- 575 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YAŞAM SERÜVENİ
İnsanoğlu doğar,yaşar,büyür ve ölür derler yıllarca belki de yüzyıllarca.Tamam bu evreleri herkes yapıyor ama kimse biraz ayrıntılarına girmiyor işin.En başta doğum diyelim.Annemizin karnında ortalama dokuz ayımız geçer.Geçer geçmesine ama o zaman dilimini bir de anneye sormak gerek.Yaşadığı annelik duygusu bir tarafa bizim ona vermiş olduğumuz huzursuzluk derken karmaşık bir denklem olur dokuz ay.Sonrasında ise sancılı bir doğum...Sanki bir yere acelemiz var gibi çıkarız anne karnından.
Zamanla dallanıp budaklanıp ilkokula gideriz.Hele ki ilk gün faciadır çoğumuz için...Evden ilk defa ayrılan çocuk huzursuz olur ve bu huzursuzluğunu çevresine de yansıtır.Ancak bu duruma da alışır her şeye alışacağımız gibi.Lise sona erdiğinde veyahut üniversiteyi bitirdiğimizde işe başlamak ,kendi paranı kazanmak isteği ortaya çıkar insanda...Anlayacağınız ’bir baltaya sap olmak’ isteriz.Oysa ki hiç düşünmeyiz biz baltaya sap mı olduk balta bize mi girdi diye.Bu zaman dilimi gençliktir.Toz pembe hayallerin kurulduğu,en tutkulu aşkların yaşandığı,çevreyle savaşın verildiği yıllardır.En sonunda iyi-kötü bir iş bulup çalışırız.Olgunluk dönemi denilen devre...Birisiyle evlenilir,çoluk-çocuk,iş-güç hesaplamalarıyla emeklilik de gelir.Çoğumuz için durum böyledir ve böyle olacaktır.Ufak tefek gezi kaçamaklarınızı,bazı hatıralarınız olacak tabi ama hiç kimse tam olarak mutlu olamayacak.Elli yaşına gelmiş dönüp arkasına bakan insan "Kendim için ne yaptım?" diye soruyorsa ya da hayatında bir kere bile "Keşke..." demişse o insan mutsuzdur benim için.Çünkü kuşkular ve keşkeler yer bitirir insanı...
Hayatta gerçekten mutlu olabilen çok küçük azınlıktan olmanız dileklerimle...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.