- 1666 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
YÖNETEN VE YÖNETİLENLER
Paranı ver, gönlünü ver, canını ver, Ama SIRRINI VERME! ...
Günlerini say, kazancını say, büyüklerini say Ama YERİNDE SAYMA! ...
İşini beğen, aşını beğen, eşini beğen ... Ama KENDİNİ BEĞENME! ...
Emek ver, kulak ver, bilgi ver, Ama SAKIN BOŞ VERME! ...
Fidan büyüt, çocuk eğit, yoksul besle, Ama KİN BESLEME! ...
Davet et, hayret et, ülfet et, affet, Ama İHANET ETME! ...
Kitap oku, meslek oku, dünyayı oku, Ama LANET OKUMA! ...
Sınıfını geç, hayatını seç, rakibini geç Ama GÜLÜP GEÇME! ...
Gönül al, dost al, yoldaş al Ama BEDDUA ALMA! ...
Yaklaş, tanış, konuş, uzaklaş Ama UŞAKLAŞMA! ...
Doğrul, sayrıl, evril, devril Ama EĞRİLME! ...
Hislen, tasalan, seslen, uslan Ama PASLANMA! ...
İtil, ütül, atıl, katıl Ama SATILMA! ...
MEVLANA
Siz de bilirsiniz ki,
Yeryüzünde iki tip insan grubu var derler. “Yöneten” ve “Yönetilenler” Çoğumuzun dâhil olduğu grup malumunuz. Hal böyle olunca, hayatla mücadelenin yanı sıra, bir de bizi yönetenler ile sürekli bir mücadele içindeyiz demektir.
Bu mücadele kendimizi beğendirmek içindir, takdir kazanmak içindir, bulunduğumuz yeri bir üst seviyeye taşımak içindir, ya da yerimizde gözü olan başka çalışanlardan bulunduğumuz yeri korumak ve kaybetmemek içindir.
Bir işte çalışıyor olmanız hiçbir zaman hayatınızın garanti olduğunu göstermez. Çünkü bir yönetilen olduğumuz sürece her an kendinizi herhangi bir sebeple kapıda bulma ihtimaliniz hep vardır. Bazen de bu ihtimal size arada bir üstleriniz tarafından hatırlatılır.
Yöneticilerin haksız olduğu, hatalı olduğu zamanlar çok olur. Ancak bir yönetilen olarak itiraz hakkımız pek yoktur. Yani “ Patron daima haklıdır(!) “ O yüzden, eğer güveneceğiniz bir kimse veya başka bir sosyal güvenceniz yoksa kapıyı çarpıp gitmek, yürek ister. Bir yönetilen olarak, daima birilerine bağımlı ve muhtaçsınızdır çünkü.
Öyle değil mi?.
Çoğu zaman yapılan haksızlıklara katlanmamız o yüzdendir değimlidir zaten? Bir çalışan olarak hayatımız, ne yazık ki ödenecek aylıklara, endekslenmiştir. Bir gün bile gecikmiş olması, bizleri hüsrana uğratmaya yeter. Planlarımız ona göre yapılmıştır ve ay sonuna varmadan çoğumuzun cebinde zaten tek kuruş bile kalmamaktadır.
Sırtımızda onca yük varken, işsiz kalmak ise, en son isteyeceğimiz şeydir. Aslında, zor olan yeniden iş aramak değil sanırım. Bir sürü iş yeri varken ille ki bir iş bulunur. Ancak bir seçilen olarak. Yeniden seçicilerin karşısına geçmek ve onlar sizi baştan ayağa süzerken, kendinizi beğendirmeye çalışmak zorunda kalmaktır zor olan.
Öyle değil mi?
Hele bir de mülakat bittiğinde “ Biz sizi ararız ” derler ya, bu insanın içini karartmaya yeter de artar. Çünkü ihtimalleri çoktan minimuma indirir bu sözler. Bir de ayrılmak zorunda kaldığınız işyerinize, iyi kötü çalışma düzeninize, mesai arkadaşlarınıza alışmışsınızdır. Şimdi yeniden kendinizi başkalarına kabul ettirmeye çalışmak hiç kolay değildir.
