- 1309 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
VAROLUŞUMUZUN RESMİ:DİL VE KELİMELER
İnsanoğlu daima kendine bir evren kurmuş ve her şeyini bu evrene saklamıştır...geçmişini,şimdisini ve geleceğini kelimelerle görünür kılmıştır...kelimeler bazen gözümüzün aydınlığı bazen bilincimizin ışığı bazen de yaşantımızın işaretleri olmuştur...
İnsan kelimelerle düşünür,kelimelerle hisseder,kelimelerle eğitilir,kelimeler rüyalarımızı bile şekillendirir. Diğer yandan da inançlarımızı,düşündüklerimizi ve yapmak istediklerimizi kelimelerle somutlaştırırız.
İnsanın soyutlama yeteneğinin bir sonucu olan kelimeler varoluşumuzun taşındığı ve saklandığı işaretlerdir...Kullandığımız kelimelerle varlığımıza izler bırakırız. Kültürel kodlarımız ve anlam haritalarımız kullandığımız kelimelerle ortaya çıkar.
Hayatımızın rengi kelimelerimizin rengini Kelimelerimizin rengi hayatımızın rengini belirler. İnsan hangi evrenin içindeyse o evrene uygun bir dil sistemi kullanır.
Dil toplumlara özgüdür,toplumların şahsiyetinden etkilenir ve toplumların şahsiyetini etkiler...
Toplumların ve bireylerin yazgısıyla kullandıkları dil arasında büyük ve önemli paralellikler söz konusudur... Asırların yazgısı milletlerin kullandıkları dilde saklıdır. Kelimeler; Milletlerin ve fertlerin varoluşlarını yansıtan bir aynadır. Tarihin toplumlara ve fertlere bıraktığı her şey kelimeler içinde billurlaşır. İnsanoğlu dilin ve dil içindeki kelimelerin sınırları içinde iletişim kurar.Bir yönüyle yaşadığımız gerçeklik dili şekillendirirken bir yönüyle de dil yaşadığımız gerçekliği şekillendirir.
George orwell , “1984” adlı ütopik romanında yeni bir dilin kurulması gayesinden bahsederken Yeni dilin amacının düşünce alanını daraltmak olduğunu söyler. Ve düşünce suçu imkansız hale gelecektir. Çünkü düşünce suçunu aksettirmeye vasıta olan kelime kalmayacak. Her ne zaman hangi mefhuma ihtiyaç duyulsa manası sıkı sıkıya tarif edilmiş Olacak bütün ikinci derece anlam merakı silinip unutulmuş olacak ve her yıl kelimeler gitgide azalacak , anlayış sahası daima biraz daha daralacak.
Buradan da anlaşılacağı üzere dil ve içindeki kavramlarla insanların neye yoğunlaşmaları ve nelerden uzaklaşmaları gerektiği belirlenebilir. Bu anlamda kullandığımız Dil ve Dil içindeki kavramlar hayatımızı sınırlandırabilir veya genişletebilir.
Martin Heidegger Dile daha derin bir perspektiften bakar. Ona göre ‘Dil, insanın evidir’ İnsan Dil içinde nefes alıp verir. Dil içinde yaşamına devam eder ve Dil içinde ölür.
Dilin amacı sadece anlamı iletmek değildir. Anlamı iletmekle birlikte varoluşumuzu,tasavvurumuzu ve hayata bakışımızıda şekillendirir.
İsmet ÖZEL “Bakanlar ve görenler “ adlı kitabında “Modern dillerden geriye doğru uzaklaştıkça öz ile söz arasındaki yakınlaşma artar. Der.
İlk insan ve ilk peygamber Ademin kullandığı dil ve kelimeler “Yaratılışa” daha yakın olduğu için şu an ki gibi bir yabancılaşma söz konusu değildi. İnsanlar “Yaratılıştan” uzaklaştıkça Kelimelerle işaret ettikleri arasındaki mesafe artmaktadır.
Yaşadığımız modern zamanlarda dil ve içindeki kavramlar bir takım basit ihtiyaçların giderilmesine,bilimsel ve teknolojik çalışmaların yürütülmesine yardımcı araçlara indirgenmiştir. “Anlam Arayışı” Dil içinde ve Dille gerçekleşmesi gerekirken İnsanlar dili araç haline getirerek anlam arayışlarını unutmuşlardır.
Bir millet kendi zihniyetini diliyle ve dil içindeki kavramlarıyla inşa eder. Ve başka milletlerle olan ilişkisinde kültürel güçlülüğü veya zayıflığını dille gösterir. .
Kelimeler birer Alemdir...içinde tarihin,şimdinin ve geleceğin saklandığı bir Alem. Sevginin ve korkunun abideleridir kelimeler...yazgımızın tercümanıdır kelimeler..bununla birlikte düşünceleri açıklamak ve ifade etmek için başvurduğumuz kavramlar zamanla gerçekliği aydınlatmanın tek yolu görülerek düşüncelerle aramızda bir engel olmaya başlarlar.
Dil ve Kelimeler Bir yanıyla geçmişe bağlıyken bir yönüyle de Her daim insan saklı duran Öze bağlıdır.
İnsanın oluşturduğu gelenek,insani özün kelimelerle belli şekillere girmesiyken nasıl olurda gelenekleri ve insani özü tamamen birbirinden ayırabiliriz. Tüm bunlarla birlikte gördüğümüz bir resim var.
Wittgeintein’in “dil olgular dünyasının bir resmidir” ve “dilin sınırları dünyanın sınırlarıdır” diyor. Biz neysek dilimizde odur.
Özümüzün ve Yaratıcının yani Allah ve İnsanın bir ifadesi olan dil İnsanın özü kadar şekiller çizebilirken Allahtan bahseden veya Metafizik birtakım durumlardan bahseden kelimeler bunu yaparken aciz kalmaktadır.
Özcesi kelimelerin insan tarafından oluşturulup onun içine sığınmasına da,zaten oluşmuş olan kelimelerin içine saklanan insana da aynı noktadan bakmalıyız. Çünkü Bir çocuğun doğumunda 0nu doğuranın da Aynı yasalar ve sınırlar içinde doğduğunu unutmamak gerekir.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.