- 1044 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
FRANSIZ KALMAK
Biz Türklerin en büyük özelliği oldu:
Çabuk unutmak, yalandan da olsa bir gülücüğe bağrımızı açmak ve ağzımıza çalınan bir parmak balla yetinip bal dolu kovanlara tekmeler atmak…
Yine esip gürlemeye başladık bugünlerde Sarkozy’e. Elçimizi çağırdık, boykot sözleri verdik. Ve daha neler neler…
Ama biz bu filmi daha önce birçok kez izlemiştik. Örneğin; Mavi Marmara olayında İsrail’i boykot ettik, elçimizi geri çektik olmadı Milli Kahraman Polat Alemdar ve Ekibini gönderdik İsrail’e (her ne kadar Polat İsrail’e değil Filistin’e geldim dese de). Sonra da hiçbir şey olmamış gibi Yahudi sabunu ile yıkanıp, kolasını içtik, elbiselerini giydik. Olan Polat’a oldu. Gitti uğraştı yaban ellerde intikam uğruna boş yere.
Çok da uzak değil. Yıl 1956. Cezayirli Müslümanların Antep’te bize yapmadığını bırakmamış, Çanakkale’de üstümüze çullanmış şeref yoksunu Fransız sömürgesine karşı verdikleri mücadelede, Türkiye Cumhuriyeti’nin akıllara zarar bir şeklide Fransa’yı desteklemesi, Milli Mücadele yıllarında hanımlarının ziynet eşyalarına dek her şeyini Müslüman Türk Ordusuna yardım olarak gönderen Cezayirli Müslümanları derinden sarsmış ve üzmüştü. Yetmedi, Süleyman Hilmi Tunahan Ks Efendi’yi Cezayir Müslümanlarının Fransız sömürgeciliğiyle mücadelesi esnasında, vaazlarında "Müslüman kardeşlerimize dua edelim" dediği için, defalarca karakola çağırdık ve ifadesini aldık, nezarete attık.
Gelelim günümüze. Dost-düşman bilmez hale geldik. Daha dün Azeri kardeşlerimizi, soydaşlarımızı kaybetmek pahasına Ermeni ile dost olmaya kalkıştık. Kardeşlerimizi katleden Sarkisyan ile el sıkıştık. Doğal olarak; adamlar zafer sarhoşu.
Bizler hepimiz ermeniyiz diye sokaklara dökülürken, Macaristan’da Türklerden sevgiyle bahseden, atalarımızın bir ve hepimizin Attila’nın torunları olduğumuzu söyleyerek Macaristan Parlamentosunda ,“Ermenilerin Dağlık Karabağ’da Azerbaycanlılara karşı toplu katliam gerçekleştirdiğini” tanıyan bir karar tasarısını gündeme alan Gabor Vona’ya teşekkürü bir borç bilelim.
Şimdi soruyorum değerli dostlar, Fransa’ya kızmaya ne kadar hakkımız var. Şu kadarını diyorum ki; inşallah Kanuni’ye muhtaç oldukları gibi, gene muhtaç olsunlar.
Sarkozy cücesinin dedesinin Osmanlı’ya sığındığı gibi inşallah gene bize sığınmak zorunda kalsınlar.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.