O yüzden hiçbir işin ilelebet sürecek garantisi yoktur. Eğer iyi para kazandığınız bir işiniz varsa kıymetini bilin ve bir kenara üç beş kuruş arttırmaya bakın. Yarın ne olacağı belli olmaz. Kıt kanaat geçinen kişilerseniz eğer, mümkün olduğunca, ekstra masraflardan lütfen kaçmaya bakın. Hele elinizde bir kredi kartı varda ona güveniyorsanız, bedava yapılmıyor o alış-verişler, bir geri dönüşünün olacağını da sakın unutmayın. Nice ocaklar iki kat dara düştü bu yüzden.
Söylemesi kolay dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, iş tatbik etmeye geldiğinde zor oluyor mutlaka, hesaplar da şaşabiliyor, biliyorum. Niyetim kimseye akıl vermek falan değil, sadece içimden geldi bir hatırlatmak istedim. Merak etmeyin ayrıca, benim de nice zor zamanlarım oldu çalışırken.
Ama iş hayatıma çelme takalı tam on ki yıl oldu. Şimdi ayağımı yorganıma göre uzatmakla meşgulüm.
Billur T. Phelps / 12.02.2012
YORUMLAR
Sanırım bu yazınızda beni anlattınız:))Son on yılımı gn.müdürden daha fazla zam almak için çabalamakla geçti ama sayın müdürüm benim işleri kendine mal atti hep:))son olarak ayrıldığımda kendi maaşı yedibin leri geçerken ben anladım ki boşuna bi yerlerimi yırtıyorum.Bardağı taşıran son damla ise fatura okumasını dahi bilmeyen yeni mezun birine sadece bayan olduğu için benden fazla ücretle iş verdi.O hafta bıraktım işi...Haklısınız şimdi işim yok ama kendime geldim:))
Billur T. Phelps
İş hayatım boyunca haklı isem, daima sesimi çıkartmayı bildim. Yeri geldi başka iş bulmadan kapıları vurup gittim. Hem de hiç arkama bakmadan.l Her defasında çok daha iyi şartlarda başka bir holdingte iş buldum.
Çünkü kendime güveniyordum. Siz de öyle yapın ve dik durun :)
kızım okulunu bitirdi teçrübesiz diye 6 ay iş bulamadı bu çocuk okulunu yeni bitirmiş sen almazsan o almazsa tecrübesiz diye bu çocuk nerde tecrübe kazancak babasının fabrikasımı var olsa zaten işaramaz neyse hatır tanıdık vasıtasıyla işe soktuk hadi bu seferde maaşlarda düzensizlik maaş geçiktirme hemde 1 2 ay işten ayrıldı başaka işe girdi okuduğu bölüm olmasa da razı işo sun çalıştı ama gençya hemen tatil planladı yurt dışına arabayı değiştirdi kredi çekti ingilizce kursuna gitti kredi kartı kullndı çok fazla açmadı ama borcu var kredi ve kurs borçları var şimdi kpss ye hazırlancam diyor ama hem iş hem ders çalışmak zor geliyor borcundan dolayı iştende çıkamıyor 2 ay çalışıp borçlarımı kapadıp işten çıkacağım kpss ye hazırlanacakmış bakalım en iyisi devlet kesinlikle devlette çalşmam diyordu 1 yılda burnu sürtüldü anladı genç işte karışmaya gelmiyor
Billur T. Phelps
Hem genç olsun isterler, hem de her türlü bilgiye sahip olsun isterler.
Dediğin gibi, bir süre çalışacak ki o tecrübeleri kazansın. Allah herkesin yardımcısı olsun :)
Billur T. Phelps
18 yaşında başladım çalı2şma hayatına ve 42 yaşımda emekli oldum.
Bu süreç içinde az sıkıntılı dönemler atlatmadım bende. Şimdi özel ders veriyorum kumanda benim elimde ve canım istediğj zaman ara verebiliyorum :))
AYSE 09
tabiki hiç te kolay değil bu hayat zor luksuz sıkıntısız zaman varmı ki
önce sağlık sağlık olsunda
sevgimlesin
iş hayatımda yönetiyorken aynı zamandada yönetiliyordum.haksızlıklara karşı tavır almam yüzünden sivri dilli biri olarak tanındım hep. şu an düşündüğümde doğru olanı yaptığımı anlıyorum.pişman değilim.iş hayatında kadınlığını kullanıp bir yerlere gelen çok insan tanıdım.her birine iğrenç bir mahluk olarak hatırlıyorum. bu ise taviz vermediğim ikinci özelliğimdi.yoksa şimdilerde nerelerdce olurdum kimbilir. ya onurum?üstü kalsın. ben böyle daha mutluyum..
sevgilerimle,,
Billur T. Phelps
Çok uzun zamandır gelmiyordum buralara. Yazına cevap yazmadığımıda şimdi gördüm.
