolu yalnızca bana çıkardı? Hani beni görmek için kırk takla atardın?
Herkes gibi, her yaralı insan gibi, ben de "Aşka inanmıyorum" dedim. Aslında inanmadığım sendin, çünkü ’aşk’ sendin. Değişti geçtiğim yollar. Artık umuda açılmasa bile kapılar, kendimi görebilmek bana yetiyor. Seni görüp yanmıştım sevdiğim, dumanınla tüttüm de haberin yok. Mutlu yüzler görürüm. Hepsi güler, hepsi koşar, hepsi sevgililerinin seslerini tutmak için pür telâş can atar. O hepsinin içinde ’biz’ olmalıydık. Aşkın gözü kördür lâkin, onun bile gözleri açıldı da senin gözlerin bana hâlâ kapalı. Bugün yağmurlu bir Sevgililer günü...
Hatırlamalar bir bir aklımda. Kime hediye aldın, korkma kızmayacağım, haydi, söyle bana.
Heyecanlı mısın, o ne aldı sana? Yeni başlayan bir aşkın filizlenmişliğinde geçmiş günahlarını mı hatırladın yoksa? Nerede sende o yürek!
Sana dair unutmalarım bir bir biriksin aklımda. Hatırlayınca yeni aşklar bana gelmiyor.
Hepsi dil çıkarıyor, yamuk yapıyor, sonunda yalnız kalıyorum, yine tek başıma...
Sesime gel. Unuttuğun yerdeyim, burnumu çekiyorum ağlama nöbetimdeyim. Saat sabahın bilmem kaçı, hatırlatma! Hatırladıkça geceye yenilemeyişimin vicdan azabını çekiyorum. Bütün zaman dilimleri küstüler bize. O yüzden ne geçmişim, ne geleceğim, ne de şu ânım almıyor artık seni. Barışmalıydık oysaki, olmayacaksak bile, oldurmalıydık aşkın kanadını kırmamalıydık sessizce. Şu bomboş odayı sen doldurabilirdin. Hayalim vardı, özlemini çektiğim o yolda el ele yürüyecektik. Usulca sevecektin beni, sevmelerin bu kadar mı insafsızdı, sen bu kadar mı yanlıştın?
Bugünün planını yaptı herkes. Senin de bir başkasıyla vardır elbet bir planın. Benim de var.
Yalnızlık bu gece yalnız bırakmayacak beni. Alnımdan öpüp, bana en sevdiğim şarkıları söyleyecek, ağlarsam gözyaşlarımı silecek. Meğer bugün beni yalnız bırakmamak için kendini aşkın koynuna bile atmıyormuş. Onun da yeni başlayan ’mutluluk’ kokan bir ilişkisi olmak üzereymiş, lâkin çaresizliğimi görüp, benimle sözleşti. Yalnızlığın bile dostuyum.
Yalnızlıkla dertleşmenin tadı da aşkın güzelliğinde bile yok. Öyle değil mi sevdiğim?
Kusura bakma sana ’Sevgilim’ demedim hiç, diyemeyeceğim. Sen zaten artık başkalarının her şeyi... Her şeyimi almana izin vermiştim de, güçleniyorum yeniden. İnsanlar sevemezler ki görmeden, koklamadan böyle delice. Yaşadıklarını ’aşk’ sanıyorlar. Yalnızlıkla bir başına, bir başkasına delice bağlanırcasına yaşasınlar da görelim bakalım aşk neymiş...
Öpüşmeyi, koklaşmayı, gülen gözlerle bakıp iki gün sonra ayrılmayı aşk sanıyorlar sevdiğim.
Gel de, aşkın öyle hoyratça harcanılmaması gerektiğini öğretelim insanlara. Uzat elini, kızgınım, kırgınım, biliyorsun. Lâkin affedebilmeyi sen öğrettin bana.
Doğru, sen de onlardandın. Unutmalara boğduğun tenimi aşk alev alev yakıyor.
Git diyemem, gelmeyen birine! Bugün yağmurlu bir ’Sevgililer günü...’ Kaçıncı sevgilin bilmem ama;üşütmesin sıcak tut. Aşkınla yak istersen, bilirsin sen derbeder edip, yakmayı.
"Sevgililer günün kutlu olsun" dediler martılar. Boynumu büktüm, ağlayamadım.
Bugün benim için yalnızlık günü olsun sevdiğim. Tutamadığım ellerin, göremediğim gözlerin, sevmeye bile hakkımın olmadığı o kör yüreğin için, bugün yalnızlık benim olsun.
Aldım bile onu, vermem artık kimselere. Aşk kusuruma bakmasın, sevemez artık onu delice.
Yalnızlık, yalnızca benim olsun. ’Yalnızlık günüm kutlu olsun...’
Sevdiniz mi, gerçekten sevebildiniz mi? O hâlde, haydi bakalım "Sevgililer gününüz kutlu olsun."
Dilara AKSOY
YORUMLAR
Bazen sevip de kavuşamamak mukadder olur insana,acı ve elem verse de yapacak tek şey harhalde "sevgililer günü" nü kutlamak kalır...Kutlarken şairemin yürek sesi isyankar haykırışlara karışıyor,toz duman duygularla çevrili...
"Gününüz kutlu olsun" ne diyelim...
Efendim tebriklerimle kutluyorum etkili yazınızı...
Merhaba Dilara Hanım,
Yazınızdaki kahramana benim bir önerim var. Dertlenmesin, çilellenmesin. Bir sevgili seçsin bugün. Anne, baba, abla, yenge,teyze, hala. Hele küçük yeğeni varsa başka sevgili aramasın. Yanaklarında güller açtırdıkça kendi yüzü de apaydınlık olacaktır. Büyük Üstad
Neşet Ertaş şöyle diyor, dizelerinde ve türküsünde.
"İki büyük nimetim var,
Biri anam biri yârim..."
Kahramanın, yârdan yana kısmeti kapalıysa anası olsun sevgilisi...Yeğeni olsun. Bir denesin...İstediği gerçek mutluluğa ulaşır...
Başarı dileklerimle saygılar.
merhabaomrum
Saygılarımla.
güzeldi.Yaşnızlık kokuyordu ama en azından YALAN değildi.Yanlış insanla olmaktansa yalnız olmayı tercih edenlerdenim.SEVGİLER...