Bu dünyada yönetilen olmak zor zenaat. Hele kadın olarak bir yerlerde varlık göstermek başka bir dert. Çok başarılı olur bir yerlere gelirsen, altında başka şeyler aranacağı da kesin. (İstisnalar her grupta vardır o ayrı)
Ama daima hakkını aramalı kişi, neye mal olursa olsun. Ben bunu yaptım ve hiç kaybetmedim de diyebilirim. Şimdi kendimin patronu olmanın keyfini sürüyorum çok şükür. Darısı herkesin başına :)
Öncelikle Mevlananın sözlerini hatırlattığın için kutlarım. sonrasında okur olarak yorum hakkımı kullanmak isterim.
Üç güzel temadan bahsetmişsin yöneten ve yönetelin. Kitaplardan bildiğim iyi bir yönetim sürecinde tüm çalışanlara değer verilir ve sürece dahil edilir.Düşüncelere her zaman önem verilir " EGO " olayı olmaz. diğer ülkeleri bilmem ama malesef bizim ülkemizde çoğu yönetici egosuna yeniktir. Yanlış da yapsa çalışanlar ses çıkarmaz. Çalışan haklı dahi olsa yönetici her zaman haklıdır. ve ülkemizde yüseleceksen yağ çekeceksin yada yada koltuğunu sağlamlaştıracaksan. yaptığın işten çok çektiğin yağ önemli.
İkinci tema işsizlik korkusu. karın dokulğuna her şeye göz yummayı kabulleniş gerektiren şeyler. İşsizlik ve açlık korkusu yüzünden kör sağır ve benliksiz yaşamak. ki bunu çoğu yapıyor. izlediğim bir tarık akan filminden bir söz aklıma geldi. " çalışmaktan düşünmeye zama nmı bıraktırdılar ustam" diye bir sözdü.bu durumda çözümsüzlükler içinde yüzer olduk. Hep eğildi çalışanlar.
üçüncü tema kredi kartları. nüfusun çoğu özellikle büyük şehirlerde insanların çoğunu ayakta tutan şeylerden.bir o kadarda çökerten şeylerden.askari ücret ve ev kirası orantılandığında bu tablo matametiksel olarak daha belirgin ortaya çıkar. Zeytin peynir için kullanılan kredi kartları çok. Şimdi yaşayanlar neyinden kıssın ? içeriğini bilmediğimiz sabah haberinin arkasında ki çoğu sebeb borç krizlerinin insanları cinnete sürüklemesi. soygunları hırzızlıkları saymıyorum.
bu kadar uzun yazdım çünkü kredi kartı yüzünden bitişik komşumuzun gencecik oğlu kendini astı geride üç yetim bıraktı....
NEYSE BENİM ÇENEM DÜŞTÜ AFFET....
GÜZEL YAZINDAKİ HATIRLATMALARIN İÇİN VE ANLAMLI YAZIN İÇİN KUTLARIM..,
SAYGI vE SEVGİYLE......
Herkesi ilgilendiren, güzel bir yazıydı. Yönetenler ve yönetilenler, her zaman olacaktır. Yönetilenler içerisinde de onlara yalakalık edecekler de çok olacaktır. Onlara laf götürenler de çok olacaktır. Arkadaşlarının ayaklarını kaydırmak, isteyenler de çok olacaktır. İster yönetici ol, istersen yönetilen;
ALLAH, ÖNCELİKLE VİCDAN VERSİN HERKESE.
Saygılarımla...
Özellikle içinde bulunduğumuz bu devirde Allah kimseyi işsiz güçsüz bırakmasın. Bir de kredi kartlarına muhtaç etmesin.
Yazınız yine çok haklı bir uyarıyı dile getirmiş. Sağ olun var olun.
Selam ve sevgilerimle.
Billur T. Phelps
Haber okudukça, etrafta olanları işitip, şahit oldukça fazlasıyla etkileniyor olmamdan olsa gerek.